AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Yapmayın Sayın Başbakan!!

Geçtiğimiz Cuma günü Ankara'daydım.. Ve her zaman yaptığım gibi TBMM'ye uğrayarak dostum bazı vekillere uğrayıp merhaba demek istedim..

Yine her zaman yaptığım gibi Basın Kartımı TBMM Kartı ile değiştirmek için Basın Merkezi'ne gittim. Ancak oradaki yetkili bunu yapamayacağını ve TBMM'ye girip herhangi bir vekil ile röportaj yapmam için Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nden özel izin gerektiğini söyledi..

Röportaj için gelmediğimi söylememe rağmen durum değişmiyordu..

Bunun nereden çıktığını sorduğumda da ''Başbakan'ın emridir'' demez mi!!

Şoke olmuştum.. Nasıl oluyor da Başbakan Meclis'teki bir idari işleyişe müdahale ediyordu!!

Yıllardır Meclis'e gidip geldiğimi, böyle bir iznin sözkonusu olmadığını söylediğimde yetkili dayanamayıp Başbakan'ın tamimini gösterdi ve kart veremeyeceğini söyledi..

Tamimde ise Sayın Başbakan mealen ''uluslararası politikada hızlı ve karmaşık süreçlere dikkat çekiyor ve Meclis'ten farklı sesler duyulmasın diye yabancı gazetecilerin Meclis'e girişlerine sınırlandırmalar getiriyor.. Başbakan Meclis'te yapılacak her türlü görüşmenin Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nün (BYGM) bilgisi ve onayı dahilinde olmasını emrediyor''..

Yani BBC muhabiri olarak örneğin ben Meclis'te herhangi bir vekil ile görüşmek istiyorsam BYGM'ye başvuracağım ve onların iznini aldıktan ( acaba neye göre ve nasıl izin verilecek) sonra bu görüşmeyi yapabileceğim..

Peki eğer ben Meclis'e her hangi bir vekil ile sohbet etmeye gideceksem o zaman ne olacak?

Yetkili ''O bizi ilgilendirmez.. BYGM'nin onayı olmadan Meclis'e girip herhangi bir vekil ile görüşemezsiniz'' diye ısrar ediverdi..

Oysa bir zamanlar Türkiye'deki Yabancı Gazeteciler Derneği'nin başkanlığını yapmış biri olarak yeni hükümetten çok daha farklı bir tavır bekliyordum..

Nitekim Sayın Bülent Arınç TBMM Başkanlığı'na seçildiğinde kendilerini tebriğe gitmiş ve biz yabancı gazetecilere daha fazla kolaylıklar sağlanması için ricada bulunmuştum..

Çünkü şu anda biz yabancı gazetecilere sağlanan tüm kolaylık ve avantajlar rahmetli Özal döneminde gerçekleşmişti..

Bu vesile ile Özal'ı, bir dönem basından sorumlu bakan olarak görev yapan eski Başbakan Sayın Mesut Yılmaz'ı ve biz yabancı gazetecilerin önemini anlayan BYGM'nün eski müdürü Sayın Kaya Toperi'yi şükranla anmak istiyoruz.

Bu dönemlerde bizlere sağlanan bu kolaylıklara rağmen ileriki yıllarda birçok hükümet ve yetkili bizleri görmezlikten geldi veya farklı bir gözle görmek ve göstermek istedi..

Oysa ''gerçek gazeteci'' olarak yıllarca Türkiye'de bulunan biz yabancı gazetecilerin gazetecilikten başka bir işi olmamıştır.. Türk devleti ise bunu çok iyi bilmektedir..

Yine biz yabancı gazeteciler nasıl bir Türkiye'de yaşıyorsak öyle bir Türkiye'yi kendi kamuoylarımıza anlattık, anlatıyoruz..

Ama hiçbir zaman Türk medyasında örneğini gördüğümüz binlerce kasıtılı veya kasıtsız hatayı-suçu yapmadık ve işlemedik !!

Şimdi bunu söyledikten sonra şu soruyu sormaktan kendimi alıkoyamıyorum :

''Sayın Başbakan acaba bu yasağı biz yabancı gazetecilere mi getirmiş oluyor yoksa kendi vekillerine mi'' !

Peki farzedelim ki ben CHP'li bir vekil ile görüşeceğim o zaman ne olacak.. Sayın Baykal'dan mı izin alacağım..

Ayrıca vekillere konuşma yasağı koyan Sayın Başbakan nasıl oluyor da kendisinin karşılaştığı yasakları unutuyor..

Yıllar öncesinde Sayın Erdoğan Türkiye medyasında haber olmazken bile biz kendisini manşetlere taşıyorduk..

Bunu ise herhangi birinin adına veya hatırı için değil yalnız ve yalnız görevimizin objektif gereği olarak yapıyorduk..

Sayın Erdoğan'ın Türkiye içinde meşruiyeti tartışılırken biz kendisini buluyorduk ve programlarımıza konuk ederek verdiği mücadeleyi anlattırıyorduk.. Yalnız Sayın Erdoğan'ı değil başta Sayın Abdullah Gül olmak üzere tüm mücadele arkadaşlarını buluyor onlarla da sık sık konuşuyorduk.. Biz yabancı medya temsilcileri taraf olmaksızın yaşanan tüm süreçleri en doğru ve objektif bir şekilde Türkiye dışında ve içinde yansıtmaya çalışıyorduk..

Başka bir ifade ile bizler Sayın Erdoğan'ı daha İstanbul İl Başkanı iken takip edip bugüne kadar tüm mücadele günlerini en ince detayları ile çalıştığımız basın-yayın organlarına aktarmıştık..

O zaman Sayın Erdoğan bizleri çok seviyordu!!

İl başkanı iken, seçimi kazanıp tercih sisteminden dolayı Meclis'e giremezken, İstanbul Belediye Başkanı iken, çeşitli mahkemelerde yargılanırken, hapse girip çıkarken ve AK Parti'nin kurulma aşamasında Erdoğan'ı hep takip eden ve olup biten herşeyi en doğru ve objektif olarak yansıtan biz yabancı gazeteciler şimdi aynı Erdoğan tarafından ödüllendiriliyoruz!!

Yapmayın Sayın Başbakan!!

Çeşitli süreçlerde ve özellikle AK Parti'nin kuruluş aşamasında biz yabancı gazetecileri sık sık davet edip mücadelenizi anlatıyordunuz.. Bunun yararını da gördünüz..

Şimdi ne oldu da tersini yapıyorsunuz..

Unutmayın ki Türkiye'de bulunan biz yabancı gazeteciler olmadan AK Parti ve sizler kendinizi dünya kamuoyuna anlatamazdınız..

Aynı şey şimdi Türkiye için geçerlidir..

Biz yabancı medya temsilcileri olmadan Türkiye hiçbir iç ve dış meselesini doğru bir şekilde anlatamaz..

Anlatamaz diyorum çünkü öncelikli olarak hükümet olarak sizler, gazeteci olarak bizleri ikna etmeniz gerekiyor ki biz de kendi seyircilerimizi, okuyucularımızı ve dinleyicilerimizi ikna edelim..

İkna olabilmemiz için de Başbakan olarak sizinle, bakanlarla ve vekillerle sürekli olarak konuşmamız gerekiyor..

Başbakan olarak sizlere ulaşmanın artık çok zor hatta imkansız olduğunu görüyoruz.. Bunu anlamazsak da yadırgamıyoruz çünkü çok meşgulsünüz!!

Aynı şey zaman zaman bakanlar için de geçerli olabilir!!

Bırakın bari vekillere ulaşalım..

Eğer buna da karşı iseniz biz de onlarla Meclis dışında buluşur ve dostluklarımızı sürdürürüz.. Bunu da yapamazsak o zaman telefon sohbetleriyle yetiniriz!!

Ama yine de istiyorsanız politika konuşmayız..

Bu durumda ise siz yine bizim için 'kışkırtıcı' bir örnek olarak kalıyorsunuz..

Çünkü siz tüm yasaklara rağmen konuştunuz ve sonunda uğruna mücadele ettiğiniz amaçlarınızı gerçekleştirdiniz..

Şimdi de bizler (politikacı değil gazeteci olarak) ya aynı şeyi yapacağız yani haber kaynaklarımıza ulaşacağız ya da yasaklardan bir zamanlar çok şey çektiğini söylediğimiz Erdoğan'ın Başbakan olduktan sonra yasakçı olduğunu kendi kamuoylarımıza söyleyeceğiz..

Şimdi merak ediyorum da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olarak siz olasaydınız acaba hangisini yapardınız!!


12 Mayıs 2003
Pazartesi
 
Dr. HÜSNÜ MAHALLİ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED