|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şunu hep merak ettim: Kendisini mütemadiyen "terörün hedefi" ilan eden İsrail, niçin bir başka ülkeyi hedef alan terör olayıyla ilişkilendiriliyor ve bunu "kazanca dönüştürmekle" suçlanıyor? Bu sorunun cevabını, Sharon politikalarına yönelik eleştirileri "anti semitizm" çığlıklarıyla bastıran İsrailli dostlarımız versin. Sinagog saldırıları kime yaradı? Efkâr-ı umumiye bir haftadır bu sorunun cevabını arıyor ve ilginçtir, buluna(bile)n cevapların hepsinde İsrail ismi geçiyor. "Saldırı İsrail'e yaramıştır" diyenler var. "Hayır, yaramamıştır" diyenler var. Daha geniş zamanlı bir perspektif çizip, "İsrail'e hem yaramıştır, hem yaramamıştır" diyenler var. Teröre muhatap ülkenin güvenliğini ilgilendiren/ilgilendirmesi gereken bir olay, niçin "İsrail'e göre" açıklanıyor? Madem kuşkuların odağında El Kaide var (ki resmî ağızlar, saldırıyı, El Kaide'yle bağlantılı taşeron bir örgütün düzenlediğini söylüyor), o zaman niçin olayın İsrail'e faydası ya da zararı tartışılıyor? Burada bir tuhaflık yok mu? Saldırıdan sonra başka "tuhaflıklar" da yaşandı. Örneğin, birinci derecede Türkiye'yi ilgilendiren/ilgilendirmesi gereken terör saldırısı, İsrail tarafından "diplomatik seferberlik" fırsatına dönüştürüldü. Sharon'un Avrupa gezisini ve İsrailli politikacıların, sanki bu anı bekliyorlarmış gibi, Avrupa'yı "teröre cesaret vermekle" suçlayan açıklamalarını gazetelerden okudunuz. Hatta Sharon daha da ileri gitti, bu saldırının yeryüzüne dağılmış Yahudi nüfusunun niçin İsrail'de toplanması gerektiği sorusuna "önemli bir cevap teşkil ettiğini" söyledi ve "Büyük İsrail" yolundaki tarihî çağrısını yineledi. Nereye dönsen, İsrail... Nereden baksan, İsrail... Hep İsrail... Biliyorum, bu köşeyi izleyen ve arada sırada "elektronik posta" marifetiyle hatırımı soran İsrailli dostlar kızacak, anti-semitist olduğumu, Yahudi düşmanlığı yaptığımı söyleyecek. Önemli değil. Anti-semitist olmadığımı biliyorum. Akıl ve ruh sağlığımı yitirmedim çok şükür. Zaten bu "anti-semitizm" meselesi de giderek kabak tadı vermeye başladı. Düşünebiliyor musunuz, Fransa gibi, Yahudi cemaati konusunda hassas ve bu cemaati korumak adına zaman zaman "hukuk dışı" önlemlere başvurmak zorunda kalmış bir ülke bile, Sharon tarafından anti-semitizmle suçlanabiliyor. Anti-semitist damgasını yemeniz için, İsrail'i eleştirmeniz ve Sharon politikalarının dünya barışını (ve tabii İsrail'in güvenliğini) tehdit ettiğini söylemeniz yeterli. Doğruya doğru: İsrail'in uluslararası hukuku hiçe sayan tavırlarından sonra dünyada ufak tefek anti-semitist kıpırdanışlar başgösterdi. Ama bu kadar. Bu tehlikenin, Sharon'un iktidarından sonra, İsrailli politikacılar tarafından "özellikle abartıldığını" düşünüyorum. Bütün dünya da böyle düşünüyor. Hem, nedir ki anti-semitizm? "Anti-islamizm"in yanında cirmi nedir ki?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |