AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

K Ü L T Ü R
Türk şiiri 20 yıldır sultansız

Türk Edebiyatı'nın ünlü düşünür, şair ve yazarı merhum "Şairler Sultanı" Necip Fazıl Kısakürek'in vefatının bugün 20. yılı. Bu millet 20 yıldır üstadsız, Türk şiiri 20 yıldır sultansız.

  • HALE KAPLAN ÖZ
    Türk yazın ve fikir dünyasının öncülerinden, yaydığı fikirler ve oluşturduğu birlik düşüncesi ile ülkenin yetiştiriği nadir münevverlerden olan Necip Fazıl Kısakürek'in aramızdan ayrılışının üzerinden yirmi yıl geçti. Sadece eserleriyle değil, yaşam tarzı, hayatı algılayışı ve anlamlandırışıyla bir ekoldü Necip Fazıl. Fikirde, daima ruhçu, tecritçi, sezişçi, keyfiyetçi, sır idrakine bağlı ve İlahi vahdeti tasdikçiydi. Batı kültürünün içinden yetişmesine rağmen, İslam'ın asırlar sonra topyekun muhasebesini yerine getirdi. Türk şiirinin sultanı, bu milletin üstadı Necip Fazıl Kısakürek'i vefatının yirminci yılında rahmetle ve hasretle anıyoruz.

    Maraşlı bir soydan gelen Necip Fazıl'ın çocukluğu, mahkeme reisliğinden emekli büyük babasının İstanbul Çemberlitaş'taki konağında geçti. İlk ve orta öğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri ile Bahriye Mektebi'nde tamamladı. Lise döneminde Yahya Kemal, Ahmet Hamdi, İbrahim Aşki gibi ünlü edebiyatçılardan dersler aldı. Üniversitede aldığı felsefe eğitiminin ardından gönderildiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde okudu.

    Paris'te geçen bohem günlerinden sonra, Türkiye'ye dönüşünde Hollanda, Osmanlı ve İş Bankaları'nda müfettiş ve muhasebe müdürü olarak çalıştı. Bir Fransız okulu, Robert Kolej, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde hocalık yaptı. Sonraki yıllarında fikir ve sanat çalışmaları dışında başka bir işle meşgul olmadı.

    Şiiriyle fikri arasında bağ vardı

    İlk şiirini Milli Mücadele yıllarında on yedi yaşında iken annesinin isteği üzerine yazdı. Yeni Mecmua'da yayımladı. Paris dönüşü yayımladığı Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiir kitapları onu çok genç yaşta çağdaşı şairlerin en önüne çıkararak edebiyat çevrelerinde büyük bir hayranlık ve heyecan uyandırdı.

    Tekke şiirimizin verimlerini modern Fransız şiiri ölçüleriyle değerlendiren, şiirlerinde insanın evrendeki yerini araştıran, madde ve ruh problemlerini, iç alemin gizli duygu ve tutkularını dile getirdi. Şiirinde oturmuş bir dil ve sağlam bir teknik kullanan Necip Fazıl, şiirin yanısıra oyun ve hikayeler de yazdı. Başta İdeolocya Örgüsü olmak üzere düşünce eserleriyle kültür hayatımıza büyük hizmetler veren Necip Fazıl Kısakürek, 1980'de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'nü, İman ve İslam Atlası adlı eseriyle Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı, TYB Üstün Hizmet Ödülü'nü aldı. Ayrıca Türk Edebiyatı Vakfı'nca 1980'de verilen beratla 'Sultan-üş Şuara' (Şairlerin Sultanı) unvanını kazandı. Şöhretinin zirvesinde iken felsefi arayışlarını sürdürüp içinde yeni bir dönemin doğum sancısını hisseden Necip Fazıl için 1934 yılı gerçekten de hayatının yeni bir dönemine başlangıç olur. Koyu bir bohem hayat yaşadığı günlerde Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanışır ve bir daha ondan kopamaz.

    Büyük Doğu'yla bir nesil yarattı

    1943'te çıkan ve ülkenin en uzun ömürlü dergilerinden biri olan Büyük Doğu, Necip Fazıl'ın ismiyle özdeşleşmiş bir yayın olur. Dergi adını şairin daha önce yazdığı ve "Tanrının alnından öptüğü millet / Güneşten başını göklere yükselt!" mısralarının geçtiği şiirden alır. Dergi, 35 yıl boyunca değişik boyutlarda ve periyotlarda haftalık olarak çıkar.

    Türk basın tarihinde polemikleri, değişik alanlardaki yazıları, değişik çevrelerden yazarları ve etkisiyle dini yayınların hemen hemen hiç bulunmadığı 1950 öncesi dönemde özellikle gençlerin dini kültürle tanışmasında önemli bir rol oynar Büyük Doğu. Kapatılan, toplatılan, takibe uğrayan bir dergi olur Büyük Doğu ve 1978'de çıkan son sayısıyla da kapanır.

    Ömrünün son günlerini, Erenköy'deki evinde kitapları, yazıları, notları ve dostlarıyla geçiren, "Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber" diyen Necip Fazıl, uzun süren bir rahatsızlığın ardından 25 Mayıs 1983'de vefat eder. Eyüp sırtlarındaki kabrinde mukimdir.

    İşte benim hayatım budur!

    Bizim söylediklerimiz beyhude, o kendi hayatını en seçkin kelimelerle anlatıyor:

    "Hayatım, başından beri muazzam birşeyi bulmanın cereyanı içinde akıyordu. Şu veya bu miskin vesilenin hassasiyeti içinde birini arıyordum. Birini...

    O, kim mi?
    Allah'ın Sevgilisi...

    Sonsuzluk ikliminin batmayan güneşi ve ebedîlik sarayının paslanmaz tâcı...

    Tek dâva O'nu bulmakta, bulduracak olanı bulmaktaydı.

    Binbir istikamette seke seke, sağa sola büküle büküle, renkten renge bulana bulana, hiçbir şeyden habersiz ve insandaki bedava emniyet ve bedahat saadeti karşısında şaşkın, hep o bir etrafında helezonlar çizen bir hayat...

    'Benim hayatım budur!'

  •  
    Deniz dibinde korku dolu huzursuzluk
    Baharlık Yedi İklim
    Aylık edebiyat, kültür, sanat dergisi Yedi İklim mayıs sayısını Ali Haydar Haksal'ın bahar ve getirdikleri eksenli sunumu ve geniş içeriğiyle yayınladı. Dergi son sayıya Aleaddin Özdenören'in Kılıç ve Kadeh başlıklı yazısıyla başlıyor. Kadir Tanır, Heinrich Böll, Ayşe Cevahir bu sayının öykücüleri. Mehmet Ragıp Karcı, Ahmet Mercan'ı inceliyor Şiirler ve Şairler'de, Betül Coşkun Cahit Zarifoğlu'nun 'Lokomotif' şiirinin, Emre Miyasoğlu Kral Ölü(şü)yor'un tahlilini yapıyor. Necat Çavuş, Suat Engülü şiirleriyle, Hasan Aycın çizgisiyle katılıyor Yedi İklim'e. Bilgi için tel: 0 216 346 64 78
    Adalar'da konser var
    Yesari Asım Arsoy, Selahattin Pınar, Yorgo, Aleko Bacanos kardeşler gibi bir çok ünlü bestekarın yetiştiği, "Adanın yeşil çamları", "Biz Heybeli'de her gece mehtaba çıkardık", "Yine bu yıl ada sensiz", "Dilde yalnız", Adalardan bir yar gelir bizlere" gibi sevilen birçok şarkının bestelendiği ama bugüne kadar hiç musıki derneği kurulmayan Adalar, nihayet bir derneğe kavuştu: Adalar Musıki Derneği. Derneğin ilk olmanın yanısıra bir özelliği daha var. Derneği kuranların ve yeralanların tamamı hanım. Kurulan ve hazırlıklarını tamamlayan dernek, şef Murat Büyükkaya yönetiminde 31 Mayıs Cumartesi günü saat 19.30'da Büyükada Anadalo Kulübü'nde konser verecek.
    Cinayet ve pişmanlık
    1879 Romanya doğumlu din adamı ve yazar Gala Galaction'un "Mahmut'un Papuçları" adlı romanı Timaş Yayınları'ndan çıktı. 1932'de yayınlanan romanda Plevne Savaşı sonrası işlenen bir cinayetten dolayı duyulan pişmanlık konu ediliyor. Eserde Türkler'den bahsedildiği gibi tarihten, dinden, felsefeden, insan psikolojisinden ve insan sevgisinden bahsediliyor. Bilgi tel: 0 212 513 84 15
    Bir ölüm, bir düğüm
    İrlanda kökenli Amerikalı bir yazar olan Dennis Lehane'in 'Mistik Irmak' adlı çok satan romanı Bilge Kültür Sanat'tan çıktı. Polisiye romanlardaki geleneksel kalıpları yıkmasıyla tanınan yazar kitabında, gizemli bir cinayeti insan ilişkileri ağı içinde ustaca ele alıyor, okura psikolojik bir polisiye sunarken düğümü de düşündürücü bir şekilde çözüyor. Bilgi tel: 0 212 520 72 53
    Uçuk'un anıları sürüyor
    1935'ten itibaren iki yıl boyunca kimliğini gizlediği için erkek zannedilen yazar Cahit Uçuk, anılarına üçüncü kitabı "Yıllar Sadece Sayı- Silsilename II" ile devam ediyor. Uçuk, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitabında eşi Murtaza Sadık Kâğıtçı ile olan evliliğini, birlikte çıkardıkları dergileri, Babıâli'nin ünlü simaları, ihanetler, dostluklar ve yaşanan grevleri anlatıyor. Bilgi tel: 0 212 252 47 00
    25 Mayıs 2003
    Pazar
     
    Künye
    Temsilcilikler
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED