AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bayram ve terör…

Bayrama tedirgin giriyoruz… Dün, arife günü Taksim Meydanı'nın görüntüsü ürkütücüydü. Meydana girişler dört bir yandan kesilmiş, Gümüşsuyu'nda konsolosluklara büyük bariyerler konulmuş, kimi kahveler tadilat gerekçesiyle kapatılmıştı. Sokaklardaki insan sayısı bir arife günü için yok denecek kadar azdı.

ABD'de ikiz kulelere yapılan saldırıyla İstanbul'a yapılan saldırılar arasında fark yok.

Her iki hadise de benzer sonuçlara yol açtı.

Arka arkaya gelen intihar saldırılarıyla dehşet görüntüleri yaşandı.

Terör saldırılarının doruk noktası önce ABD'yi, ABD üzerinden tüm dünyayı, şimdi Türkiye'yi paniğe sürükledi.

İsim dışında cisim olarak saldırganın kim olduğu bile net değil. El Kaide'nin geniş ve gevşek ilişkilerden oluşan bir örgüt, grup, insan şemsiyesi olduğu dikkate alınırsa, İstanbul saldırılarında fedailerin Türk olduğu hatırlanırsa, sorun gerçekten derin ve tedirginlik verici.

Peki ne olacak?

Dün ABD'de için geçerli olan bugün Türkiye için de geçerli:

İntihar saldırıları mevcut istihbarat ve güvenlik sistemlerinin yetersizliğini ortaya koydu.

Bunun sonuçları birçok açıdan önemli…

ABD'ye yapılan saldırılar Bush politikalarını besledi ve doğruladı. Asker merkezli bir güvenlik anlayışı ABD'den hareketle dünyanın birçok köşesini kuşattı.

Aynı risk şimdi kendi çapında Türkiye için de söz konusu. Kaygan bir zemin üzerinde bulunan, MİT-siyasi iktidar-askeri bürokrasi ilişkilerinde belli bir çatışma ve güvensizlik ağıyla kuşatılan Türkiye'de bu saldırılar farklı arayışları meşrulaştırıp tahrik edebilir.

Bu açıdan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dün önlemleri özgürlükleri kısmadan ve demokrasi olanaklarıyla, özellikle istihbarat gücünü arttırarak alacaklarını altını çizerek ifade etmesi hem son derece olumlu ve önemlidir; hem bizzat Başbakan'ın yaşadığı bir kaygının ifadesidir.

Yeni bir saldırı olmadığı takdirde bu noktadan sıyrılmak daha kolay olacaktır.

Ancak yeni saldırılar halinde siyasette işlerin karışmaya aday olduğundan kimsenin şüphesi olmasın…

Bu nedenli istihbarat olanaklarının arttırılması kararı son derece önemlidir. Bu karar kısa vadede olduğu kadar uzun vadeye de yayılması gereken bir politikadır.

Uzun vadede istihbaratçı tipini, yapısı, donanımını değiştirmek, geçenlerde sözünü ettiğimiz gibi olay merkezli taktik izleme mantığından stratejik izleme ve çözme yöntemine geçmek gerekmektedir.

Şunu unutmamak gerekli:

Yeni ve uluslararası terör saldırılarının ayırtedici yanlarından birisi, insan hayatını mermi haline getirmesi, bu merminin başka canları hedeflemesidir.

Bu durumda, feda kültürüne, martirizasyona mücadele adı veren bir zihniyetin, siyasal, hatta toplumsal olarak kendisini nasıl ürettiğine yanıt aramak, geliştirilmesi gereken stratejik yöntemin yönlendirici sorusudur.

Yine unutmamak gerekir ki, son gelişmeler, saldırılar suç ve suçlu tanımını ve profilini de değiştirmektedir. Münferit, suça eğilimli, sıkı örgütsel temas ve komuta altındaki suçlu yerini bedeni bomba dolu fedailer gibi, inanç faktörünün siyasallaşmasıyla doğan politik ve sosyal suçlulara bırakmaktadır.

Bu durumda anlama faaliyeti, siyasi, kültürel, toplumsal bir yapıyı kendi içinden okuma çabası polisiye ve istihbari faaliyetlerin odak noktası olmalıdır.

Bu durum, otoriter yöntemleri de devre dışı bırakır…

Umarız siyasi irade bu yönde yol almayı başarabilir…

Daha mutlu bayramlar dileğiyle iyi bayramlar…


25 Kasım 2003
Salı
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED