|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tekrarlana tekrarlana artık içgüdüsel bir patavatsızlığa dönüşmüş, "Ramazan'da müthiş eğlence, en süper gösteri bizde" şeklindeki hezeyanlı gürültüler ve bu gürültülü hallerin yansıması olarak, kulağınızın dibinde kendisini seçmeniz için bangır bangır bağıran heyecanlı programlar, bir iki TV dışında bütün kanalların aynı fikir mecalsizliğinden türemiş yapımları, ekranların bu yılki Ramazanlıkları arasında da dişe dokunur bir şeylerin olmadığını gösteriyor. Yani, TRT'cilerin vaktiyle malzeme yokluğundan geliştirmek durumunda kaldığı ve nerededeyse bugüne dek ekranlardaki tahakkümünü sürdüren dini müzikler eşliğinde açan gül goncaları, çiçeklere konup kalkan arılar ve şelale imgeleriyle bezeli bir estetik ürünü İnanç Dünyası'nın ötesine geçilemediği, bilakis "çocuk işi" denilmek suretiyle burun kıvrılan bu estetik kuramdan, yerine hiçbirşey ikame edilemediği için, daha da alt seviyelerde seyreden bir halet-i ruhiye ile Ramazan'ı idrak ediyor Türkiye... Ama yine de "Nerede o eski Ramazanlar?" biraz arkaik, fazlaca romantik şarkısını söylemenin vakti değil elbette. Çünkü konu Ramazan, uhrevi atmosfer değerleri altında iyilikli şeyler söylemenin zamanı gelmiştir şimdiye.
Listede neler var?
Herkes "Ramazan'da yapılacaklar" listesi oluştursa mesela kendine, belki daha iyi şeyler olabilir hali hazırdakinden. Geçen gün sudan sebepten kırılan arkadaştan hiç de öyle gurur-onur meselesi yapılmadan gidilip bigüzel özür dilenecek mesela. Dilenci çocukların yüzlerine, onlar az önce uzattığın pamuk helvayı tatlı tatlı yerken, gözlerini kaçırmadan, bakıyormuş gibi yapmadan uzun uzun bakılacak. O çocukların yüzündeki mesnetsiz sevinç senin içine anında sıçrayacak. "Birliktelik"lerden ibaret çünkü bu ay işte, insanlar senin içine sular serpecek. Unutmak yok, Ramazan'da en az birer kere Sultanahmet ve Eyüp'te oruç açılacak. Presentabl restoranlarda değil tabii... Öyle ortalık yerde, sokakta, elinde bir yarım ekmekle... Herhangi bir kitap fuarından diline takılan ilahilerden birini söylerken bulup kendini... Sıkıntıyla paldır küldür dalınan uykuların parça tesiri hafifletilecek mesela hiç vakit geçirilmeden. Ilık ılık olacak uykular, bulut üstünde uyuyormuş gibi temiz. Uykular sizin ardınızdan sürüklenecek. Kuş uykuları gibi yani, çok nahif, bir o kadar neşeli. Eee bu uykular bölünerek... Bu arada sahura vaktinden önce kalkılıp, davulcuların sesleri uzun uzun dinlenecek, bununla yetinilmeyerek içten içe davulcuya 'senden önce uyandım ya' cakası satılacak. Ya da işte başka başka... Hız kesiyorsun yani hayattan. Yürürken durup, öylesine bakmaya, boş boş bakmaya vakit ayırıyorsun. Sokak köpeklerine derin ve ani bir sevgi duyuyorsun. Sen aslında Ramazan'ı idrak ediyorsun.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |