AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Komploculuk ayıptır, ayıp...

Eskiden bütün gazeteleri okurdum; artık hem vaktim, hem de gözlerim buna dayanmıyor. Ben de çareyi tâkip ettiğim gazete sayısını azaltmakta buldum. Yazarlar konusunda da seçiciyim... Zihni karışıkların abur cuburuyla zihnimi çöp kutusuna çevirecek değilim...

Önceki gün, tâkibim altındaki gazetelere göz atar, değer verdiğim meslektaşların yazılarını okurken, üç yazarda müthiş bir fikrî yakınlık fark ettim. Üçü de son terörist saldırıları işliyorlardı yazılarında, üçü de olaya 'komplo teorileri' açısından yaklaşıyorladı ve üçü de bildik temalara değinmişlerdi...

Aslı Aydıntaşbaş'ın New York'ta, Yasemin Çongar'ın Washington'da, İsmet Berkan'ın İstanbul'da oturduklarını bilmesem "Üçü konuşup birlikte yazmışlar" diyeceğim; meslekî standartlarından emin olmasam, "İlham perileri üflemiş" düşüncesinin esiri olacağım. Benzerlik o kadar olur yani...

İsterseniz yazdıklarına birlikte göz atalım...

Şu ilki: "(..) İslâmcı basının sinagog ve diğer saldırılarla ilgili tavrı gözardı edilecek gibi değildi. 'İslâmî terör' ya da 'İslâmcı şiddet' gibi etiketlerden rahatsız olan yayın organları, saldırıların böyle bir gelenekten gelebileceğini, hatta El Kaide kökenli olduğunu şüpheyle karşıladı. Bir çok yazar satır aralarında terörün İslâm ve AKP'ye yönelik tepki yaratmak ya da Türkiye'yi ABD ve İsrail'e yakınlaştırmak amaçlı bir komplo olduğunu iddia etti. Geçmişte AKP liderlerine yakınlığıyla bilinen yazarlar MOSSAD ve CIA imasında bulundu. Kısacası AKP hükümeti saldırılara tepki verirken, içinden geldiği gelenek, bunları Batı komplosu olarak görüyor, 'İslâmcı terör' denilen olguyu kabul etmekte ya da onunla arasına kesin bir mesafe koymakta zorlanıyordu. Bunu nasıl yorumlamak lazım? AKP liderliği de aslında 'Bana İslâmcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz' düşüncesinde mi?" (Aslı Aydıntaşbaş, 'Buradaki yansıma', Sabah, 24 Kasım 2003)

Bu da ikincisi: "Ancak ne zaman bir terör olayı olsa, teröre 'terör', teröriste 'terörist' diyemeyenler, kendilerini ideolojik, etnik, dinsel, mezhepsel, kültürel (şu ya da bu) nedenle özdeş ya da yakın gördükleri birilerine 'terörist' demeye dili bir türlü varmayanlar ortaya çıkar. Bu şahıslar, 'görünen köyü görmemekte direnen, körlüğe gönüllü kılavuzlar' gibidirler. Kimliğimiz ve konumumuz ne olursa olsun, hepimizin kendimizi koruyup karşı durması gereken bir halde, bilgi yerine yalanlarla örülmüş komplo teorilerini pazarlamayı sürdürürler. / Hatırlarsınız, Türkiye'de 11 Eylül saldırılarından sonra yapılan bazı yorumlara da, bu hastalıklı tutum damgasını vurmuştu. / Örneğin, İkiz Kuleler'de hiç Musevi ölmediği yalanını yazmakta ve bu yalana dayanarak, 'Demek ki bu işi ya Mossad yaptı ya da önceden haber aldı' hükmünü vermekte beis görmeyenler olmuştu." (Yasemin Çongar, 'Terör ve inkâr', Milliyet, 24 Kasım 2003).

Üçüncü, konuyu iki güne yaydı: "Daha çok İslâmcı çevreler bunlar. Her taşın altından bir komplo çıkarmayı biliyorlar. Onlar 11 Eylül'ü Kaide'nin yaptığına hâlâ inanmıyorlar. Kaide kendisi söylüyor 'Biz yaptık' diye, bizim İslâmcı mütefekkirler inanmıyor, 'Hayır' diyorlar, 'Bu aslında bir CIA-MOSSAD komplosu.' / İstanbul'daki bombalamaları da CIA-MOSSAD komplosu olarak görüyor, okurlarına takdim ediyorlar. / Akıl yürütmeleri de çok 'sofistike' doğrusu: Kim kazandı bu bombalamalardan? Türkiye, Amerika ve İsrail'e yakınlaştığına göre bu iki ülke kazandı. Demek bombaları da onlar koydu! / Bu kadar basit, bu kadar dâhice yani!" (İsmet Berkan, Radikal, 'İnanılmaz yorumlar', 24 Kasım 2003)

"Amerika ve İsrail'in Türkiye'yi terör trenine bindirerek kendisine yakınlaştırmaya çalışması'ndan tutun da başka neler neler. / Tabii hemen ardından ya da bu teoriyle atbaşı olarak 'Aslında Kaide diye bir örgüt de yok... Zaten 11 Eylül'ü de CIA ve MOSSAD yaptı' teorilerine geçildi, birkaç yerde 11 Eylül'den ikiz kulelerdeki Yahudilerin önceden haberdar edildiği ve onların binayı erkenden terk etmelerinin sağlandığı konulu eski macera romanının yeniden hatırlatıldığına bile rastladım." (Radikal, 'Komplocu kafası', 25 Kasım 2003)

Bu üç yazıda ele alınan konu gerçekten önemli. Teröristleri 'bizimkiler' ve 'ötekiler' diye ayırmak ve "Benim teröristim iyidir" mantığıyla hareket etmek yalnız yanlış değil, tehlikeli de. Bu bakımdan, her üç yazarın hareket noktasına hiç itirazım yok. Kim teröristler arasında ayrımcılık yapıyorsa ayıp ediyor...

Benim itirazım, bu hareket noktasına dayanak seçtikleri 11 Eylül'le ilgili konulara. Hani, "İkiz Kuleler'de hiç Musevi ölmediği yalanını yazmakta ve bu yalana dayanarak, 'Demek ki bu işi ya Mossad yaptı ya da önceden haber aldı' hükmünü vermekte beis görmeyenler olmuştu" diyorlar ya, işte ona...

Gerçekten de, "Yahudiler önceden haberdar edildi" 11 Eylül sonrasında dilden dile dolaşan bir iddiaydı. Ben de, 'komplo teorileri' konusuna değinirken, Ürdün'de çıkan El-Vatan gazetesinde yer alan bu iddiayı anmadan edememiştim. Burada üzerinde fazla durmadığım bir iddia bu. Tâkibim altındaki gazeteler ile değer verdiğim yazarların makalelerinde de karşılaşmadım bu iddiayla.

Yalnız, durun bakayım. Bu arada arşivime baktım ve bu yalanlamada biraz erken davrandığımı anladım. Nedeni yarına...


26 Kasım 2003
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED