AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bir bayram kararlılığı...

'Bayram', adı üstünde, 'kutlanacak gün' demek. Bugünün Türkiye'sinde neyi, nasıl kutlayacağız? Aslında, bir çok bakımdan, kutlamayı hak eden özelliklerimiz var. Bir yıl önceki ne yapacağını şaşırmış ülke görüntüsünden kurtulmadık mı? Yolsuzluk ve yoksulluk kıskacını kırmak için son seçimlerde keskin bir tercihte bulunmayı başardık. Zorlu ve çetin olacağını bile bile Avrupa Birliği yolunda da kararlı adımlar atıyoruz. Ekonomideki tutarsızlıkları, israfları, krizleri geride bırakmadık mı? Hemen kıyımızdaki savaşa bulaşmamak bile büyük bir başarı sayılmalı.

Bu bayram, eğer istersek, kutlayacağımız pek çok özelliğimiz var.

Ancak, bayramı ağız tadıyla kutlamamızı istemeyenlerin varlığı da bir gerçek. Sadece son terörist saldırılar değil neşemizi kaçıran; ileriye doğru her adımımız bu yürüyüşü durdurma amaçlı bir hamleyle karşılandı son bir yıl içerisinde. Ekonomide, sosyal alanda, siyasette bizlere gün yüzü göstermek istemeyenler çok. Son yılın tartışma konularına bakıldığında fark edilecektir: Toplumsal barış da bize çok görülüyor. Birbirimizin boğazına sarılsak, herkes yek diğerini suçlasa, hükümetle muhalefet, siyasetçiyle seçmen, devletle millet kavga etse diye bekleyenler, kışkırtanlar hiç de az değil. Kavgadan, gürültüden, savaştan medet umuluyor ülkemizde.

Bir önceki bayramdan buyana geçen son bir yıl, bir yönüyle, şom ağızlıların, kavga kışkırtıcılarının, şeamet tellâllarının en az başarı kaydettikleri bir zaman dilimi oldu. Toplumu her bakımdan mutlu edecek, milleti devletiyle barıştıracak, siyasete bütünüyle itibar kazandıracak bir başarıdan söz edilemez belki; ancak sürtüşmelerin, nizâların, rahatsızlıkların azaldığı bir yıl geçirdiğimiz de kesin. Hır çıkarmayı mârifet sayanların giderek etkisizleştiği bir dönem bu.

Terör işte böyle bir ortamda bizi vurdu. Teröristler ve onları maşa olarak kullananların seçtikleri hedefler bile göz açıcı: 500 yıldan fazla süredir birlikte yaşamayı sağlayan toplumsal dokuyu ve dışarıdan her bakanın parmak ısırdığı 'misafirperverliği' yaralamayı amaçlayan eylemler, ülkeyi ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan da zayıflattı. Bugün dünden daha az kendimize güveniyoruz; yabancıların yönlendirmelerine daha fazla açığız. Bir bayram öncesinde, bir yıl boyunca kaydedilen başarıları kutlamaya hazırlanırken, neşemize kibrit suyu döküldü.

Bayramlar yalnızca kutlanmak için değildir, insanlara düşünme fırsatı da sunarlar... Bu bayram, öncekilerden daha yoğun olarak yapmamız gereken bu ikincisi: Düşünmek... Toplumsal barışı ikâme etmek zorunda olduğumuzu, ekonomimizi atağa kaldırmak için gayret göstermemiz gerektiğini, siyaseti güçlü kılmak, devleti dış baskılardan kurtarmak ihtiyacını... Başımıza getirilen terör belâsı yüzünden karalar bağlamak yerine, terörün neden başımıza getirildiğini doğru teşhis ederek bu ortamdan güçlü çıkmanın yolunu bulmalıyız...

Kendimizi kapıp koyverirsek, iç savaşı bile kapımıza dayıyacak kadar ihtilâfa medâr konularımız olduğunu unutmayalım. Ülkemizi güçsüz görmekten, insanlarımızı kendilerine muhtaç etmekten özel keyif duyacaklar bulunduğunu da. Kaş yapayım derken göz çıkartan, bir pire için yorgan yakan, üç kuruşluk menfaati için her türlü namussuzluğu göze alabilen insanlar yaşıyor aramızda. Sevgisiz, arsız, huysuz, hırsız insanlar... Onlara fırsat kapılarını sıkı sıkı kapamalıyız.

Akidesi bozuk, anlayışları yanlış, gözü dönmüşlere dinimizi bırakacak değiliz; tıpkı, sevdiklerini iddia ederken en aziz değerleri öldürenlere vatanımızı teslim etmeyeceğimiz gibi... Bu bir bayram kararlılığı olsun.

Bayramınızı en içten dileklerle kutlarım.


25 Kasım 2003
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED