AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Bağırsam duyarlar mı?

Dinleyeceklerini bilsem, dostum da olan gazetelerin genel yayın yönetmenlerini tek tek arayıp, "Yapmayın, kendinizi sıfırlıyorsunuz" diye yalvaracağım... Kimi "Ne dediysek o" iddiası sebebiyle, kimi de doğrudan gıcık kaptığı için, her gelişmede Ak Parti ve hükümet aleyhine bir yön bulup yazıyor... Bir süre sonra gazetelerin yazdıklarına inanan kalmayacak...

Sadece "Tezkere reddedildi, Washington bizden mutlaka intikam alır" iddiasını kast etmiyorum... Manşetlerinden haberleştirdikleri "Başbakanınız telefon ettiğinde, Bush'un veya Powell'ın sekreterleri bekletir" sözlerini de... O söz boş çıktı. Bırakın bekletmeyi, yerinden kımıldamamasıyla ünlü Colin Powell işini gücünü bırakıp Ankara'ya koştu... Dahası, o sözleri söylediği bilinen Mark Parris'in kendisi, daha geçen hafta, "Türkiye öyle hemence terk edilecek bir ülke değil; Washington küsemez" anlamına gelen bir açıklama yaptı...

Hayır, iddia Ak Parti hükümetinin hemen her alanda kötü bir yönetim sergilediği üzerine... Önce kendilerini kandırdıkları hemen belli oluyor; ekonomi yorumcuları, siyasi tahlil yazanlar, ne zaman kalemi veya mikrofonu ellerine alsalar, olabilen en kötü tabloyu çizmeye başlayıveriyorlar... Olaylar ve gelişmeler onları desteklemiyor; ama olsun, onlar yeni bir anlamsız iddiayla kamuoyunun karşısına çıkmaktan utanmıyorlar...

Bir grup insana göre, Ak Partiliyse bir politikacı, hiçbir zaman şık bir iş yapamaz; bozuk saat bile günde iki kez doğru gösterir, Ak Partili bakanların o kadar da şansı yok... Ekonomiden sorumlu bakan toy, bayındırlık bakanı ideolojik, dışişleri bakanı ise 'yasal olmayan örgüt' sempatizanıdır onlara göre; çoğunluğu Ak Partili olan Meclis her zaman yanlış davranır...

Geçen hafta kopan "Apartmanların altına mescit açacaklar" yaygarasında, işin doğrusunu, eğer dikkatle dinlerseniz, ben anlatayım: Türkiye'de yaşayan gayr-ı müslim yabancıların büyük bir sıkıntısı var: İbadethanesizlik... Antalya, Bodrum ve Marmaris gibi sahil kent ve kasabalarına yerleşmiş, ülkelerinde hak ettikleri emekli maaşını transfer edip yıllarının neredeyse bütününü oralarda geçiren Almanlar, İngilizler var... Hem de binlerce... Bunlardan dindar olanlar, o çevrede kiliseden yoksunlar... Mevzuat sadece cami ve mescide izin verdiği için, bazısı apartman altlarında açılmış derme çatma ibadethaneleri, bazen baskına da uğrayabiliyor...

Ak Parti, mevzuattaki yalnızca cami ve mescide izin veren maddeye 'ibadethane' sözcüğünü ekleyerek, gayr-ı müslim yabancıların da, istedikleri taktirde ve herhangi bir tâkibâta mâruz kalmaksızın ibadetlerini yapabilecekleri bir mekâna sahip olmalarına imkân sağlamak istiyor... Mevzuat zaten mescide izin veriyor; ama bizim akl-ı evveller buna aldırmayıp, yeni düzenlemeye, "Her evin altında mescit açacaklar" gerekçesiyle karşı çıkıyorlar...

Allah bunlara akıl, fikir versin...

Geçen hafta, katıldığım bir televizyon haber programında sıranın bana gelmesini beklerken, kanalın Washington muhabirinin anlattıklarını dinledim. Konu, ABD başkanı George Bush'un ek savaş bütçesine koyduğu Türkiye'ye 1 milyar dolarlık savaş zararı hibesi... Hükümetin yetkili ağızlarının, "Biz talep etmedik" dedikleri bir para bu... Muhabir, Colin Powell'a, "Türkiye ikinci tezkereyi geçirmedi, kızgınsınızdır" dedi önce; fazla yüz bulmayınca, "Ama, nasıl olur, zaten şarta bağladınız" diye ekledi... Powell'ın, "Hayal kırıklığına uğradık uğramasına, ama bu artık gerilerde kaldı" sözünü duyan muhabir epey rahatsız oldu...

Emin olun, Washington'dakiler, "Türkiye'yi defterden sildik, Suriye'den önce sıra sizde" dese, bizdeki bazılarının ağzı kulaklarına varacak... Adamlar, Türkiye'nin önemini vurgulayıp hükümeti övdüklerinde, yüzleri al al oluveriyor... İnanılır gibi değil, ama gerçek...

Şimdi de kadrolaşmaya taktılar. Meral Tamer Milliyet'te yazdı, katıldığı bir programda da tekrarladı. Kurulduğundan buyana Hazine müsteşarlığı iktidarların etki alanı görülmüş; her yeni başbakanın ilk yaptığı atama Hazine'ye... Meral Tamer, "Hepsi üçüncü günü kendi Hazine müsteşarlarını atadılar" diyor... Tek istisna, Refahyol'un değiştirmediği Hazine müsteşarı Mehmet Kaytaz... Ak Parti Hazine müsteşarını altıncı ayda değiştiriyor...

Ankara'da gazetecilik yapanlar, özellikle ekonomi basını, bürokrasiyle içli dışlı. Geçmişte, bürokrat-gazeteci ortaklığıyla kurulan şirketler bile oldu. Bazı köşeler, isimleri bilinen bürokratların verdikleri haberler veya bizzat yazdırdıkları yorumlarla doluyor sürekli... Ak Parti'nin kendi bürokratlarını getirmesine, haber kaynaklarını da kurutacağı için, karşı çıkıyor bazı meslektaşlar... Biraz da bu yüzden, "Ekonomi kötü yönetiliyor" haberlerinden geçilmiyor... Piyasalar bekledikleri gibi gitmeyince ne yapacaklar? Bu defa da, "Tayyip Erdoğan kısmetli" yorumuna sığınmak zorunda kalıyorlar... Tabii gülünç oluyorlar...

Yalnız gülünç olsalar neyse; medya, neredeyse bütünüyle, okurların gözünden düşüyor. Yeni Şafak'ın satışı artıyor olmasa toplam tiraj üç milyonun altına inecek; bereket bizim satışlarımız artıyor...

İşte, bu sebeple, dinleyeceklerini bilsem, gazetelerin yayın yönetmenlerine, "Yapmayın beyler, kendinizi sıfırlıyorsunuz" diye bağıracağım...


21 Nisan 2003
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED