AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
'Türk demokrasisi' nereye?

Türkiye'nin kendisini tarif açısından yeni bir döneme girmekte olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye-AB ilişkilerinin gereği düzenlemelerin peş peşe gelmesi bir yandan, Türkiye-ABD ilişkilerinin Irak savaşıyla girmiş olduğu yeni dönemin beraberinde getirdiği tartışmalar öte yandan, ülkenin kadim alt ve üst yapısında bu güne kadar karşılaşmadığımız bir hareketlilik söz konusu...

Alın mesela yakın dönemde tartışmaların başına oturan "Kemalizm" meselesini. Hollandalı parlamenter Arie Oostlander'in hazırladığı Türkiye raporunda yer alan "Kemalizm Türkiye'nin AB önünde engeldir" ifadesi, Avrupa Parlamentosu'ndaki tartışma sonucu rapordan çıkarılmış olsa da, benzer zeminlerde bugüne kadar karşılaşmadığımız yepyeni bir "ev ödevi"ne ilk kez bu derece açık bir şekilde işaret etmesi bakımından şaşırtıcı değil miydi? Geçenlerde değinmiştim, belki hatırlarsınız; bu "ev ödevi" Avrupa Parlamentosu'nun bugün için ilgisini çekmiyor görünse de, Türkiye er ya da geç bu konuyla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Kalacaktır, çünkü AB Anayasası'nı hazırlamak için çalışmalarını sürdüren "Konvansiyon"da "Tanrı" sözcüğünün anayasaya girip girmemesi için bile günlerce tartışıldığını hatırlarsak, AB'ye bayağı yaklaşmış olan bir Türkiye'nin anayasasının "Başlangıç"ından sonuna kadar "Atatürkçülük" gibi AB "müktesebatı" içinde yer almayan bir ideolojiye sık sık atıfta bulunmasının tartışmaya açılması kaçınılmazdır. Doğru, AB Parlamentosu bugün için bu konuya kayıtsız kalmayı tercih etmiştir; ama unutmayalım ki, bu kayıtsızlık Avrupa'nın da özellikle 11 Eylül'den sonra "fondamantalist terör" konusunda benimsediği ruh halinden kaynaklanmaktadır. Yani daha açıkcası, AB "şimdilik" kaydıyla bu işi kurcalamaktan kaçınmıştır.

Hemen söyleyeyim ki, kuvvetle muhtemel gördüğüm bu gelişme,Türkiye'de bazı çevreleri gereksiz yere çok öfkelendirdiği gibi, ülkede Atatürk'ün cumhuriyetin ve milletin gözünde sahip olduğu büyük değerin azalması/azaltılması filan gibi bir sürecin sonucu olarak belirmeyecektir. Tam tersine, Atatürk'ün cumhuriyet ve milletin gözündeki/gönlündeki değeri belki bugünkünden daha da iyi anlaşılacaktır. Çünkü buradaki mesele bambaşkadır; buradaki mesele, "Anayasa" gibi kurucu bir metinden başlayarak, AB üyesi bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de devletin bütün yasa ve kurumlarında çok "özel" bir "müktesebat"a sürekli atıfta bulunulmasından mutlaka vazgeçilmesi zorunluluğudur. Türkiye eğer "medeni ülkeler" arasında yer almak istiyorsa, "hukuk devleti" olmanın bir gereği olarak bunu yapmaya mecburdur....

İsterseniz şimdi de, benim bir "zorunluluk" olarak gördüğüm bu süreci bambaşka açıdan değerlendirenlerin "delilleri"ni kısaca hatırlayalım. Hatırlayalım ki, gerçek anlamda "sekülerleşme" (çünkü bu çok "özel müktesebat"a bu derece atıfta bulunulması, zaten "laik" bir sisteme sahip olmadığımızın çok güçlü bir işaretidir) olarak niteleyebileceğimiz bu süreci bir türlü kabul etmek istemeyenlerin "delilleri"nin ne derece güçlü, ne derece ikna edici olabildiğine karar verebilelim. Ben bugün için bu kesimin düşüncesini / delillerini temsilen, "tipik" olmasından dolayı Milliyet'ten Fikret Bila'nın "Kıskaçtaki Türkiye ve Atatürk" başlıklı yazısını seçiyorum. Milliyet yazarı şöyle diyor:

"'Kemalizmi' engel olarak gösteren Batılı siyaset adamlarına sormak gerekir:

"Avrupa Birliği'ne en uygun olan demokratik, laik Atatürk Cumhuriyeti midir, yoksa, alternatifi olarak gösterilen İslam cumhuriyeti mi?

"Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni Batılı ülkelerle savaşarak kurmuş, ancak, hedef olarak Batı'yı göstermiş, ittifaklarını Batı'yla kurmuş ve rotayı oraya çevirmiştir.

"Atatürk bunu sadece söylemek veya göstermekle kalmamış, ömrünün sonuna kadar uygulamıştır da...

" Avrupa Birliği hedefi Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık hedefiyle çelişki içinde değil, aksine örtüşme halindedir. Kemalizm, Batı'yla bütünleşmenin engeli değil köprüsüdür. Batılılaşmaya asıl engel, demokratik, laik Cumhuriyet'e dolayısıyla Atatürkçülüğe özünde karşı olan, akımlar değil midir?

"Demokrasi çıtasını yükseltmek ayrı şeydir, laik ve üniter yapıyı yok etmeyi demokratikleşme saymak ayrı..."

Görüyorsunuz; ilk bakışta apaçık bir hakikatten söz ediyor gibi duran bu analiz, içinde birkaç kez "demokrasi" sözcüğü geçse de, aslında demokrasi-karşıtı bir duruşun iyi bir örneği. Bila'nın sıraladığı bilgiler ilk bakışta yerinde "delâlât" olarak duruyorsa da, aslında demokrasiden ciddi bir "dalâlet"e işaret ediyor. Nedeni basit. Çünkü bu "tipik" bakış açısı Atatürk'ün "hedef olarak Batı'yı göstermiş" olmasından hareketle neredeyse Batı'yı "Kemalizm"den hareketle tanımlamaya yöneliyor! Atatürk'ün Batı'yı hedef gösterdiğini söylemek tabii ki doğru bir tespit, ancak sözü edilen bu "Batı"nın "Kemalizm" gibi tamamen "özel" bir ideolojiyi "müktesebatından" sayması mümkün mü? Demokrasi açısından öyle "bâtıl" bir bakış açısıyla karşı karşıyayız ki, "Konvansiyon"un "Kemalizm"i AB Anayasası'nın "Dibacesine" yerleştirilmesi gerektiğinin önerilmesine çok az kalmış! Yani özetle, Allah akıl fikir versin....

"Kemalizm" meselesinin sadece Türkiye-AB ilişkisinde değil, Irak savaşı sonrasında Türkiye-ABD ilişkisinde de "sorun yaratmaya" başladığı söyleniyor. Nitekim Tercüman'dan (Ilıcaklar) Cengiz Çandar, geçen hafta yayımladığı "Nasıl bir Türk demokrasisi" başlıklı yazısında, Hürriyet'ten Sedat Ergin ve Radikal'den Murat Yetkin'in yazılarına da atıfta bulunarak bu meseleyi gözden geçiriyordu. İlginç bir yazıydı; ABD Başkanı tarafından Irak'ta demokrasi amaçlı hukuk yapısının sağlanması için görevlendirdiği Noah Feldman'ın bu yöndeki düşünceleri de bayağı ilginçti. İsterseniz, Çandar'ın yazısından hareketle, ABD'nin "Kemalizm"i nasıl değerlendirmeye başladığını da yarınki yazıda gözden geçirelim.


19 Mayıs 2003
Pazartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED