AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
"Cambaz", "tombala"dan bu kez "torbalama" değil "bombalama" oyunu çıkardı!

Cambaz, yani ABD-İsrail, işi tombala oyununa döktü. Tombalayla pompalamak istiyor oyununu. Cambaz'ın tombala oyunundan "kısmetimize" önce "torbalama" oyunu çıkmış ve Irak'ta Türk askerlerinin başına torba geçirilmişti.

Cambazın amacı, yalnızca Türk askerlerinin başına torba geçirmek değildi; Türkiye'nin başına da torba geçirmek ve daha büyük çoraplar örmekti. Cambaz, ilk hamlede, istediği sonucu tam olarak alamadığını görünce, oyunun sonraki perdesini sahneye koyarak ikinci hamleyi yapmaya karar verdi: Bu kez oyunun alanı genişletildi ve oyun, Irak'ın sınırlarının dışına taşırılarak Türkiye'nin sınırları içine çekildi: Türkiye, içerde/n kıskıvrak yakalanmalı; böylelikle Türkiye'nin başına torba geçirilmeli ve içinden çıkamayacağı esrarengiz bir çorap örülmeliydi.

İşte İstanbul'da iki sinagoga aynı anda profesyonelce düzenlenen ustalıklı ve ürkütücü saldırının perde arkasında bunlar gizli: Türkiye'nin sınırları dışında yapamadıkları şeyi, bu kez, Türkiye'nin sınırları içinde yapmayı denemek ve Türkiye'nin başına, üstelik de, Türkiye'nin sınırları içinde torbayı geçirmek ve çorabı örmek...

Şu küçük ayrıntıya dikkatinizi çekmek isterim: İstanbul'da iki sinagoga düzenlenen iğrenç saldırı, (İsraillilerin sinsice ve tuhaf şekillerde yerleştikleri Güneydoğu Anadolu bölgesi kısmen hariç) sadece İstanbul'da gerçekleştirilebilecek bir saldırıydı; böyle bir saldırının meselâ Ankara'da veya başka bir büyük şehrimizde tezgâhlanması pek mümkün değildi. Çünkü böyle bir olayın İstanbul dışında tezgâhlanması, hem tezgâhçıların tezgâhladıkları sonucu almalarını imkânsızlaştırırdı; hem de bir taşla birkaç kuşu birden vurmalarını zorlaştırırdı.

Bu küçük ayrıntıyı birazcık mercek altına aldığımız zaman, sinagoglara düzenlenen saldırının hem yerinin, hedefinin ve zamanlamasının tesadüfî olmadığını, hem de bu saldırıyı kimlerin, hangi amaçlarla tezgâhladıklarını anlamamız kolaylaşabilir.

Her şeyden önce, bu saldırı, lokal bir hâdise değil. İkincisi, böyle bir saldırıyı düzenleyenlerin, lokal aktörler veya terör örgütleri olması imkânsız. Üçüncüsü, Türkiye'nin, küresel çaplı sonuçları olabilecek bir saldırıya ilk kez dekor ve mekân olarak seçilmesi nedeniyle Türkiye'nin ne tür bir küresel oyunun ve kuyunun içine çekildiğine dair önemli ipuçları vermesi.

Bütün bunlar, bu saldırının, lokal bir hâdise olmadığını ve lokal aktörlerin veya lokal terör örgütlerinin boyunu aştığını yeteri kadar gösteriyor olsa gerek.

Bu somut veriler, aynı zamanda, bu saldırının niçin, hangi amaçlarla ve ne tür bir sonuç elde edilme kaygısıyla "düzenlendiği" şeklindeki soruların cevaplarını bulmamızı kolaylaştıracak nitelikte veriler.

Sonuç: Ortada Türkiye'nin sınırları içinde yaşanan ama Türkiye'nin içini karıştırmayı ve Türkiye'yi hiç de düşünmediği bir oyunun içine çekmeyi amaçlayan bir "oyun" var. Peki, Türkiye, hangi oyunun içine çekilmeye çalışılıyor, o hâlde?

Türkiye, adına "tombala oyunu" diyebileceğimiz ve her zaman olduğu gibi torbalarla oynanan esrarengiz bir "tombala-bombala" oyununun içine çekilmeye çalışılıyor.

Nasıl bir oyun bu, peki?

Baş aktörleri ABD ve İsrail olan, AB (Avrupa Birliği) ülkelerinin "gözlemcilik", hatta "dik/izcilik" yaparak yakın takibe aldığı, Türkiye'ninse şimdiye kadar sadece baka ve donakaldığı tastamam postmodern bir oyun bu: Tüm diğer postmodern oyunlar gibi kışkırtıcı, göz kamaştırıcı, ayartıcı, baştan çıkarıcı, kaotik, katastrofik, o yüzden de mide bulandırıcı ve kafa karıştırıcı.

Türkiye'nin önüne atılan ve saatli bomba gibi kurulmuş, yeri ve zamanı geldiğinde patlayacak ve Türkiye'yi hiç de tahayyül bile etmediği kadar derinden vurmayı, sarsmayı, içinden çıkılması zor karışıklıkların ve tuzakların eşiğine sürüklemeyi amaçlayan tehlikeli bir "zarf" bu.

Peki, nasıl bir zarf atıldı Türkiye'nin önüne ve bu zarfın içinde neler var?

Cambaz, İslâm'ın müslüman toplumların kaderini ve geleceğini belirleyen yegâne siyasî, kültürel, toplumsal, ekonomik ve entelektüel aktör olmasına son vermek istiyor. Bu yüzden yapılan işi "terörle savaş" gibi ürkütücü bir isimle örtbas etmeye ve meşrulaştırmaya çalışıyor.

Oysa bu düpedüz bir tezgâh. Eğer bu tezgâh devreye sokulmazsa, cambaz'ın dünya üzerindeki hegemonyası uzun vadede büyük sarsıntı geçirecek. Bunu bizzat kendi raporlarından ve açıklamalarından biliyoruz. O yüzden haksız, hukuksuz, insafsız, vicdansız, kitapsız, dinsiz, imansız sömürü düzenine direnen tek hakîkî küresel aktör olan İslâm'ın direnişi mutlaka kırılmalı ve durdurulmalı diye düşünüyor cambaz. O yüzden bu tezgâhın içine Türkiye'yi de çekmek istiyor.

Bu öylesine "yavşakça" bir tezgah ki, karşımızda iki seçenek bırakılıyor: Ya teröre karşı çıkacaksınız ve cambazın yanında yer alacaksınız. Ya da tombaladan torbalama veya bombalama oyunu çıktığı zaman bunun sonuçlarına katlanmaya razı ve gereklerini yerine getirmeye hazır olacaksınız.

Artık cambaz işi tombala oyununa, tombaladan torbalama ve bombalama çıkarma oyununa döktüğüne göre işi zor demektir. Cambaz, kendi sonunu hazırlıyor ama bu arada bizim gibi iki arada bir derede kalan ülkelerin canını da fena hâlde acıtmadan geri çekilmeye niyetli değil. O yüzden bundan böyle tombaladan ne çıkacağını dikkatle tahmin edebilmemiz ve ona göre hazırlık yapmamız gerekiyor: Cambaz, Türkiye'yi fena hâlde karıştıracak.

O yüzden bizim de artık cambazın ekmeğine yağ sürecek işlere kalkışarak milletin saçıyla sakalıyla başörtüsüyle uğraşma aptallığına son verebilme feraseti ve basireti göstermemiz gerekiyor. Aksi takdirde İslâm'la ilişkisi problemli hâle getirilecek bir toplumun bundan sonraki tezgâhlarla başa çıkabilmesi çok zor olacaktır: Herkes kaçacak delik arayacak, tıpkı Arjantin'de olduğu gibi.


19 Kasım 2003
Çarşamba
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED