AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Kim kimi vazgeçirmeye çalışıyor?

Biliyorsunuz; son haftaların "tezkere" hikayesinin (aslında "hikayelerinin" demek daha doğru) en akıldışı, en tehlikeli ve tabii en sorumsuz ve düşüncesiz sayfası CHP'nin işin başından beri canla başla savunduğu öneriydi. Kısaca ("uzuncası" da farklı değil ya!) hatırlatacak olursak, CHP Türkiye'nin ABD kuvvetlerine "Kuzey"den geçiş izni verilmesine şiddetle karşı çıkıyor, ancak buna mukabil Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "tek başına" Irak'a girmesini öneriyordu... Yani öyle bir öneri ki, "Türkiye'nin başını en fazla belaya sokacak öneriyi söyle!" sorusuna bu öneriden daha uygun bir cevap bulmak imkansızdı... Ne yaparsınız; bu da Türk sosyal demokrasisinin aklı... CHP yönetimine davet edilen anlı şanlı diplomatların da himmetiyle sosyal demokrat olduğunu ilan etmiş bir parti bu derece akıldışı bir öneriyi geliştirmeyi başardı.

Tabii ki hatırlıyorsunuzdur; üstelik bu öneri "barışçı", "ABD aleyhtarı", "ulusalcı" bir sosla servis edildi. Bir taraftan AKP'li milletvekillerini "Hiç değilse Allah'tan korkun!" diye sıkıştırmaya çalışmak, diğer taraftan "Türk silahlı Kuvvetleri doğru Kuzey Irak'a!" ısrarı... Anlaşılır gibi değil tabii ki... ABD'ye rest çekip Irak'a girince neyle karşılayacağını umuyorsun? Kuzey Irak'a niçin giriyorsun? Yoksa, Irak'ta pratikte (ve 74 Anayasası hatırlandığında "teoride" de) zaten varolan "federasyon"a sende mi karşısın? Karşıysan niçin karşısın?

Hayal ama şu olasılık üzerinden gidelim: Diyelim ki son seçimden AKP değil de CHP "tek parti" olarak çıkmış olsun... O takdirde ülkenin bugün nasıl bir felaketin içine sürüklenmiş olacağını düşünebiliyor musunuz? Genelkurmay Başkanı'nın geçen gün yaptığı açıklamayı hatırlayarak söyleyecek olursak, "ABD'ye savaş ilanı" gibi bir felaketle tabii... Tamam, Genelkurmay Başkanı'nın açıklaması kelimesi kelimesine böyle değil ama, onun ağzından çıkan şu sözlerin başka bir anlam taşıması mümkün mü: "ABD'ye rağmen girer ve peşmergelerle çatışırsak, bu koalisyona savaş ilanı sayılır."

Ne diyelim, gerçekten verilmiş sadakamız varmış....

Yazının buraya kadarki bölümünü bir gazetenin "Paşalardan milli mutabakat turu" başlıklı haberinde aktardığı gelişmelerden kalkarak yazdım. Evet yalan değil; Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları sırasıyla Başbakan'ı ve CHP Genel Başkanı'nı ziyaret ederek her iki lidere de Kuzey Irak meselesinin nasıl nazik bir mesele olduğunu izah etmişler. Hatta gazete şunları da yazıyor: "Komutanlar ziyaretleri sırasında Kuzey Irak'taki hassas duruma da değindi. 'Şu aşamadaki koşullar nedeniyle Kuzey Irak'a girilmemesi eğiliminde olduğu' ima edildi. Başbakan ile Anamuhalefet liderinden bu konuda milli mutabakat çerçevesi içinde bir anlayış beklendiği belirtildi. Bu ziyaretlerin, Erdoğan'ın 'Türk askeri Kuzey Irak'a girecek', Baykal'ın da 'Onbinlerce Mehmetçik Kuzey Irak'a girmeli' sözlerinden hemen sonraya rastlaması dikkat çekti."

Sizi bilmem ama bu Türkiye beni hepten deli edecek! Düşünebiliyor musunuz; ülkenin Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları ülkenin Başbakan'ı ve anamuhalefet partisi liderini –hem de bir takım "ima"larla– Kuzey Irak 'a asker gönderme fikrinden vazgeçirmeye çalışıyorlar! Biz "Son tezkerede Hükümet'in elini herhalde (ABD'nin hiç yaklaşmadığı), Genelkurmay'ın Kuzey Irak'a girme ısrarı bağladı" diye laf ederken, o da ne? Meğer tam tersine Kuzey Irak'a asker gönderilmemesi için liderleri ikna etmeye uğraşan Genelkurmay'mış!

Gazete kusura bakmasın ama bu "yorum" bana fazla serbest göründü... Tamam, önceden de söylediğim gibi anamuhalefet partisi liderini "Kuzey Irak'a girme hayali"nden birilerinin vazgeçirmesi anlaşılır bir şey ama ya Başbakan Erdoğan'ı vazgeçirmek? Doğrusu ben Başbakan'ın (ve önceki başbakanın) "tezkere" hikayesi boyunca "Türk askeri Kuzey Irak'a girecek" diye bir ısrarı olduğunu sanmıyorum. Hatta tam tersine, dünkü yazımda da belirtmeye çalıştığım gibi, bu "ısrar"ın bugüne kadar Genelkurmay'dan geldiğine ve AKP'nin yürüttüğü "tezkere" pazarlığının yolunu da yine bu ısrarın kapadığını sanıyorum.

Bilmem belki de ben yanılıyorumdur... Belki de Başbakan, gazetenin yorumunda yer aldığı gibi, kendisine "Sayın Başbakan, lütfen 'Türk askeri Kuzey Irak'a girecek' ısrarınızdan vazgeçin" diyen komutanlara "Olmaz dünyada olmaz... Türk askerini Kuzey Irak'a göndermeden rahat etmem!" şeklinde bir cevap vermiştir!

İşte böyle... Bir ülkede siyaset ne derece "kapalı bir kutu" içine sıkıştırılırsa, "yorumlar" da işte böyle muhtelif olur....


26 Mart 2003
Çarşamba
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED