|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
talebi' yok ki!
Önceki günkü Kronik Medya'da "Yanlış bilgiler (haberler) üzerine büyük yorumlar inşa etme" diye tanımladığımız kötü alışkanlıklarımızdan biriyle ilgili iki örnek vermiştik... Bunlardan biri "Avrupa Birliği alfabe değişikliği istedi" haberiydi... "'Bilgi sahibi' ama 'yanlış bilgi' sahibi" başlıklı yazımızda, Hürriyet gazetesi yazarı, eski dışişleri bakanı İlter Türkmen'in konuyu gündeme getirdiği yazısından kısa bir bölümü de alalım buraya: "Bunlardan en tipik olanı Kürtçe isimlerde kullanılan w, x ve q' harfleri konusundaki iddiadır. AB'nin sırf bu isimler nüfusa kaydedilebilsin diye alfabemizde değişiklik istediği öne sürüldü. Oysa raporda böyle bir talep yok, sadece bu harfleri içerdiği için bazı isimlerin nüfus idaresince reddedildiği belirtiliyor." Türkmen, Türkiye'de tescil edilen "AXA OYAK", BİLETİX" gibi isimleri hatırlatarak, "demek ki alfabeyi değiştirmeden yabancı harfleri kullanmak mümkünmüş" sonucuna varıyordu yazısında... Hatırlarsanız, Kronik Medya'daki yazımızı, kuyuya bir kez 'yanlış' bir taş atıldıktan sonra, işin doğrusu ortaya çıksa bile kimsenin buna aldırmadığını; kuyuya atılan taşın kafa göz yara yara ilerlediğini belirterek bitirmiştik... İşte taptaze bir örnek: Siz Kronik Medya'daki o yazıyı okurken Cumhuriyet okurları da "Olaylar ve görüşler" sayfasında, Prof. Dr. Ömer Demircan tarafından kaleme alınan "W, Q, X harflerinin ABC'de ne işi var?" başlıklı yazıyı okuyordu. Yazıdan tadımlık parçalar sunuyoruz: "Yeni Türk harfleri, aydınlanmanın ilk ve en önemli aracı olmuştur; insan dilinin sesel-sözel işleyişine en uygun abecedir. (...) Türkçe abeceye W, Q, X eklenirse ne olur? Kısaca, öteki kötülükleri bir yana, öğrenciler yıllarca, liseyi bitirene değin okuma yazma öğrenemezler. Okuma öğretimi, Arap harfleriyle okuma-yazma ölçüsünde güçleşip çözümsüzleşir. Her işe burnunu sokan 'Jack of all Trades eşittir Verheugen"lar çocuklarımıza karşı bu kadar ilkel sapkınlık yetkisini kimden alıyorlar? Bunun Türkiye'ye maliyeti hesaplanmış mı?" Valla biz dil uzmanı değiliz, dolayısıyla Prof. Dr. Ömer Demircan'ın işaret ettiği sakıncalarla ilgili itiraz beyan edecek durumda değiliz (geçerken o İngilizce espriyi anlayamadığımızı da söyleyelim), ama gene de ortada ciddi bir problem var: "Alfabe değişikliği talebi" yok ki! (A.G.) Peki fotoğrafların ne için 'basıldığı' anlaşılabildi mi? Vatan'da (18 Kasım) karşılaştığımız bir haber: "Şantaj yaptığı iddia edilen adamı değil kendi karısını suçladı". Görüyorsunuz, daha başlığından belli ki, hiçbirimizi ilgilendirmeyen bir "haber"le karşı karşıyayız.. "Sedat A." adlı birisi karısına tecavüz edip çıplak fotoğraflarını çekerek şantaj yaptığı öne sürülen sanıktan şikayetçi olmamış ve "Bu adamı benim karım baştan çıkartmıştır" demiş. İyi de bize ne, şikayetçi olmamışsa olmamış, demişse demiş! Bu arada taraflar, söz konusu "çıplak fotoğraflar" meselesine de (mahkimede) hiç girmemişler. Yani, söylediğimiz gibi, bizi uzaktan-yakından hiç mi hiç ilgilendirmeyen bir olay.. Ama Vatan durur mu, davanın bu şekilde sonuçlanması karşısında sessiz kalır mı?! Ne yapsın, o da almış bu "çıplak fotoğraflar"dan birisini sayfasına yerleştirivermiş. Fotoğrafın altında da gazetenin şu notu: "G.A.'nın bu fotoğraflarının ne için çekildiği anlaşılamadı."(!) İşte biz de bu nedenle Vatan'a soruyoruz: "G.A.'nın bu fotoğraflarının ne için çekildiğinin anlaşılamadığı anlaşıldı ama bu fotoğrafların Vatan'da niçin basıldıkları anlaşılabildi mi?" Görüyorsunuz ne kadar önemli; bir gazetenin herşeyden önce kendisiyle ilgili sorulara cevap vermesi gerektiği, ne kadar önemli! (K.B.)
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |