|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Devletin iki yetkilisi arasında yapıldığı iddia edilen bu konuşmayı teyit etmeden ve Genelkurmay Başkanı'nın böyle bir ifadeyi kullanacak konumda ve yapıda olup olmadığını değerlendirmeden yayımlamanın mantığını anlamış değilim. Bu dedikoduyu üretenler şimdi ortaya çıkan durumdan, eğer memnunsalar tabii, onların vatan ve millet sevgisinden ve iyi niyetlerinden açıkça şüphe etmek gerekir. " "Komutanlar arasında şahinler, güvercinler, sertlik yanlıları yoktur. Bu tür iddiaları yalanlamaktan öteye lanetlediğimi açıkça ifade etmek istiyorum." "Her gün bir dedikodu yaratarak bu beraberliğe nifak sokmak isteyenler bu emellerinde başarılı olamayacaklarını artık anlamalı ve geç olmadan bu hatalarından geri dönmeliller. Aksi takdirde layık oldukları cevabı mutlaka alacaklardır." "Darbe sözcüğünün bu mekanda konuşulmasını bile istemiyorum. Bu konuyu konuşmayı bile reddediyorum." "TSK'nın da, Kemalizm'in de AB'ye karşı bir engel oluşturması sözkonusu değildir. Ben çocukluğumdan beri bilirim, İzmir'deki heykelde de Atatürk Batı'yı gösterir. Türkiye, NATO'ya girmekle aslında 50 yıldır Avrupa Birliği'ndedir." "Ben demokrat bir kişiyim, bununla iftihar ediyorum. Asıl olması gereken de bu değil mi?" Yukarıdaki cümleler, Genelkurmay Başkanı Özkök'ün akredite, yani TSK tarafından onaylanıp test edilmiş gazetecilerle yaptığı toplantıdaki konuşmalarından alınmıştır. Gördüğünüz gibi her nekadar "TSK belgeli" gazeteci olmadığımız için toplantıya katılamadıysak da "seçilmiş" arkadaşlar sayesinde gerekli bilgileri almış bulunuyoruz. Genelkurmay Başkanı Özkök'ü fazla demokrat buldukları için bir yerlerini kaşıntılar tutan, tırnakları olmadığı için de bir türlü gerektiği gibi kaşınamayan medyamızın "uzatmalı onbaşıları" hariç, basının hemen bütün saygın kalemleri bu konuşmaları alkışladılar. Gerçekten de bu cümleler kendi bağlamları içinde değerlendildiğinde her demokratın altına imza atabileceği cümleler. İyi güzel de bunları kim söylüyor? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı'na bağlı bir kurumun başındaki kişi, yani Genelkurmay Başkanı... Peki aynı cümleleri Tapu Kadastro Genel Müdürü söyleseydi ülkede yine aynı şeyler olur muydu acaba? Hayır, o zaman bu işte bir yanlışlık var demektir. Türkiye günlerdir, "Asker AB'ye karşı mı" yoksa "taraf" mı şeklinde son derece absürd bir tartışmayı yaşıyor. "Genç subaylar rahatsız" cümlesi, Genelkurmay Başkanı dahil herkesin canını sıkıyor. Yıllardır bir türlü kurtulamadığımız, 'yoksa yine darbe mi geliyor' diye milletçe hepimizi hafakanlar basıyor. Nedir bu Allahaşkına, asker karşı olunca AB'ye girmekten vaz mı geçeceğiz? Eğer ülkenin temel tercihleri konusunda esas belirleyici olan askerin "son sözü" ise, siyasal sitemimizin bir tarafında arıza var demektir. Kabul edelim ki, Türkiye'ye dışarıdan bakan tarafsız bir gözlemcinin elindeki fotoğraf hiç de iç açıcı olmayacaktır. Çünkü bu fotoğrafta, ülkenin temel problemleri konusunda son sözü askerin söylediği, "askeri demokrasi" görüntüsü yer almaktadır. Nitekim, tek tek bütün Avrupa Birliği ülkeleri de aynı fotoğrafı görmekte ve açıkçası bu fotoğraftan hoşlanmamaktadırlar. Türkiye'de bugüne kadar yapılan bütün darbelerde halk kaybetti, peki kim kazandı, asker mi? Hayır, çünkü her darbenin ertesinde toplum, darbecilerin amaçladıkları hedeflerin tam aksine bir siyasal duruşa yöneldi. Ancak, asker içindeki kırılma her darbe sonrasında biraz daha derinleşti. Açıkçası askerin siyasete ilgisi arttıkça, ordu içinde "siyasi duruşlar" da toplumda daha fazla tartışılır hale geldi. Çünkü siyasetin doğasında tartışma var, eleştiri var. Oysa askeri hiyerarşide açık "siyasi duruş"a yer olamaz, olmamalıdır da. Ne yazık ki, doğrudan siyaseti dizayn etmeyi hedefleyen "postmodern 28 Şubat darbesi", talihsiz bir şekilde askeri hiyerarşiyi de siyasetin tartışma zeminine çekmiştir. 28 Şubat'ta kimlerin iktidardan indirilip, kimlerin iktidarı paylaşması gerektiğini 'askeri vesayet' eliyle belirlemeye kalkarsanız, bugün birileri çıkıp "genç subayların iktidardan rahatsız" olduğunu, yani siyaseti yönlendirmek istediğini bütün dünyaya ilan ediverir. Söylemesi biraz insana acı veriyor ama, bu fotoğrafın özgür dünyadaki yansıması bal gibi "askeri demokrasi"dir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |