AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

E K O N O M İ

IHKIB'de 2005 alarmı

İHKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, hazır giyim sektörünü, kotaların kalkacağı 2005 yılına hazırlamak için, ilgili kurumların temsilcilerinden oluşacak "2005 Strateji Çalışma Grubu"nu kuruyor.

Başarı öyküsü tam 17 yıl önce Osmanbey'de küçük bir han dükkânında başladı... Damat-Tween markasının firma adını geride bıraktığı Orka Group'un sahibi Süleyman Orakçıoğlu, İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği'nin (İHKİB) başkanlığını kazanarak, başarısını hazırgiyim sektörünün patronluğu ile taçlandırdı. Şu an yurdışında 24 mağazada Damat-Tween ürünleri satışa sunuluyor. Markanın müşterileri arasında aktör Samuel L. Jackson gibi ünlüler de bulunuyor. İHKİB önderliğinde, İstanbul'u bir moda başkenti yapmak isteyen Orakçıoğlu, sektörü, kotaların kalkacağı 2005 yılına hazırlamak için kolları sıvadı.

Osmanbey'de küçük bir dükkandan, sektörün en üst noktalarından birine ulaştınız. Başarınızın sırrı nedir?

Bu süreçte sektörümüz büyük bir dönüşüm yaşadı. 500 milyon dolarlardan 36,5 milyar dolarlı rakamlara ulaştık. Bu değişim sürecinde en önemli etken inanmak ve hedefleri doğru kaymaktı. Başarımızın formülü; inandık, güvendik, hedefleri doğru koyduk, çalıştık ve kazandık. Yani tek başıma yapmadım. Çünkü ben şuna inanıyorum. İyi bir ekibiniz yoksa, çok iyi şeyler de düşünseniz yapamazsınız.

İhracattaki en büyük pay yüzde 25 ile hazır giyimin

Hazır giyimde artı ve eksilerimiz neler?

Türk hazır giyiminin belirleyici bir konumu var. Toplam ihracattaki artışta en büyük pay, yüzde 25 ile hazırgiyime ait. 1980'li yıllarda üretim ağırlıklı bir yapı vardı ve bu şekilde fiyat avantajlı ürünlerle dünya firmaları ile rekabet etmeye çalışıyorduk. 1990'lı yılların ikinci yarısından sonra bir çok firmamız koleksiyon hazırlamaya ve hazırladığı koleksiyondan sipariş almaya başladı. Bu son derece önemli bir gelişmeydi. Hem katma değeri yüksek ürün üretebilme yeteneğini kazandı hem de marka olmaya başladı. Bunların hepsi alıcının optimum fiyatla en iyi ürünü bulabilme şansını getirdi. Sektörün altyapısında daha farklı avantajlar var. Bunlar da; hız, esneklik ve değişime anında ayak uydurabilme.

n İhraç edilen ürün miktarı artarken, kâr marjının düşmesi, sektörün gelişimini engellemez mi?

Önümüzdeki dönemde miktarla birlikte kârlığının da artmasını bekliyoruz. Birçok markamız, önümüzdeki iki üç yıl içinde kendi markalarıyla dünyanın birçok ülkelerinde satış yapabilecek konuma gelecektir. Dünyanın giderek keskinleşen bir rekabet ortamında olduğunu da unutmayalım. Burada önemli olan, alıcının bizden aldığı ürünle para kazanıyor olmasıdır.

2005 de kotalar kalkıyor. Çin gibi ucuz üretim yapan ülkelerle rekabete etmeye hazır mıyız?

Kotaların ve miktar kısıtlamalarının 2004 yılı sonunda kalkmasıyla birlikte tüm önlemlerin kalkması söz konusu olmayacak. Benim şahsi kanaatim, bir takım hareket dışı engeller ya da bu sürenin uzatılması gündeme gelebilir. Buna rağmen biz, kalkacakmış gibi hazırlıklı olmak zorundayız. Bu konuda yapabileceğimiz şeyler; özellikle hızla, esneklikle, değişimi anında uygulayabilmekle farklılığımızı ortaya koyabilmek olacaktır. Stoksuz çalışan dünyada inanılmaz volümlü siparişler ve bu siparişlerle birlikte artan riskler var. 2005 yılıyla ilgili olarak, taraf olabilecek tüm kurumlara çağrı yaptık. Bu kurumların hepsinin temsilcilerinden oluşturacağımız, "2005 Strateji Çalışma Grubu"nu kuracağız. İTKİB'i de 2005 Strateji Çalışma Grubu'nun da üst platformu olarak düşünüyoruz. Burda görev yapacak arkadaşlarımıza profesyonel konularda destekler olacak ve dünyanın çeşitli platformlarında bu kararların alınmasında daha donanımlı olmak söz konusu olacak.

n Uzakdoğu malları, dahilde işleme rejimiyle, yerli üreticilerin belası oldu. Kotalar kalktığında nasıl rekabet edeceğiz?

Çin'de 10 tane İstanbul var. Yani nüfusu 10 milyonun üzerinde 10 tane şehir. Hep dezavantajlarını düşünüyoruz ama Çin'i dünyanın yeni pazarı olarak da görebiliriz. Dahilde işleme belgesiyle sadece Çin değil, üçüncü dünya ülkelerinden geçici kabulle gelen ürünler var. Bu şekilde gelen ürünlerin, otomasyona geçen gümrüklerde çok daha kolay yapılabileceğini düşünüyorum. Diğer tarafta şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor; siz yasaklarla, engellerle üreticinin dünya fiyatlarından hammaddeye ulaşmasını engellerseniz, üretimcinin elini kolunu, bacağını kesmiş olursunuz. Bununla birlikte vermiş olduğunuz bir takım avantajlar haksızlıklara ve suistimallere neden oluyorsa, bunları yapan firmaların da ayıklanması gerekiyor.

Üretim ve ihracatın önündeki tüm engeller kaldırılsın

Türkiye'ye yabancı sermaye gelmiyor, yerliler de kaçıyor. Sizce neler yapılmalı?

Üretim ve ihracatın önündeki bütün engellerin kaldırılması lazım. Yerli ve yabancı sermaye ayrımı yapmaya gerek yok. Yatırımcı, en avantajlı ülkeye gider. Bizde de yatırımları engelleyen faktörleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar var. Önemli olan bu çalışmaları kısa zamanda sonuçlandırmak.

Irak savaşıyla, bazı siparişlerin Türkiye'ye yöneldiğini açıklamıştınız. Savaş kısa sürdü, siparişlerin yönü değişti mi?

Ben önümüzdeki günlerden son derece umutluyum. Savaş nedeniyle daha fazla hasar olacağı düşünülüyordu ama olmadı. Biz kendi işimize, kendi ekonomik savaşımıza bakalım. Burada daha üretim, istihdam ve ihtacat yapan yapısal değişikliklerin nasıl ortaya koyabiliriz onlara bakalım.

İHKİB'in kısa ve uzun vadedeki hedefleri neler?

Önemli olan bu süreçte panik yapmadan dikkatli kararlar almak. Biz şu ana kadar bunları yaptık. İHKİB'de yönetim kurulu toplantıları 15 günde bir yapılırdı, biz göreve geldikten sonra haftada bir yapmaya başladık. Kendi irademiz dışında gelişen sıcak gelişmelere anında tavır koyabilmek için gelişmeleri dikkatle izliyoruz. Sektör temsilcileriyle istişarelerde bulunuyoruz. Uzun vadede ise sektörün dünyadaki cazibe merkezinin İstanbul olmasını hedefliyoruz.

Fenerbahçe'nin üyesi, Beşiktaş'ın sponsoru, yurtdışında da Galatasaraylı

İş hayatı dışında nelerle uğraşır, nelerden hoşlanırsınız? Kendimize fazla zaman ayırdığımızı söyleyemem ama hafta sonunu özellikle çocuklarımla geçirmek, onlarla halı sahada top oynamak, benim için son derece önemli. Yurtdışı seyahatlerinde gittiğim ülkenin yaşam kesitinin içine girmekten hoşlanıyorum. Restorana gitmek, toplantılara katılmak değil, o ülkenin insanının gerçek hayatını tanımak için aralarına karışmak çok güzel. Futbol oynarım. Özellikle sabah sporuna dikkat ederim. Nerede olursa olsun ihmal etmemeye çalışırım. Bu tempoyu kaldıracak sağlıklı bir vücut gerekli. Aynı zamanda beslenmeme de dikkat etmeye çalışıyorum. Sigara kullanmıyorum. Müzikle aram iyi. Türk müziğini seviyorum ama yabancı müzik de dinlerim. Geçen yıl daha kolay söylüyordum; Fenerbahçe'nin kongre üyesiyim, Beşiktaş'ın moda sponsoruyum, yurtdışında da Galatasaraylıyım diyordum. Bu sene Fenerbahçe'nin hem moda sponsoru, hem kongre üyesi olunca biraz durum değişti. Enteresan ama şu anda bütün takımlara da sempati duyabiliyorum. Tüm bunların dışında öncelikle sektörümüzle ilgili gelişmeleri işleyen yerli ve yabancı yayınları, raporları takip ederek okuma alışkanlığımı sürdürmeye çalışıyorum.

Süleyman Orakçıoğlu Kimdir?

İHKİB'in yeni başkanı Orakçıoğlu, aslen Elazığlı. Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldu. 1986'da Osmanbey'de küçük bir handa başladığı iş hayatına Orka Tekstil Sanayi ve Turizm Ticaret AŞ'yi kurarak devam etti. Damat ve Tween markalarını Türk hazırgiyimine kazandırdı ve dünya çapında bir marka haline getirdi. 24 tane yurtdışı mağazası var. 30'u aşkın ülkeye marka ürünler ihraç ediyor. 'Yılın Sanayicisi ve İşadamı', 'Yılın İşadamı', 'Yılın Girişimcisi' gibi pek çok ödülü bulunuyor.



21 Nisan 2003
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED