|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Atatürk'ün din karşıtı bir lider olduğunu kanıtlama işini, nedense, "Aydınlık" çevresi üstlendi. Gerek Doğu Perinçek imzalı kitaplar, gerekse Mustafa Kemal'e ait el yazılarından derlenerek "Kaynak Yayınları" tarafından kitap(lar) bütünü halinde sunulan belgeler, Atatürk'ün şedid bir din karşıtı olduğunu gösteriyor. Öyle mi gerçekte? Sanmıyorum. Zaten bu yazının konusu, Atatürk'ün genel olarak din hakkında ne düşündüğü değil. Elbette ondokuzuncu asır pozitivizminin belirlediği Atatürk'ün (pozitivizmler asır asırmış Orso, görüyorsun) "bilim-din karşıtlığı"ndan türettiği din yorumu ayrıca incelemeye değer ama, dediğim gibi, konumuz bu değil. Konumuz Orso. Bir grup aydın/bilim adamı, İslam'da "akıl"la "vahiy" arasında bir çelişki olmadığına kanıt olarak Atatürkçülüğü, daha doğrusu Atatürk'ün din hakkındaki "olumlu sayılabilecek" görüşlerini gösteriyormuş. Orso buna karşı çıkıyor. Atatürk'ün konjonktürel görüşlerini din hakkındaki gerçek görüşlerinden ayırmak gerektiğini, "İslam'da vahiyle akıl arasında bir uzlaşmazlık olmadığı" görüşünün zaten doğru olmadığını, hele bu tür "zorlama çıkarımlar"ın Atatürkçülükle tevil edilemeyeceğini söylüyor. Yani? Orso'nun naklettiğine göre, devletin yönetim anlayışıyla CHP umdelerini harmanlayan Atatürk, 1937'de yaptığı konuşmada şöyle demiş: "Biz ilhamlarımızı gökten ve gaibden değil, doğrudan doğruya hayattan alıyoruz. Devletin yönetim anlayışı, gökten indiği sanılan dogmalardan farklıdır." Orso'ya göre, malum entelijansiya, Atatürk'ün gerçek görüşlerini dikkate almadan, onun konjonktürel argümanlarını kullanarak, kendilerine bir tür meşruiyet sağlıyorlar. Tabii, akılla vahiy arasında uzlaşmaz bir çelişki olmadığını kanıtlamak için, vaktiyle Atatürk'ün siyaseten sarfettiği (din övgüsüne dayalı) sözlerine müracaat etmek gerekmiyor. Atatürk'ü baz almak zorunluluksa, (ki, bilimsel tartışmalarda böyle bir zorunluluk olmasa gerek) onun 1926'dan sonraki söz ve davranışlarına bakmak gerekiyor. Orso'ya itirazım şu. 2000'ler Türkiye'sinde, bilimadamları, hâlâ Atatürk'ün görüşlerini "referans" alma ihtiyacı hissediyor/hissedebiliyor. Bu, Atatürk'ün, tartışılan konulara derin vukufiyetinden kaynaklanmıyor doğal olarak. Dediğim gibi, bir "zorunluluk" bu. Orso'nun, evvelemirde, bu zorunluğun meşruiyetini tartışmaya açması gerekirdi... Atatürk din hakkında şöyle ya da böyle düşünebilir. Yanlış olan, Orso gibi, demokrat kimliğiyle temayüz etmiş bir aydının/entelektüelin, Atatürk'ün karşıt görüşlerini (bu da pekala konjonktürel olabilir) baz alarak bilimsel bir girişimi yargılaması ve "dogma"lardan şekvacı Atatürk'ün görüşlerini dogmalaştırılıp "itiraz" sadedinde sunması. Bilim adamları (malum entelijansiya), Atatürk'ün "konjonktürel argümanlarını" kullanarak kendilerine meşruiyet sağlama ihtiyacı hissediyorlarsa, bunun ayıbı o bilim adamlarına değil, öncelikle Orso gibi demokratlara ait...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |