Derbi Beşiktaş için şampiyonluk kutlamalarına dönüşmüş. Biraz Makyavelist bir tavırla da olsa gayelerine her yolu meşru kılarak ulaşmak üzereler. İnönü gecesi onlara çoktan doğurdukları şampiyonluk sonrasında lohusa şerbeti gibi gelecek. Bu işin ebesi de Bülent Yavuz! Şimdi Beşiktaş'ın bize olan borcu Şampiyonlar Ligi'nde beklenenden fazlasını yapmak ve umulandan daha ileri gitmek.

Galatasaray son haftalarda üst üste gelen ve gelmeyen düdüklerle zaten gazı kaçmış kola'ya döndürülmüştü. Töhmetten kurtulmak için Bülent Yavuz bu pazar gecesini erkekçe bir çarpışmaya dönüştürmek zorundaydı. Bu nedenle Galatasaray'ı çoktan kalkmış trene yetişmeye çalışan apron koşucusuna çevirdi. Galatasaray yenebilirse günü kurtarır ama; Beşiktaş, nedense birdenbire ve şimdiden hocasını kaybetmek üzere olan Samsunspor'u yenecek ve şampiyon olacak.

Bu gece kimsenin rahat olacağını sanmıyorum. Ne Zago kafa kol çekebilir. Ne de Ali Eren düşürüp penaltı ve kart görmeden rakibine kart göstertebilir. Bülent Korkmaz kimseyi alkışlayamaz. Bu nedenle de daha kısmetli olan kazanır. Bülent Yavuz da kurguladığı ligin aslında adil olduğunu tek maçta kanıtlamaya çalışır ve kendini kurtarır. Beşiktaş'ı en yukarda bitirdiği için kutluyorum.

Ancak lig ve bu gece nasıl bir manzara ortaya çıkartırsa çıkartsın Fatih Terim'in bilgisine ve kişiliğine saygımın daha da artacağını belirtmek istiyorum. Hayatında hiç Avrupa Şampiyonası görmemiş, hayatında hiç UEFA finali yaşamamış ve rüyasında bile kazanmamış, İtalya Ligi'nde Brescia'dan öteye geçememiş ve iki kez küme düşmüş bir hocayla; bütün bunlara 21 yaş altı ve ümitler düzeyinde uluslararası başarılar ekleyen ve ülkemizi tarihinde ilk kez bir Avrupa Şampiyonası'na barajsız taşıyan bir hocayı kıyaslamayı gazı kaçmış lohusa şerbetine benzetiyorum. Çünkü şampiyonun hocası UEFA'yı almış bir kadroyu aynen koruyan ve üstüne bir de Jardel ekleyen kadroyla şampiyon olamamıştır.

Bu kez kadrosuna kattığı Bülent Yavuz'la şampiyon olmuştur!...

ÜMİT AKTAN

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu