|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sözlükler, vefâ kelimesi için, "Borcunu ödeme; sevgi, dostluk ve bağlılıkta sebat; dostluğu devam ettirme" gibi tanımlama ve açıklamalarda bulunuyor. Bunun yanında, vefâsız kelimesinin anlamını da sıralıyorlar elbette!.. Sanıyorum, insan, vefâlı ile vefâsız arasındaki farkın ne olduğunu iyi zamanlarında değil de, kötü zamanlarında daha iyi fark ediyor, tecrübe ediyor. Öyle anlaşılıyor ki; bir insanın sahici ve hakiki arkadaşlarının/ dostlarının niceliği ve niteliği, o insan için her şeyin yolunda gittiği dönemlere, kıyasla, başına çeşitli dertlerin, olumsuzlukların geldiği dönemlerde karşılaştığı açı farkıyla ortaya çıkıyor.. Bu açı farkı, "iyi gün dostları"yla "kötü gün dostları"nın birbirine zıt uçlarda oluşturduğu uçurumun derinliğinde izlenebiliyor sadece.. Sair Alaeddin Özdenören, tam bir aydır Bursa Tıp Fakültesi Hastahanesi'nde tedavi görüyor. Önce KBB ünitesinde yatan hastamız, son bir haftadır Onkoloji servisinde kalıyor. Soluk borusuyla ilgili bir operasyon geçirdiğinden, şimdilik konuşamıyor ve çevreyle iletişimini yazıyla sağlıyor. Allah'tan, kendisine âcil şifalar nasîp etmesini diliyoruz. Geçen gün, söz konusu iletişim esnasında, benimle 'konuşurken', kâğıda yazdığı birkaç cümle içinde, şu satırların, yüreğimi ta derinlerden burktuğunu söylemeleyim: "İnsan arkadaşlarını dar zamanlarında hem arıyor, hem özlüyor"!.. Demek ki; Alaeddin Özdenören, bazı arkadaşlarının (Artık kimlerse onlar!?) vefâ hisleri hususunda mütereddit! "Dar zamanlarında" onları yanında görememekten, en azından bir telefonla dahî olsa refâkatçi eşine (ve dolayısıyla kendisine) ulaşmamalarından üzgün, kederli, mutsuz... Ve biliyorum ki; bu vefâsızlık, ona acı çektiriyor! Doğrusu, söz konusu vefâsızlığı, Bursa'da yaşayan birkaç arkadaş olarak biz de hissediyor, gözlemliyor ve aramızda konuşuyoruz. Alaeddin Özdenören'in arkadaşları/ dostları/ öğrencileri arasında, dünya telâşesi içinde işi çok ve yoğun olup da Bursa'ya gelmeye vakit bulamayan veya ulaşım zorluğu çekenler vardır elbette. Ancak, soruyorum: Türkiye'nin neresinde olursa olsunlar, hiç değilse bir telefonla onun hâlini-hatırını sormak, akıllarına niçin gelmez; bu çok mu zordur? Öte yandan, Bursa'da oturdukları ve kendilerini hem 'bu yaka'da hem de edebiyat dünyası içinde saydıkları, konumlandırdıkları hâlde, geçen dört hafta süresince Alaeddin Özdenören için iki adımlık yolu sadece 1 (bir) defa katedebilen ve hatta, hâlâ kendisini arayıp sormayan ve 'lütfen' ziyaretine gitmeyenler için ne diyeceğiz? Bu hissizliği içlerine nasıl sindirebiliyorlar, anlamıyorum doğrusu! Bilindiği gibi, Alaeddin Özdenören, Kültür Bakanlığı Müşavirliği'nden emekli. Bugüne kadar, nerede Sayın Kültür Bakanı ve bakanlığın sayın yetkilileri? Kendi kurumlarında müşavirlik yapmış ve üstelik Türk dili ve edebiyatına 45 yıl hizmet etmiş bir şair ve kültür adamı olarak, Alaeddin Özdenören'i bu en zor zamanlarında aramayacaklar da, ne zaman arayıp soracaklar? Nedir bu kayıtsızlık, vurdumduymazlık? Hadi, 'karşı yaka'yı bıraktık; ya 'bu yaka'nın basın-yayın organları, medya kuruluşları, birlikleri, dernekleri vs'si... bu duyarsızlık neden? Alaeddin Özdenören'in morali (dahası, neş'esi -yazarak da olsa zaman zaman espriler yapıyor-) ve özellikle mâneviyâtı yerinde ve güçlü olmasına rağmen, neticede zor, yorucu ve yıpratıcı bir tedavi gören hasta oluşu itibariyle, hiç kuşkusuz daha fazla morale, ilgiye, sevgi ve dostluk hislerine, manevî dayanışma örneklerine ihtiyacı var. Her şey bir yana, bunu, kendisini ziyarete gelen bir arkadaşını/ sevenini gördüğünde parlayan gözleri ve gülümseyen bakışlarından anlıyoruz.. Bu bakımdan, ziyaretine yeni bir çehrenin gelip gelmediğini ister istemez merak ediyor insan. Şu da gelmeli, bu da gelmeliydi, diye geçiriyor içinden.. Falanca, hâlâ, hiç aramadı mı, diye de sormadan edemiyor.. Bu arada, mesafe aldırmadan onu ziyarete gelen, en azından bir telefonla şifâ dileklerini ileten, herkese, ailesi adına teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Sağolsunlar... Ne diyorduk? Vefâ... Evet evet, yanlış okumadınız: "Vefâ"!..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |