|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ramazan Bayramı'na terörü tartışarak giriyoruz. Herkeste tabii olarak birtakım kaygılar, soru işaretleri ve tedirginlik var. Özellikle de yetmişli yıllardaki terörü yaşamış olan kesimlerde. Terörün Türkiye'ye nasıl ağır faturalar ödettiğini hepimiz biliyoruz. Yetmişli yıllarda sol ve sağ şeklindeki kamplaşmanın oluşturduğu zemin üzerinde yükselen terör tüm toplumu pençesine almış ve binlerce kişinin hiç yere ölümüne yol açmıştı. Seksenli ve doksanlı yıllarda ise etnik temelli bir başka terörle yüz yüze geldik. Yine binlerle, hatta onbinlerle ifade edilen sayıda insanı kurban verdik. Böylesine ağır faturalar ödetmiş olduğu bir toplumda terörün yeniden gündeme gelmesi elbette ki kaygılar, tedirginlikler ve korkular salacaktır. Muhtemelen terör plancıları bu gerçekleri iyi bildiklerinden ve amaçları da topluma korku ve tedirginlik salmak olduğundan İstanbul'u seçmektedirler. Coşku ve heyecan... İki üç gündür toplum davranışlarını gözlemlemek için günün belli saatlerinde sokağa, çarşı ve pazara çıkıyorum. Gördüğüm manzara gerçekten etkileyiciydi. Evet Ramazan Bayramı geliyordu ve kültürümüzde bayramlarda çoluk çocuğun sevindirilmesi gibi son derece insani bir geleneğimiz vardı. Herkes imkanlarına göre çocuğunu, yakınlarını sevindirmek için bir şeyler almak amacıyla çarşı ve pazarlara koşmuştu. Sokaklar lebalebdi, hem satıcılarda, hem de alıcılarda bir heyecan ve müthiş bir hareketlilik vardı. Sokaklara taşan tezgahlarda her türlü mal sergilenmekteydi. Özellikle giyime yönelik mallar müşterilerin yoğun ilgisini çekiyordu. Sokak ortasında alışveriş yapanlar malları üstlerde deniyor, makul fiyatlarla satın alarak sardırıyorlardı. Sokaklardaki insanların yüz hatlarına özellikle dikkat ettim. Önceki yıllarda gözlemlediğim umutsuzluk, karamsarlık, tedirginlik ve çaresizlik yansıtan bir görüntü yoktu. Bir rahatlama, umutlu bir bakış ve güvenli bir duruş dikkatimi çekti. Oysa ki önceki hafta İstanbul'un dört ayrı yerine yapılan saldırılar büyük bir korku ve tedirginliğe sebep olmuştu. Toplumun bu terör olaylarının etkisinden bu kadar kısa bir zamanda çıkabilmiş olması beni şaşırtmadı desem yalan olur. Bu terör saldırıları nedeniyle toplumun önemli bir kesiminin Bayram alışverişlerine çıkmayacağını sanıyordum. Yanılmışım. Bazı esnafla konuşma fırsatı buldum. İşlerin nasıl gittiğini sordum. Kimisi işlerin çok iyi gittiğini, beklenmeyen bir canlılık olduğunu belirtirken kimisi de olağanüstü bir şeyin olmadığını, hafif bir kıpırdanmanın olduğunu belirtti. Anlaşılan Bayram hareketliliği her yere ve her sektöre aynı oranda yansımış değil. Terör ve sorular... Bugünlerde nereye gitsem, nerede otursam tartışılan temel konu terör oluyor. İnsanımız terör saldırılarının kimin tarafından yapılmış olacağını, Türkiye'ye veya Türkiye üzerinden başka yerlere ne tür mesajların verilmek istendiğini merak ediyor, konu üzerinde akıl yürütüyor, belli sonuçlara varmak istiyor. Bu çerçevede hükümetin ve Başbakan Erdoğan'ın duruşunu ve demeçlerini de değerlendirmeye ç alışıyor. Bunun olumlu ve önemli bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Toplumun karşı karşıya bulunduğu terör sorunuyla zihin düzeyinde bu kadar aktif şekilde ilgilenmesi, olayların arkasındaki düzeneği çözmeye çalışması, karanlık güçlerce amaçlanan tuzağa düşmeyeceğimiz konusunda bana güven verdi. Terör saldırıların kimler ve hangi güçlerce yapıldığı çok önemli. Ancak daha da önemlisi bu olaylarla Türkiye'ye verilmek istenen mesajın ne olduğudur? Ve Türkiye nasıl bir politika izlemeye mecbur bırakılmak istenmektedir? Bu sorular daha uzun zaman tartışılacak. Muhtemelen herkesi tatmin eden bir cevap da bulunmayacaktır. Yetkililerin vardıkları sonuçların çok azı toplumla paylaşılacaktır. Mesela 1977 yılındaki Taksim olaylarının perde arkası aralandı mı? Hala o olaylar hakkında ne biliyoruz? 12 Eylüle gelen süreçte bir dönüm noktası olan Taksim olayları gibi bugünkü olaylar da benzer bir sürece mi hizmet ediyorlar? Bunlara hemencecik cevap bulmak imkansız. Ancak herkesçe bilinen bir husus var ki o da Türkiye'nin bir yerlere çekilmek istenmesidir. Türkiye'yi bir eksene doğru çekmek isteyenler belli terör örgütleri mi yoksa bölgede etkili devletler mi olabilir? Terör saldırılarını yapanlar değil asıl önemli olan bunu kendilerine ihale edenlerin kim olduklarıdır. Türkiye'yi yıllardır PKK terörü ile köşeye sıkıştıranlar şimdi de El-Kaide terörü ile mi kontrol etmek istemektedirler? Not: Tüm okurların Ramazan Bayramını tebrik ediyor bayram coşkusunun bütün hayatımıza yansımasını, bayramı bayram gibi değerlendirmeyi ve afiyette olmanızı temenni ediyorum.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |