AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Analiz terörü

İstanbul'da ard arda yaşanan ikiz terör, Türk medyası ve kamuoyundaki bir çatlağı yeniden belirgin hale getirdi. Belirgin hale gelen şey, eylemin hangi el tarafından gerçekleştirildiği veya kimin işine yaradığı hususları değildir. Olayın değerlendirilmesinde varılan sonuçlar itibariyle en önemli boyutlar bunlardır ama, sonuca varmak için kullanılan analiz yöntemleri arasında hem büyük bir mesafe hem de dramatik bir görüş farklılığı bulunuyor.

Benzer mesleklerden insanların yaklaşımları arasındaki bu fark doğal olarak, varılan sonuçların en az birini şüpheli hale getiriyor.

Bu ayrışma 11 Eylül olaylarında başladı ve o günden itibaren de her kritik eylemde bir kez daha su yüzüne çıkıyor.

Açıkçası, İslam'ın karşı karşıya bulunduğu siyasal ve ekonomik problemler; ayrıca Ortadoğu'daki fiili işgal ve terör nedenleriyle doğal terör zemini olduğunu; Türkiye'nin de bu zeminin parçası olması gerektiğini düşünen bir anlayış kamuoyunun bakış açısını daraltıyor. Problem yalnızca bu daralmayla da sınırlı değil; özellikle analizlerde bilinçli bir ayıklama yoluyla insanlardan bilgi de gizleniyor, geçiştiriliyor. Peşin kabuller ve bunlar üzerinden ısmarlama bir değerlendirme örgüsü…

Türkiye'deki siyasi ve ideolojik kamplaşmayı referans alan; hal böyle olunca da gerçek bağlamı kaçıran bu anlayış dikkatli bir sorgulamaya tabi tutulduğunda sahiplerini de güç durumda bırakacak açıklar veriyor.

Terör gibi anlaşılması güç, hedeflerini tesbit etmenin güç olduğu; özellikle de 11 Eylül sonrasında bütün izleri birbirine karışan bir süreci birinci dakikadan itibaren ısmarlama senaryolarla biçimlendirmeye çalışmak olup bitenleri açıklamaya yetmiyor. Hiçbir zaman da yetmemişti…

Terör konusunda dünyaya söylediği bütün sözler, gösterdiği bütün deliller ve çizdiği bütün koordinatlar yanlış çıkan Amerika ve şimdi yine bu ülkenin bakış açısıyla şekillenen bir analiz ağıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Ama, böylesine önemli olayları anlamak için soru sormak, cevapların peşinden koşmak ve yoğun bir zihni faaliyet yaşamak gerekiyor.

Çünkü, herkes bu faaliyete girişiyor. Sokaktaki insan, bu soruları soruyor, ayrıntıların peşine takılıyor. Böylesine donanımlı bir pazara analiz arz ederken kaynağı belirsiz merkezlerden pişirilip servis yapılan değerlendirmelerle yetinmek doyuruculuk sağlamıyor. Yetinmek şöyle dursun bunlara itibar etmek bile akıl karı görünmüyor. Bazıları ne tür bir oyuna geldiklerinin farkında bile olmadan, saldırıların tek hedefinin Türkiye olduğunu tekrarlayıp duruyor. Bu ezberin Türkiye'yi hiç hak etmediği bir şekilde ABD-İsrail-İngiltere "terör muhatapları kulübü"ne sokacağının frakına bile varamıyorlar.

Saldırının hemen ardından, ABD Başkanı Bush ve İngiltere Başbakanı Blair, "Bu bombalar bizim Irak'ta yapmakta olduklarımızı engelleyemez. Yolumuza devam edeceğiz" derken, bazıları hala saldırının birinci hedefinin Türkiye olduğu iddiasını dillendiriyor. Hedeflerin sembolik değeri ortadayken, örgütün bu güne kadar ABD, İngiltere ve İsrail ile hesaplaşması besbelliyken bu takıntı hala bir analizmiş gibi tekrarlanıp duruyor.

İngiliz basını günlerdir savaş alanının Türkiye ama hedefin İngiltere olduğunu yazıyor. İstihbarat servisi bir ekibini Bingöl'e göndererek terörün kaynaklarını araştırmaya hazırlanıyor.

NTV dün, Almanya Dışişleri Bakanı Fischer'e, "hedef Türkiye'nin laik-demokratik yapısı mıdır?" diye soruyor ve bakan da şu cevabı veriyor: "Bilmiyorum, bu belki hedeflerden birisi olabilir. Ama, benzer eylemler Kazablanka'da Riyad'da da oldu…"

Fischer'in de bu yorumu nedeniyle laik-terör uzmanları tarafından El Kaide'yi korumakla, gerçekleri görmeyip komploculuk yapmakla suçlanması kaçınılmaz görünüyor.

Hedefin ne olduğu konusundaki açıklığa rağmen, inatla bu gerçekten kaçınan yaklaşım analiz terörü uygulayarak, Türkiye kamuoyunun zekasını gerçekten hafife alıyor. Sorun yeterince ciddi ve kaygı verici değilmiş gibi, Türkiye hak etmediği bir işgalin faturasını ödemeye zorlanıyor, kalıcı terör zeminine çekilmeye çalışılıyor.

Terörün soluğunun yeni bir dahaki bayrama ulaşamamasını temenni ediyoruz. Ramazan bayramımız mübarek olsun.


25 Kasım 2003
Salı
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED