AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

G Ü N D E M

Eğitimde büyük yanlış 'taşımalı' sistem

J.J. Rousseau'nun 'Emil' adlı eserinde bahsettiği çocuk eğitimi modelinden yola çıkılarak son 50 yıldır Batı ülkelerinde uygulanan 'mistik eğitim sistemi'nin iflas ettiğini raporlara dayanarak açıklayan 27 yıllık eğitimci Erol Altaca Okul ve Dersaneleri sahibi Erol Altaca, söz konusu eğitim sisteminin iflas ettiğini söylüyor. Batı'da iflas etmiş bu eğitim projelerinin şimdi Türkiye gibi az gelişmiş ülkelere fahiş fiyatlarla satıldığını belirten Altaca, Türk eğitim sistemindeki en büyük yanlışlardan birisinin taşımalı eğitim sistemi olduğunu söyledi.

Almanya ve ABD gibi ülkelerde uygulanan ve iflas ettiği raporlarla açıklanan 'çantasız eğitim', 'kredili sistem' gibi eğitim modelleri, Türk eğitim sistemine ısrarla neden uygulanmak isteniyor?

Dünyada eğitim felsefesi iki düşünce üzerine kurulmuştur; bilimsel felsefe ve mistik felsefe. Bilimsel felsefe 'çocuk sistematik olarak bilgileri öğrenmeli' düşüncesi üzerine kurulu, mistik felsefe ise 'çocuğun eğitilmeye ihtiyacı yok, serbest bırakmak gerekir' düşüncesine dayanıyor. 19. yüzyıldan beri okullarda uygulanan bilimsel eğitim felsefesi, Batı'da terkedilerek mistik eğitim felsefesine geçildi. Fakat ABD,1950'lerden sonra geçtiği mistik eğitim felsefenin sonucunu, bugünkü raporlarda görüyor. ABD'de lise mezunu gençlerin yüzde 20'sinin okuma yazma bilmediği tespit edilmiş. Gençlerin yüzde 90'ı uyuşturucu kullanıyor, fuhuş, çete ve sapık tarikatların içine düşmüş.

Almanya'da da durum aynı mı?

Alman eğitim sistemi de aynı durumda. Yanlış eğitim verdiklerini ve çözüm yolları aradıklarını raporlarla belirtiyorlar. Ülkemizde kimsenin eğitim raporlarına, istatistiki bilgilere baktığı yok. Mandacı düşünceye sahip olan bu kişiler Batı'daki her şeyi çok güzel olarak algıladıkları için gidip Batı'da gördükleri serbest kıyafeti, kredili sistemi, çantasız eğitim sistemini uygulamak istiyor. Bu projeleri uygulamak isteyen ve hükümete sunanların, eğitimle uzaktan yakından ilişkileri yok. Batı ise, uyguladığı eğitim felsefesinin yanlış olduğunun farkında ve bunu bizim gibi az gelişmiş ülkelere satmaya çalışıyor.

Projeleri devlet tarafından maddi destek görüyor mu?

Bu projelere hükümet yetkilileri, Dünya Bankası'ndan aldıkları eğitim katkı paylarını yatırıyorlar. Birileri dünyada hiçbir geçerliliği kalmamış bu projeleri hükümete satıyor ve ceplerini para ile dolduruyorlar. Milli Eğitim, okula bir müdür atıyor geri kalan hiç birşeyle ilgilenmiyor. Müstahdemi bile müdür kendisi buluyor. Eğitime katkı payı adında yüklü miktarlarda toplanan paralar ise 'taşımalı eğitim' denen projeye gidiyor. Oysa çok büyük paraların harcandığı taşımalı eğitim sistemi en büyük yanlışlarımızdan biridir. Bu proje uygulanırken yıllar önce köylere yapılan okullar atıl durumda kaldı. Eğer beş yıllık eğitimde köydeki bu okullar kullanılıp, çocuklar da biraz büyüdükten sonra taşımacılık sistemiyle tanıştırılsalar, hem paralar boşa gitmez hem de çocuklar branş hocalarından ders almış olurlardı.

Tecrübe ve gözlemlerinizi hükümetle paylaşmıyor musunuz?

Ben, hükümetin örnek aldığı eğitim modellerinin nasıl iflas ettiğiyle ilgili raporları yetkililere verdim. Daha ne yapabilirim ki? Birilerinin bu raporları incelemesi gerekiyor. Yeni Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bana çok zeki ve pratik biri gibi geliyor. Hem öğretmen okulu mezunu, hem de eğitimle ilgili önemli sorunların farkında. Ama herşeyi bilemez ki, beni Talim ve Terbiye Kurumu'na yönlendirdi, ben de elimdeki raporları gidip yetkililere verdim.

Mistik eğitim sistemi bizde yeni uygulanıyor. Sizin öneriniz var mı?

Önerim artık terkettiğimiz bilimsel eğitim felsefesine yeniden dönmek. Ancak, bu bilimsel felsefeyi uygularken üzerinde bazı değişikliklere gitmek lazım. Batı'nın da örnek aldığı Japonya eğitim modeli, 'bilimsel eğitim modelini' uyguluyor. Bir de uzun vadeli de olsa derhal öğretmen okullarını yeniden açmak ve kaliteli öğretmenler yetiştirmek gerekir. Anadolu Öğretmen Okuları var. Ama adları var içleri bomboş okullar. Kılık kıyafet yönetmenliği yeniden düzenlensin ve ciddi disiplin ortamı oluşturulsun.

Eğitim ve aksaklığın en büyük sebebi olarak üniversite sınavları ve dersaneler gösteriliyor?

Ben de dersaneciyim, suç dersaneye yüklenerek kimse bir kenara çekilmesin. Asıl mesele okullardaki eğitim sistemi. Okullarda hedef, çocuğa iyi ve kaliteli eğitim vererek hayata hazırlamaktır. Okul sağlıklı bir şekilde bunu yaparsa, çocuk dersaneye gitmeden üniversiteyi kazanır. Eğitim kalitesi okullarda düştükçe dersanelerin sayısı hızla artıyor. Çünkü dersaneler okullarda uygulanan eğitim sisteminin yanlış ve eksikliğini kapatıyor. Bizim zamanımızda özel ders alanlar zayıf öğrencilerdi. Açılan her yeni dersane okullardaki eğitim seviyesinin düşüklüğünün bir ispatıdır.

'YÖK, BÜYÜK ZARAR VERDİ'

Üniversitede alınan eğitim, Milli Eğitim'in uyguladığı sistemdeki eksikliği öğrencilerde ne ölçüde kapatıyor? Devlet üniversiteleri giderek kan kaybediyor. Özel üniversitelerimizde okuyanlar ise öz değerlerinden yoksun bir avuç şımarık. Devlet üniversitelerinde öğrencilerin de hocaların da sesleri kıstırılmış. Eğitimi bu hale getiren, rezil eden müesseselerin başında ise YÖK geliyor. Milli Eğitim'in müfredatından, üniversitelerdeki eğitim sistemine kadar her şeyi bozan YÖK'tür. YÖK'ün uyguladığı sistemden dolayı bugün gençler uyuşturucunun, gizli ve sapık tarikatların eline düşmüştür. YÖK'ü değiştirmek isteyenlere ise hemen Atatürk düşmanı damgası vuruluyor ve YÖK Atatürkçülüğün arkasına sığınarak bu ülkeye büyük zararlar veriyor. Her şeyden önce üniversiteler özerk üniversiteler olmalı.

  • AYŞE OLGUN, İSTANBUL



  • 5 Mayıs 2003
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED