AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Önce insan sonra bina

Yetmişli yılların başlarında İstanbul MTTB de küçük bir Sinema Kulübü vardı. İmkânları gayert sınırlı olan bu kulüpte hevesli gençler, inanç ve düşüncelerini sinemaya yansıtmak, bu yolda yetişmek ve eser vermek için çırpınıyorlardı. O yılların idealizmi bu gençlerin feragat ve gayret ile birşeyler yapabileceğini ortaya koymuştur. Mesut Uçakan, Salih Diriklik, pek iyi hatırlamıyorum ama Osman Sınav'da olabilir, soyadını unuttuğum Mehmet isimli gayet heyecanlı birgenç, İbrahim Tabakoğlu gibi arkadaşlar ve benim şimdi adını unuttuğu başka gençler oradan temayüz ettiler.

Aynı yıllarda Güzel Sanatlar Akademisi'nin bodrum katında el kadar bir odada Sami Şekeroğlu (Şimdi Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-Televizyon Bölümü Başkanı Prof.) Türk Film Arşivi'nin temellerini atıyor; Ulusal Sinema isimli bir dergi çıkarıyor, Giovanni Scoglamillo'nun Beş Yönetmen gibi eserleri yayımlıyor, Sinematek'te toplanan batıcı-sinemacılara karşı yerli sinemayı savunuyordu. Metin Erksan, Halit Refiğ, Lütfü Akad, Atıf Yılmaz, Duygu Sağıroğlu gibi sinemacılar; Ayşe Şasa, Kemal Tahir, Selahattin Hilav, Sencer Divitçioğlu gibi sanatçı ve düşünürler onları destekliyordu.

Günler geçti Sami Şekeroğlu, eşi ve bir avuç arkadaşı ile Türk Film Arşivi'ni resmileştirdi; kendisi akademik kariyerini tamamladı, Balmumcu'da Sinema-Televizyon Enstitüsü'nü kurdu ve Türk sinemasına yüzlerce eleman yetiştirdi. Yukarıda adlarını saydığımız yönetmenler ve sahalarında usta olan başka isimler bu mektepte ders verdiler.

Bu çaba da destansı bir oluşumun hikâyesidir. Bütün bunları niçin hatırladım?

Şu sebeple: Üsküdar Belediyesi Ünalan Kültür Merkezi, Çangelköy Ahmet Yüksel Özemre Kültür Merkezi, Güzeltepe Kültür Merkezi'ni açtı. Ardından Burhaniye Münevver Ayaşlı Kültür Merkezi ile Toptaşı Kültür Merkezi geliyor.

Başkan Yılmaz Bayat bunlara ilaveten mayıs ayının son haftasında bir "Üsküdar Sempozyumu" düzenleyecek. Sempozyumun koordinatörü Doç. Dr. Ahmet Bilgili.

Bunların dışında Büyükşehir Sütlüce'deki eski Mezbaha'nın yerine muazzam bir Kültür Sarayı inşa ediyor. Bu inşaata bakarken tam karşısında yer alan ve bir türlü matluba muvafık şekilde kullanılmayan Feshane binasını düşünüyorum.

Ve diyorum ki acaba Sütlüce Kültür Sarayı'nın inşaatı bitince burada, kimler, hangi kültürel etkinlikleri sergileyecek?

O an aklıma Lütfi Kırdar'da yapılan iki toplantı geliyor. İlkinde "İstanbul'un sorunları" tartışılıyordu ve salon neredeyse bomboş idi. Hemen bir gün sonra yapılan toplantı "Birinci UFO Kongresi" İdi. Ve salon hınca hınç dolmuştu. İlginç değil mi?

Gazetelerde yer alan haberlere göre Kadıköy Hasanpaşa Gazhanesi ile Dolmabahçe ve Yedikule gazhaneleri de birer "kültür merkezi"ne dönüştürülecekmiş.

Bütün bunlar sevindirici, alkışlanacak girişimler. Ben diyorum ki; bunların yanında meselâ "I. Üsküdar Kısa Filim Şenliği" yapılsa; "I. İstanbul Belgesel Filimler Yarışması" düzenlense, bu faaliyetlere katılacak genç sanatçılar finansal açıdan desteklense, ama kat'iyyen bir kayırma-çar-çur etme yaşanmasa, yani binalar kadar insana da yatırım yapılsa, bu faaliyetler "insan merkezli" olarak sanat ve kültürün başka dallarında yürütebilse daha verimli olmaz mı?

Mekan ve insan elbette ki birbirini tamamlayan şeyler, ama insanı öne almaz isek netice hüsran olur.

Bu binalar cemaatı olmayan camilere döner.


26 Mart 2003
Çarşamba
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED