Doğu'nun Güneş Krallığı Mardin, piramit gibi birbiri üstüne sıralanmış tarihi evleriyle, yüzyıllar öncesine ayna tutar gibi oturuyor haşmetlice Toroslar'ın güneyinde. Müslümanın, Süryaninin, Yakubinin, Keldaninin, Nesturinin, Yezidinin, Yahudinin, Kürdün, Arabın, Çeçenin ve Ermeninin koyun koyuna uyuduğu bu evler, barışın, hoşgörünün ve insanlığın da yuvası oldu yüzyıllarca. Mardin'in, iki yanı yüksek duvarlarla çevrilmiş, dar ve baharat kokulu sokaklarında ise, araç girmediği için çöpler eşeklerle toplanır. Abbara denen geçitlerle birbirine bağlanan sokaklarda, bugün değil de geçmiş yaşanıyor sanırsınız. Kalaycılar, bakırcılar, semerciler, tahta oymacıları da küçük dükkanlarında durmadan çalışırlar, zaman sanki hiç ilerlemiyormuş gibi, teknoloji denen şey hiç ortaya çıkmamış gibi. Her köşeyi dönüşte değişik bir güzellik çıkar karşınıza; sakatat satan dükkanlar, baharatçılar, kuruyemişçiler, kalaycılar, eskiciler ve küçük mangalların etrafında toplanmış müşteri bekleyen esnaf... Mardin'de hiçbir sokağa araba girmediği için, sırt hamalları da çok kıymetlidir. Kentteki her türlü taşıma işini bu hamallar gerçekleştirir. İnsanın elini kolunu sallayarak çıkmakta zorlandığı dik yokuşları, onlar sırtlarında onlarca kilo ağırlıkla, hem de türkü söyleye söyleye tırmanırlar. Ezan ve çan seslerinin birbirine karıştığı bu sokaklarda koşuşturan çocuk sesleri, halı silkme sesleri, kadınların derinden türküleri birbirine karışır. Ve Mardin, kim bilir daha kaç yüz yıl böyle kalacaktır...

İstanbul'a MAREV tesisi

Bu arada Mardinliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı, İstanbul'da ilk tesislerini, cumartesi güna açacak. Kozyatağı'nda açılacak tesislerde, spor salonlarından yüzme havuzuna, taziye salonundan kültür salonuna ve kütüphaneye kadar pek çok bölüm yer alacak.

ÜRÜN DİRİER İSTANBUL

« Geri Dön