|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
![]()
Yitik Şehrin Figüranları bu akşamki bölümüyle 'dalya' diyor, hem de bir şiir albümü müjdesiyle! Günlük hayatın karmaşası içerisinde dert edilmeyen kesimlerin dramlarını ve hayata dair hikayeleri ustalıklı bir anlatımla ekrana getiren Yitik Şehrin Figüranları, bir şiir albümüyle dünyaya açılıyor. Belgesel, alanını da genişletti Kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri, hayat denen oyunda hep figüran olarak kalmış insanların dramatik hikayelerini ekrana taşıyan Yitik Şehrin Figüranları, bu akşam 'dalya' diyor ve 100. bölümüyle ekrana geliyor. 'Öteki Türkiye'ye karşılık 'gerçek Türkiye'ye ayna tutan program, bugüne dek ayakkabı boyacılarından sokak satıcılarına, mevsimlik işçilerden çekçek hamallarına, süpürgecilerden kalaycılara kadar yitik hayatların hikayesini taşıdı ekrana. Belgesel-haber formatıyla başlayan ancak öncelenen hikayelerin ustalıklı bir dille anlatılmasıyla giderek TV hikayeciliğine dönüşen program şimdi de bir şiir albümü haline geldi. Programın yapımcı ve sunucusu Mustafa Yürekli'nin yazıp okuduğu sosyal temalı şiirlerden oluşan albüm önümüzdeki günlerde piyasada olacak. Televizyonculuğun yanında edebiyatla da ilgilenen ve programında Sebahattin Ali, Orhan Kemal, Mustafa Kutlu ve Rasim Özdenören'in hikayelerinden beslendiğini kaydeden Yürekli, bu şiirlerin de program yapımı sırasında oluştuğunu anlatıyor. Dolayısıyla bu şiirlerde inşaatçı Rıza, ayakkabı boyacısı Ahmet gibi figüranlar da yer alıyor. New York'ta bir stüdyoda doldurulan albüm, 20'si Türkçe ve 20'si İngilizce olmak üzere toplam 40 şiirden oluşuyor. Albümün müzik çalışmalarının devam ettiğini ve her şiir için ayrı özgün müzik bestelerinin yapıldığını belirten Yürekli, albümü çıkaracak firmanın dünyanın 7 büyük şehrinde şiir dinletileri düzenleyerek kendilerine dünyaya açılma fırsatı sağlayacağını anlatıyor. Yerelden evrensele Şiir albümü macerası Mustafa Yürekli'yi programda bazı değişikliklere de itmiş. New York'a giderken programın bazı bölümlerini CD'ye yükleyip götüren Yürekli, yaptığı çalışmalarını edebiyat ve müzik çevrelerine izletmiş. İzleyenlerin ortak kanaati de kendisini fazlasıyla onore etmiş. Çünkü programda oluşturduğu dil, İtalyan sinemasının gerçekliğiyle Fransız sinemasının dramatizmi arasında bir anlatım olarak değerlendirilmiş. Bu arada programında evrensel bir duyarlılığı paylaştığını da farketmiş Mustafa Yürekli. Bunun da kendisini cesaretlendirdiğini ve programını biraz daha geliştirmeyi düşündüğünü şöyle anlatıyor Yürekli; "Gelişmiş dediğiniz ülke sayısı 8 tane. Geriye kalanlar gelişmemiş hükmünde. İnsanlığın büyük bir kısmı gelişmemiş ülkelerde yaşıyor. Modern anlamda gelişmemişlik ise; işsizliktir, göçtür, yoksulluktur, sefalettir. Programda anlattığımız öykülerin başka uluslarda da yaşandığını, aynı şekilde burada mücadele edilen değerlerin evrensel değerler olduğunu gördük. Kapitalizmin bütün olumsuzluklarıyla karşı karşıya kalmış halkların kendi gerçekliğini işliyoruz bir noktada. Elimizde kamera 21. yüzyıl insanının hayatını mercek altına alıyoruz. Dolayısıyla bir format değişikliğine giderek, Yitik Şehrin Figüranları'nı yerel bir yaklaşımdan çıkarıp evrensel bir yaklaşımla ele almak gerektiğini düşündük." Her meslekten insan hikayeleri
Yaptıkları işi TV hikayeciliği olarak adlandıran Yürekli, şimdiye kadar hep kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri, düşkün insanların öykülerini ekrana taşıdıklarını bunun da bir anlamda kendilerini sınırladığını söylüyor. Seyircinin de artık daha çok hayat üzerine genel bir perspektifte yoğunlaşmalarını istediğini anlatıyor Yürekli: "Programın hikaye bölümünde izleyici yoğunlaşması oluyordu. Dolayısıyla aslolanın meslek olmadığını gördük. İnsanlar kendi hayatlarında es geçtikleri pek çok ayrıntıyı bu hikayeleri izlerken farkediyor. Bu nedenle artık her meslekten insanın hikayesine yer vereceğiz. Böylece zaten özgün bir üslubu olan Yitik Şehrin Figüranları tam bir TV hikayeciliğine dönüşecek."
|
|
|
|
|
|
|
|