|
|
|
|
|
|
|
|
|
İhtiyar bir Yahudi doktor, ölürken, yeni doktor çıkan oğlunu yanına çağırarak nasihatta bulunmuş: -Görüyorsun ki ben artık ölüyorum. Sen benim yerimi tutmalısın. Şimdi sana bizim mesleğin en büyük sırrını veriyorum. Kulaklarını ve gözlerini dört aç, iyi dinle. Ne zaman bir hastaya çağrılsan girdiğin evin dört bir yanını dikkatle gözden geçir. Avluda, holde, mutfakta süprüntüler arasında yemek artıklarına göz at. Hastayı muayeneden sonra eğer bir şey anlayamazsan, hemen 'Siz şunu çok yemişsiniz, o dokunmuş.' dersin. Bu nasihatten bir hafta sonra yaşlı doktor ölmüş ve oğlu da bir hasta için davet edilmiş. Genç Yahudi doktor, babasının son tavsiyesine uyarak gözünü dört açmış ama ortalıkta eski bir semerden başka birşey görememiş. Muayene sonunda, hastalığının ne olduğunu merakla bekleyen hastaya: -Korkulacak birşeyiniz yok. Siz bu yakında eşek etini biraz fazla kaçırmışsınız, o dokunmuş. Hepsi bundan ibaret!.. demiş.
Bir rica Hakim suçluya: - Beş yıl hapse mahkum edildin. Bir diyeceğin var mı?.. Suçlu: - Bir ricam var hakim bey. Lütfen bizim eve bir haber salın da cezam bitene kadar beni yemeğe beklemesinler!.. Tiyatroda
Çok kötü bir temsildi. Salonda topu topu üç, beş kişi vardı. Onlar da az sonra çıkıp gittiler. Sahnede oyunculardan biri rol icabı diğerinin kulağına gizli bir şeyler söylemek için eğilince, diğeri: -Aman kardeşim... dedi. Söyleyeceğini açık açık söyle. Nasıl olsa salonda bizden başka kimse kalmadı.
Muzip fıkra
Hangi hanın duvarları yoktur?
DUVAR YAZILARI
Suyun durgun akanından, öğrencinin yere bakanından kork
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |