AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Deniz piyadeleri ve Amerikan kaynaklı savaş haberleri

Savaşın ilk günlerinde, Amerikan deniz piyadelerinin yüzlerce Iraklı'yı esir aldığı haberi düştü ajanslara.

Şu "deniz piyadeleri" lafı oldum olası komik gelir bana.

Nedir, denizde mi yürür bu sınıftakiler?

Öyle olmadığını biliyorum elbet. Ama içimden hep o soruyu sormak geçer.

Amerika, bir yandan Irak'ta bombardıman yaparken, bir yandan bütün dünyayı da haber bombardımanına maruz bırakıyor.

Ajansların geçtiği, gazete ve televizyonlara ulaşan haberlerin ne kadarı doğrudur kimbilir.

Doğruluğundan şüphe etmemize fırsat bırakmayan ve bu savaşın -daha doğrusu saldırının- en keyifli haberi, şüphesiz ki yetmişlik ihtiyarın elindeki mavzer ile bir Apaçi helikopterini indirmesiydi.

Sadece bir tüfekle, koskoca savaş helikopterinin bir kuş gibi avlanması, unutulacak türden değil.

Keşke vaktinde Amerika, Cenevre Sözleşmesi hazırlanırken, tüfekle helikopter düşürülmesini yasaklayan bir madde koydursaydı. O vakit, karizmasını çizdirmezdi belki.

BAKIN, SİZE BİR ŞEY SÖYLEYEYİM Mİ?

Adam, televizyona çıkmış. Konusunda uzman. Ya da her şeyden anladığı sanılan bir gazeteci. Ortalama seyirciden çok daha fazla bilgili.

Spiker sorular soruyor, o da anlatıyor.
Konuşma sırasında arada bir bu cümleyi sarfetmez mi?!..
"Bakın, size bir şey söyleyeyim mi?.."
Eh, söyle bari!..
Zahmet olmazsa!..
Yahu seni onun için çağırmışlar zaten.

Bir şey söylemeyeceksen, dut yemiş bülbül gibi oturacaksan, orada ne işin var?

Tabii ki söyleyeceksin. Hatta bir şey değil, birçok şey söyleyeceksin.

NEREYE OTURTMALI

Televizyonlardaki tartışma programlarında, katılımcıların stüdyo içinde konumlandırılmaları, ele alınan konuya yaklaşımlarına göre yapılıyor.

Taraftar olanlar ve karşı çıkanlar şeklinde.
Böylelikle, program daha heyecanlı geçiyor.

O taraf, bu taraf derken, tartışma içinde kimilerinin yanlış tarafa oturtulmuş olduğu da izleyenlerin aklından geçiyor zaman zaman.

Bir de görüşlerindeki belirsizlik dolayısıyla, hangi tarafa oturtulacağına zor karar verilen, hatta bilinemeyen kimseler var. Bilhassa son günlerdeki savaş gündemli tartışmalarda.

PSİKOLOJİK SAVAŞ

Uzmanlar anlatıyor... Amerika aynı zamanda "psikolojik" savaş yürütmekteymiş. Tabii Irak da öyle.

Savaşın raconuymuş bu. Yanıltıcı haberler, abartılar veya yok saymalar hep bu taktik icabıymış.

Aslında silahları tamamen aradan çıkartarak, yalnızca "psikolojik" yapılsaydı bu savaş, ne iyi olurdu.
(Bizdeki gibi, açıkçası.)

ŞOK VE DEHŞET

ABD'nin Irak saldırısı için seçtiği isme bakın: "Şok ve Dehşet Operasyonu"
Bir operasyonun ismi ancak bu kadar çirkin olabilir.
Kim uydurdu bunu?
Bizimki de laf olsun diye bir soru işte!
Sanki "Maykıl uydurdu" deseler, tanıyacağız.
Neyse, tanıma ihtimali olmasa da, pek uymadığını görebiliyoruz.

COPLAR KONUŞTU

Sokaktaki hemen hemen her toplu gösteri sonrasında, eylemin haberini yapan muhabirlerin kullandığı dikkat çekici bir cümle var. "Coplar yine konuştu."

Merak ediyorum, acaba kim öğretti coplara konuşmayı?


AMAN DİKKAT!.. MİLLİ MENFAATLER İLE ULUSAL ÇIKARLAR ÇATIŞMASIN!


26 Mart 2003
Çarşamba
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED