AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Terör, faydalı bir alışveriştir

İki haftadır, cevabını bulamadığımız ve asla bulamayacağımız soruları tartışıyoruz: İstanbul'daki bombalı saldırıları kim düzenliyor? Hangi devlet, hangi örgüt, hangi konsorsiyum?

Ne önemi var?

Dost (!) istihbarat örgütlerinden biri olabilir.

Uluslararası çalışan "fason" bir İslamcı örgüt olabilir. (Mevcut veriler, bu ihtimali biraz öne çıkarıyor.)

Hiç kimsenin, hiçbirimizin öngörmediği, öngöremeyeceği yeni bir terör mihrakı olabilir...

Derin odaklar olabilir.

Ki, saldırıların, Türkiye'ye istikamet vermeyi amaçlayan derin güçlerce planlandığı ve "seri"nin "açılış eylemi" olduğu bile yazıldı.

Hâlâ yazılıyor...

Hangi örgütün ne için, ne amaçla, teröre muhatap ülkeden hangi tavizleri kopartmayı umarak yaptığını (şimdilik) bilmiyoruz, ama, olay büyük bir olay...

Buradan şu soruyu sormak lazım:

Terör, salt terör müdür?

Sadece öldürmeyi, korkutmayı, yıldırmayı mı hedeflemektedir?

Terör, evet, "terörist" olarak adlandırılan kişilerin başvurduğu bir "kendi ifade etme yöntemi", bir siyasal mesaj aracıdır ve bazen öldürmeyi, korkutmayı, yıldırmayı hedeflemektedir ama, sadece bu değildir.

Terör bir alışveriştir.

Bir ticarettir.

Getirisi de, bu enstrümanı kullanan/kullanabilen ülkeler açısından oldukça yüksektir...

Örneğin, terör örgütlerinin, "tek başına" ve "yalıtılmış" yapılar olduğunu düşünürüz. Oysa bu tür örgütlerin tek başına yaşama sansları yoktur. Her zaman bir muharrik güce, bir desteğe, bir manipülasyon iklimine ihtiyaç duyarlar ve esasında ayakta kalmaları buna bağlıdır.

Hiçbir terör örgütü, merkezî ve düzenleyici iradeden (yani devletten, devletin istihbarat odaklarından) bağımsız değildir. Çünkü devlet(ler), her zaman bu tür örgütlerin (buna silah ve uyuşturucu kaçakçılığı örgütleri de dahil) her zaman bir adım önündedir.

Bu örgütler işlevseldirler, hemen ortadan kaldırılmazlar, ticari bir enstrüman olarak saklı tutulurlar, kâr etmiyorsa kapatılırlar; "Kızıl Tugaylar" ve "17 Kasım" örneklerinde olduğu gibi.

Prof. Mahir Kaynak şöyle diyor:

"Terör konusundaki temel yanılgı, terör örgütlerinin devletlerden bağımsız, onların dışında ve karşısındaki birtakım örgütlenmeler olduğunun kabul edilmesidir. Oysa çok güçlü ve profesyonel devlet yapılanmalarının karşısında, bir avuç insanın sınırlı kaynaklarla kurdukları örgütlerin yaşama şansı hiç yoktur. İşin gerçeği terör örgütlerinin devletler ve onların organları tarafından kullanılmasıdır. Yani terörist meşru yapının karşısında değil onun emrinde ve hizmetindeki olan yapılardır. Terör, toplumu ve ülkeyi yönetenleri belli bir yöne sevk etmek için yapılan eylemlerdir ve eylem buna göre kurgulanır. Yani bulduğunuz her ipucu bulmanız istenendir ve vardığınız her sonuç beklenendir. Eğer olayın dinci bir grup tarafından yapıldığı izlenimi verilmek istenmişse yürüyeceğiniz yollara buna uygun deliller serpiştirilir ve siz o izleri takip ederek eylemi planlayanların istediği yere varırsınız."

Terör, sadece ticarî bir enstrüman da değildir.

Bir düşünce sistematiğidir aynı zamanda.

Bir "felsefe"dir...

İşini bilen ülkeler, geçmişte, bu felsefeyi ihraç ederek çok büyük paralar kazandılar.

Çok insan öldü, çok acılar çekildi (Zimbabve, Zambiya, Namibya ve Angola'da olduğu gibi), ama bu ticaretin ahlakı olmak gerekmiyor...


25 Kasım 2003
Salı
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED