|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İran dışişleri bakanı hafta sonu Abdullah Gül'ün misafiri olarak Ankara'daydı; Abdullah Gül, bu hafta içerisinde Suriye'ye gidecek... Türkiye, Suriye ve İran arasında dışişleri bakanları düzeyindeki Kuzey Irak konulu olduğu açıklanan bu temaslar bazı yorumcuların tepkisini çekiyor... ABD'nin 'kara listesi'ne aldığı ülkelerle ilişkiyi keskin biçimde eleştirenler çıktı. Hatta, bu temaslar vesilesiyle, işi, AKP'nin Türkiye'yi Batı'dan koparma planının bir parçası görmeye kadar vardıranlar da çıktı... Bilen biliyor, epey bir süre önce, Suriye ve İran'la sürekli bir danışma mekanizması oluşturdu Türkiye. Hikmet Çetin'in dışişleri bakanlığı sırasında kurulan mekanizma yakın zamanlara kadar işledi de. Aralarında ciddi görüş farklılıkları bulunan Türkiye ile Suriye ve İran'ı beraber hareket etmeye sevk edecek kadar önemli bir amacı var bu mekanizmanın: Kuzey Irak'ta istenmeyen gelişmelerin önünü kesmek... Üç dışişleri bakanının teması, bölge ülkeleri etraflarındaki gelişmeleri etkileme gücünü artık yitirdikleri için fazla bir anlam taşımıyor; buluşmalar bu yönüyle eleştirilmiş olsaydı, yorumlara hak vermek gerekirdi. Irak'a saldırıyla birlikte, ABD, Ortadoğu'yu düzenleyici güç olma özelliği kazandı. Irak'tan nasıl bir yeni yapı çıkacağına Washington karar verecek; başka hangi hedeflere saldırılacağına da... Durum böyle olduğuna göre, Türkiye, Suriye ve İran'ın arzuları fazla bir önem taşımıyor... Eleştirilerin mantığını bütünüyle 'geçersiz' sayamayız. Ankara, Colin Powell'ın ziyaretiyle birlikte, Irak konusunda fark edilir biçimde tutum değiştirdi. Bu yüzden, Washington'un bundan sonraki hedefi -diyelim- Suriye olacaksa, Ankara, büyük ihtimalle, o zaman da Washington ile birlikte hareket etmek zorunda kalacak. Savunma bakanı Donald Rumsfeld ve eski CIA direktörü James Woolsey gibi etkin isimlerin Suriye ve İran'ı doğrudan hedef alan açıklamaları ortada; Washington saldırı kararı verirse, bugün danışma ihtiyacı duyduğu ülkelerle ilgili itiraz hakkı olacak mı Türkiye'nin? Bu bakımdan, 'savaş lobisi'nin içimizdeki uzantılarının, “ABD'nin hedef haline getirdiği ülkelerin devlet adamlarıyla görüşmemek gerekir” tezi, kendi mantığı içerisinde, yabana atılamaz. Politikada tavır değişikliği o çevrelerin tavsiye ve eleştirilerinin dikkate alındığına işaret ediyor; bu bakımdan, hükümetin, aynı çevrelerin yeni uyarısına da kulak vermesi beklenebilir... Eleştiri, yanlış olduğu gelişmelerle ispatlanan “AKP Türkiye'yi Batı'dan koparmak, Ortadoğu'ya yamamak istiyor” saçma tezinin iktidar çevreleri üzerinde beklenenden öte bir etkisi olduğu inancını yansıtıyor. Irak'a saldırı ve bölgedeki hemen her ülkenin Washington'un yanında yer almasından sonra 'Ortadoğu' mu kaldı ki, AKP iktidarı, Türkiye'yi oraya götürsün? Aslında, Washington yönetiminin BM'yi devre dışı bırakması sonrasında, kendisinden 'kopma' beklenen 'Batı' da kalmadı... Herkes, her ülke Washington'a bakıp hizaya geçme çaresizliğinde... Türkiye, hem kendisini hem de başka ülkeleri bu çaresizlikten kurtarabilecek, yerle bir edilen dengelerin onarılmasına yarayabilecek politikalar geliştirmesi beklenen bir ülke. Çok geniş bir coğrafya ile en zengin 'ortak payda'ya sahip olması, AKP gibi bir partiyi iktidara taşıyacak dinamizmde demokratik yapısı, tarih bilinci olan insanları, Türkiye'ye, bu dönemde, böyle bir misyon yüklemekte. O misyonun sahibi Türkiye'nin, etrafındaki başka ülkelerle yakın temasları sürdürmesi, bölge güvenliğinin sağlanmasında aktif görev üstlenmesi beklenir. Belki tren henüz kaçmadı, ancak perondan ha koptu ha kopacak... Hükümeti köşeye sıkıştırmak için ellerine iyi bir formül geçirdiğine inanan kalemleri yormaya gerek yok; onun için, biz, sorumuzu, politikayı belirleyen siyasilere soralım: Irak'tan sonra Suriye, Suriye'den sonra İran ve o arada Yaser Arafat'a da yönelecek Washington öfkesine tahammül edebilecek misiniz? Şimdilik 'saçma' görünse de bir sorumuz daha var: O öfkenin iki-üç ülkeyle sınırlı kalacağına dair bir garantiniz var mı? Aman, ne yapıyorum ben: Washington'daki 'savaş lobisi' ile içimizdeki uzantılarını sakın kızdırmayalım...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |