|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Irak'a saldırıların ABD için 'zafer' ile bitmesini bir bizim ekonomi yorumcuları ellerini oğuşturarak bekliyor, bir de misyonerler... Bizimkilerin beklentisi piyasaların denge bulması içinmiş... Misyonerler ise, savaş biter bitmez, yüzde 98'i Müslüman olan Irak halkına 'gerçek din' dedikleri Hıristiyanlığı götürmek üzere alesta bekliyor... Bunun benim uydurmam olduğunu sanacaklara bir uyarım var: Şu sırada dünyanın pek çok gazetesinde tartışılan bir konu bu. Sözgelimi, İngiltere'de çıkan 'orta sol' Guardian gazetesinde Matthew Engel, konuyla ilgili yazısına, şu cümleyle başlıyor: "Ancak ABD'nin işgaliyle mümkün... Askerî birliklerin arkasında durup, Irak'ın artık faaliyetleri için güvenlikte olduğu sinyalini bekleyenler var: Hıristiyan misyoneri... Bir ellerinde gıda malzemesi götürecekler, öteki ellerinde de İncil bulunacak..." İşgal altındaki Irak'ta misyoner faaliyetlerini yürütme görevi iki Amerikalı din örgütüne bırakıldı. Bunlardan biri, George W. Bush ile özel bağları bulunduğu bilinen 'Southern Baptist Kilisesi'; diğeri de Bush'un İncil üzerine yemin ederek başkanlığı devraldığı törende dua eden Franklin Graham adlı papazın "Samaritan's Purse" adlı örgütü... Bu iki örgüte mensup misyonerler, savaş biter bitmez Irak'a geçmek üzere şimdiden Ürdün'de toplanmış bulunuyorlar... Southern Baptist Kilisesi, aylar önceden Irak'taki misyonerlik faaliyetleri için bağış kampanyası başlattı; savaş sürerken kampanyaya daha da hız verildi. Günde en az onbin kişiyi doyuracak, 20 bin kişiye içme suyu sağlayacak, dörtbin aileyi barındıracak, 100 bin kişiye tıbbi yardım yapacak hazırlığı var bu örgütün... Kiliseye mensup 800 misyoner görev alacak Irak'ta... Amerika 'lâik' görünmesine rağmen son derece 'inançlara bağlı' bir ülke... Misyonerlik alanı Irak olan iki kilise de özel ilişki içinde bulundukları Beyaz Saray'dan destek görüyorlar... Konu kendisine soru olarak yöneltildiğinde, Bush'un sözcüsü Ari Fleisher, "Hangi grupların yardıma koşacağını belirlemek Beyaz Saray'ın işi değildir" cevabını verdi... Bu iki örgütün ortak bir özelliği var: İkisi de İslâm konusunda muazzam önyargılı; ikisinin liderleri de İslâm dinini, peygamberini, inanç esaslarını ağza alınmayacak ifadelerle eleştiren insanlar... 2003 yılı bütçesi 194 milyon dolar olan "Samaritan's Purse" örgütünün lideri Franklin Graham, bir ABD televizyonuna çıkıp, "İslâm şer ve hayırsız bir dindir" diyen papaz. 'The Name' (İsim) adlı kitabında da, "İslâm'ın Tanrısı Hıristiyan inancının 'Tanrı' dediğinden farklıdır; bu ikisi aydınlık ve karanlık gibidir" diye yazdı Graham... Southern Baptist Kilisesi'nden Jerry Vines da aynı görüşte. St Louis'te düzenlenen bir toplantıda, Vines, Hıristiyanların Tanrısı ile Müslümanların Tanrısı'nın aynı olmadığını söyledikten sonra şu sözleri de sarf etti: "Allah Jehovah değil; Jehovah insanı terörist yapmaz çünkü..." Irak savaşının bir an once sona ermesini bekledikleri gazetelere haber konusu olmaya başladıktan sonra, Samaritan örgütünün lideri Graham'a, "Daha önceki görüşlerinizde değişiklik oldu mu?" sorusu soruldu. Verdiği cevap belki ilginizi çeker: "Fikir değiştirmeme sebep olacak herhangi bir gelişmeden haberdar değilim. İslâm topluluklarını, Arap Dünyası'nı seviyorum; oraya defalarca gittim, çok dost edindim. Ben onların dinleriyle aynı düşüncede değilim, onlar da benimle aynı düşüncede değiller..." Graham, gazetelerde "Irak'ta başlayacak misyoner faaliyetleri" üzerine değişik haber ve yazılar çıkması üzerine, kendilerinin ne kadar alçak gönüllü ve hasbi faaliyetler yürüttüklerini ileri süren bir makaleyle göründü Los Angeles Times gazetesinde. Ancak, o yazıdan sonra çıkan değerlendirmeler, Graham'ın fazla inandırıcı bulunmadığına işaret ediyor... Misyonerler, görev emirlerini İncil'den aldıklarına inanıyorlar. İncil'de, "Bütün uluslardan şâkirtlerin olsun" deniyor; onlar da Hıristiyan-olmayanlara uzanarak bu emri yerine getiriyorlar... Misyoner örgütleri, son yıllarda, "10-40 pencere" dedikleri bir formülü uyguluyorlar; İslâm Dünyası'nın bütününü içine alan enlemlerden esinlenerek... Örgütlerin sözcüleri, sıkıştırıldıklarında, "Biz oraya insanî düşüncelerle gidiyoruz; misyonerlik gibi bir niyetimiz yok. Tabii, Irak halkı, bize, 'Neden geldiniz, niçin yardımcı oluyorsunuz?' diye sorarlarsa başka" diyorlar... İslâm Dünyası'ndan tepki göreceklerini biliyorlar çünkü. Ancak, Franklin Graham açık sözlü, lâfını sakınması gerekmiyor. "Irak'ta Hıristiyanlığın kökleri İslâm öncesine dayanıyor" demiş sözgelimi... "İlâç veya yemek götürdüğümüzde, bunu, benim adıma değil, Tanrı'nın Oğlu adına yapıyoruz; ama sopanın ucunda havuç tutmuyoruz, kimseyi zorladığımız da yok..." Bu sözler, Bush'un başkanlığa geldiği gün yemin töreninde dua eden papaz Graham'ın... Evleri yıkılan, bütün dayanakları yok edilen Irak halkı, su ve ekmek gibi temel ihtiyaçlarından da mahrum kalacak savaşın sonunda; onlara bu ihtiyaçlarını temin etmek üzere Ürdün'de bekleşen binlerce misyoner, askerlerin görevlerini bitirmesini gözlüyor... Ancak, görebildiğim kadarıyla, yardım havucu kocaman bir sopaya bağlı... Yeni Dünya Düzeni, bizim bölgemize, kendi dini ile geliyor...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |