|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BM silah denetçilerinin raporu, ABD Başkanı George Bush'un "Ulusa Sesleniş" konuşmasında dünyaya meydan okuması, Almanya ve Fransa'nın Rusya ve Çin'in de desteğini alarak "ABD-İngiltere-İsrail üçlüsü"nün küresel istila projesine ve Irak'a saldırısına karşı çıkışı, ABD ile İngiltere'nin yedi Avrupa ülkesini "Alman-Fransız ekseni"ne karşı kışkırtmaları, Amerika ve İngiltere'nin savaş politikalarından taviz vermeyeceğini, bu cepheye karşı şekillenen muhalif blokun da pozisyonunda değişiklik yapmayacağını gösteriyor. Irak'a saldırı konusunda diplomasinin pek fazla şansının kalmadığı, yaşananların Irak'la başlayıp bitecek bir süreç olmadığı, İran'dan Lübnan'a bütün Ortadoğu'yu etkisi altına alacağı, Arap-İsrail ilişkilerinde yepyeni bir süreç başlatacağı, 21. yüzyılın kaynaklar savaşının dünyada derin bölünmelere yol açacağı, "Amerika-İngiltere-İsrail üçlüsü"nün süreç ilerledikçe hem BM hem de Alman-Fransız ekseninin peşinde sürüklediği "kıta Avrupası" ile arayı daha da açacağı ortada. Atlantik İttifakı'ndaki çatlak anlık bir mesele ya da sadece Irak'la sınırlı bir durum değil, uzun süreç içinde ağırlığını daha da hissettirecek. Dünya, muhalif blokla ABD-İngiltere çatışmasını yeryüzünün bir çok bölgesinde görecek. BM'nin Irak'a saldırıyı engelleme gücü yok. Güvenlik Konseyi ABD'nin istediği bir kararı veto etse de ABD ve İngiltere bir avuç müttefikiyle birlikte Irak'a saldıracak ve Ortadoğu'da kaynakların kontrolü ve muhalif rejimlerin değiştirilmesi planını uygulayacak. Bunları yaparken de Avrupa, Rusya ve Çin'i bölgenin dışına atacak. Silah denetçilerinin Şefi Hans Blix'in, Bağdat'a karşı yorum ve saldırgan ifadelerle süslenmiş konuşması ABD'ye destek verirken, Atom Enerjisi Kurumu'nun Başkanı Muhammed El Baradey'in "Hiçbir kanıt bulamadık" açıklaması "savaşa karşı" olan güçlerin tezlerini güçlendirdi. Ancak tüm bunların ABD'nin planlarını etkilemesi mümkün görünmüyor. Amerika'nın planları ne BM'yi, ne de oluşan küresel muhalefeti ciddiye alıyor. Kaba ve çirkin bir yağma zihniyetiyle hazırlanan bu planlar, nükleer, kimyasal ve biyolojik silahların kullanımını bile öngörüyor ve yeryüzünün bir çok bölgesinde büyük krizler çıkarmaya ayarlı. Soykırım ve nükleer savaş
Şimdiden ABD basınında saldırıların Ortadoğu'da ve Güney Asya'da nükleer savaşa uzanacak bir kaos dönemi ortaya çıkaracağına, İsrail'in nükleer silah kullanabileceğine dair spekülasyonlar yapılıyor. Bill Clinton döneminin dışişleri bakan yardımcısı Strobe Talbott, "olayın boyutlarının çok genişleyebileceğini, ABD ile işbirliği yaptığı için Pakistan Devlet Başkanı Perviz Müşerref'e kızgın olan İslamcıların, onu devirerek yönetimi ele geçirebileceğini; Hindistan ile Pakistan'ın nükleer bir savaşın eşiğine gelebileceğini" söylüyor. Bunlar kabus senaryoları gibi algılansa da, Irak'a saldırıyla başlayacak sürecin nerelere uzanacağını Amerika bile kestiremiyor. Güney Afrika eski Devlet Başkanı Nelson Mandela, "Başkanı basiretten yoksun, düzgün düşünemeyen bir gücün, dünyayı soykırıma sürüklemek istemesini kınıyorum. Eğer ağza alınamaz katliamlar işlemiş bir ülke varsa, orası ABD'dir. Onlar için insanların önemi yoktur. Niçin ABD bu kadar küstah davranıyor? Bush'un tek istediği Irak petrolü. Blair ise artık ABD'nin Dışişleri Bakanı" diyor. Türkiye için yeni fırsatlar
Küresel savaşın hedefi olan İslam dünyası, ABD ve İngiltere'ye karşı oluşan muhalefeti şu ana kadar kullanamadı. Başbakan Abdullah Gül'ün Ortadoğu temasları ve İstanbul'daki Irak Zirvesi'nin dışında bölge ülkeleri hiçbir şey yapmadı. Hemen bütün bölge ülkeleri, inanılmaz bir suskunluk ve teslimiyet içinde sıranın kendilerine gelmesini bekliyor. Oysa temelleri atılan düzenleme, Ortadoğu'nun yüz yılını daha esir alacak. Tıpkı 20. yüzyılda olduğu gibi, bölge yüz yıl daha Amerikan-İngiliz denetimi altında tutulacak. Türkiye, Sovyetler'in çöküşünden sonra kazandığı ancak heba ettiği tarihi şansı ikinci kez yakalıyor. Avrupa ve Amerika arasındaki güç dengesinin yeniden belirlenmesi, Atlantik dışındaki güç merkezlerinin de ABD'nin küresel denetimine karşı çıkması, Fas'tan Endonezya'ya uzanan ve yeryüzünün enerji kaynaklarını barındıran İslam coğrafyasında yeni bir paylaşım savaşının başlaması Türkiye'ye çok geniş bölgesel ve küresel açılımlar sağlayacak nitelikte. İslam dünyası da, ABD denetiminden çıkma, Soğuk Savaş güç dengesizliğinin ortada bıraktığı boşluğu bu yeni fırsatla aşma fırsatını yakaladı. Ancak İslam dünyasındaki bağımsız siyasi irade eksikliği bu fırsatın heba edileceğine işaret ediyor. Türkiye, "Amerika-İngiltere-İsrail üçlüsü"nün kıskacından kurtularak geniş bir hareket alanı kazanabilir. ABD'nin Irak'tan sonra kuşatma altına almayı planladığı İran ve Suriye ile yakın ilişkiler kurarak "bölgesel inisiyatif" geliştirebilir. Yine bu fırsatla küresel savaşın hedefi olan Arap dünyası ile yeniden tarihi bir yakınlaşma içine girebilir. Ortadoğu'nun hiçbir zaman olmadığı kadar Türkiye'ye ihtiyacı var. Ankara önüne serilen bu imkanları İsrail'le ilişkiler uğruna heba edemez. Bu tarihi bir sorumsuzluk örneği olur. Türkiye, Karadeniz'den Doğu Akdeniz'e, Kafkaslar'dan Orta Asya ve Afganistan'a kadar etkin bir aktör olarak öne çıkabilir. ABD her yerde çözümsüzlük ve kaos bırakıyor. Afganistan'da Pazartesi gününden bu yana çok yoğun çatışmalar yaşanıyor. Kimse bölgede bir Amerikan zaferinden söz etmesin. Bir çok Amerikan askerinin öldüğü, helikopterlerin düştüğü, ABD üslerinin füze yağmuruna tutulduğu Afganistan, Irak'a saldırı başladıktan sonra daha da karışacak. Irak'a saldırı kapıda ve geri dönüşü yok gibi. Bu saldırı Kuzey Afrika'dan Filipinler'e uzanan cephede görülmemiş bir Amerikan düşmanlığının temellerini atacak. Dünya nüfusunun yüzde 80'den fazlası ABD saldırılarına karşı. Irak ve sonrası İslam dünyasında ortaya çıkacak zincirleme gelişmelere hazırlıklı olmalıyız. Müslümanlar, İslam dünyasının yeniden dizayn edildiği bu sürece direnmek zorunda. Bu ağır bir sorumluluktur. Türkiye topraklarına veya Müslüman coğrafyaya gelecek her Amerikan askeri, esaretin daha da pekişmesi olacaktır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |