|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerikan yönetimi ile, İran'a karşı savaşan ve Irak'ta üslenen "Halkın Mücahitleri Örgütü" arasında yapılan resmi anlaşma, Türkiye'de pek fazla ilgi çekmedi. Son iki yıldır "terör", "rejim değişikliği" ve "kitle imha silahları" gerekçesiyle dünya çapında saldırılara girişen, Afganistan ve Irak'ı bu amaçla işgal eden, ardından İran ve Suriye gibi ülkeleri aynı gerekçelerle savaşla tehdit eden ABD'nin bir "terörist örgüt"le resmen anlaşma imzalaması nasıl tanımlanacak? 1960'larda kurulan, önce Şah rejimine karşı, devrimden sonra da yeni yönetime karşı savaşan, Saddam Hüseyin ve Amerika tarafından desteklenip silahlandırılan, İran'daki İslami yönetime karşı "alternatif güç" olarak desteklenen, ancak daha sonra terörist örgüt ilan edilen Halkın Mücahitleri Örgütü, bu günlerde Amerika'nın gözdesi. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 1990'da terörist örgüt ilan edilen, İsrail Halkla İlişkiler Komitesi "AIPC" tarafından desteklenen ve Amerikan Kongresi'nde yandaşları bulunan örgüt, "küresel terör savaşı" yapan George Bush yönetimi tarafından şimdilerde "özgürlük savaşçısı" olarak görülüyor ve ABD'nin yeni Ortadoğu politikasında ciddi roller üstlenmeye hazırlanıyor. Anlaşılan Ortadoğu'ya demokrasi ve laiklik getirme yolunda örgüte büyük iş düşecek. Irak'ın işgali sırasında Ensar-ı İslam'a yönelik ağır saldırılarda bulunan Amerikan askeri gücü, Halkın Mücahitleri Örgütü'nü korudu. Washington'daki "küresel savaş çetesi", Irak'taki askeri birliklerine "Örgüt'ün korunması talimatı" verdi. Bu emir ve yapılan anlaşmadan sonra ABD, örgütü İran'a karşı ve Iark'taki Şiiler'e karşı savaşa hazırlamaya başladı. Amerika, başka hangi örgütü himaye edecek?
ABD'nin Irak'a saldırı gerekçelerinden biri, "terörist örgütleri barındırması" iken Halkın Mücahitleri Örgütü Washington'da, Beyaz Saray'a çok yakın bir yerde çalışmalarına devam ediyordu. Bush, BM Güvenlik Konseyi'nde Irak'ın işgali için gerekçelerini açıklarken, Irak'ın İran'a yönelik şiddet hareketlerine girişen terör örgütlerini barındırdığını söylüyordu. Örgüt ise o sıralarda bir basın açıklaması yaparak, İran'ın gizli nükleer çalışmaları hakkında bilgiler veriyor, ABD'ye yardımcı oluyordu. Irak'ta işgal tamamlandıktan sonra ABD ile örgüt arasında iki gün süren müzakerelerden sonra 22 Nisan'da anlaşma imzalandı. Güya örgüt silahlarını ABD askerine devredip silahsızlandırılıyor. Ancak gerçekte örgüt doğrudan Amerika'nın koruması altına giriyordu. Yani bundan sonra "ABD korumasında" çalışmalarını yürütecek, Irak'ta çıkabilecek iç savaşta ve "İran'ın demokratikleştirilmesi" yolunda etkin biçimde kullanılacak. Bu amaçla da silahlandırılacak. Bu anlaşma, 11 Eylül sonrası ABD'nin tezlerinin bir hiç olduğunu ortaya koydu. Bugün İran'a karşı savaşan bir örgüte yönelik ABD koruması, Türkiye'de ilgi uyandırmayabilir. Ancak, ABD'nin kendi politikaları doğrultusunda çalışacak örgütlere kapısını araladığını, bu kapıdan başka örgütlerin de gireceğini gösteren bir anlaşma bu. Özellikle Türkiye, bu süreci çok iyi izlemek zorunda. Irak'tan sonra İran ve Suriye'yi tehdit etmeye başlayan ABD'nin, yine aynı klasik gerekçeleri var: Rejim değişikliği, kitle imha silahları ve terörist örgütlere destek vermek. Washington iki ülkeye Hamas ve Hizbullah'ın dağıtılması için kendileriyle işbirliği yapmaları konusunda ültimatom verdi. ABD'nin bu iki ülkeye yönelik politikasını iki örgütün kaderi belirleyecek. Hizbullah ve Hamas, İsrail'e karşı savaştığı için ve İslami karaktere sahip olduğu için terörist ancak Halkın Mücahitleri Örgütü, Amerika'nın menfaatleri doğrultusunda savaştığı için özgürlük savaşçısı ya da "iyi terörist..."
Terörist mi, özgürlük savaşçısı mı?
Irak'ı kitle imha silahları gerekçesiyle işgal eden Amerika, bugün ülkede kendi düzenini kurmak için Baas kadrolarıyla iş tutuyor. Irak'ın geleceği ABD, İngiltere, İsrail, Kürtler ve Baasçılar'ın iştiraki ile belirlenecek. Bu güçler dışında kalan kesimlerin yönetimde ciddi bir payı olmayacak. ABD'nin çirkin oyunlarından biri de Afganistan'da gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Terörü bahane ederek bu ülkeyi işgal edip, petrol şirketlerinin temsilcileri ve CIA'ya bağlı kişilerden oluşturduğu "kukla yönetim" Kabil'de bile otoriteyi tesis edemeyince, Hamid Karzai yönetimi, Taliban ile pazarlık yapmaya çalışıyor. Afganistan'a demokrasi getirecekken kaos ve anarşi getiren ABD, şimdi Taliban'dan yardım istiyor. Hani Taliban terörist örgüttü? Bu ülkeyi Taliban'ı devirmek için işgal etmediler mi? Ülkenin geniş kesimlerinde gün geçtikçe güçlenen ve bir çok bölgenin kontrolünü ele alan Afgan halkı, hem Karzai yönetimini hem de Amerika'yı ürkütüyor. Bu nedenle ABD, ülkenin güvenliğini NATO'nun üzerine yıkıp olaydan sıyrılmayı amaçlıyor. Karzai yönetimi ile Taliban temsilcileri arasındaki görüşmede anlaşma sağlanamadı. Taliban Karzai'nin, daha doğrusu ABD'nin önerilerini reddetti. İşbirliği yapmayıp geniş bir direniş cephesi oluşturmaya girişti. Afganistan'da Taliban, Irak'ta Baasçılar... ABD iki ülkeyi bu iki kadroyu devirmek için işgal etti. Şimdi onlardan yardım istiyor. Amerika'nın "terörle savaşı" bu... Şimdi Hamas ve Hizbullah gerekçesiyle Ortadoğu'yu yeniden savaş atmosferine sokma yolunda endişe verici adımlar atan ABD'nin "Yahudi-Hristiyan siyonistleri", dünyayı yeniden "terör paranoyası"na sokmak için yakında tehdit ve uyarılara başlayacaklar. "Amerika'nın teröristi" ile ABD, İngiltere ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda mücadele etmeyen gruplar ayrıştırılıyor. ABD'nin dümen suyuna girmeyenler terörist, diğerleri özgürlük savaşçısı.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |