AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Kuzey Irak olayında neyi tartışıyoruz?

Kuzey Irakta Süleymaniye'de bulunan Türk Birliğine Amerikan Askerlerinin tecavüzünü incelemek üzere bir tahkikat Komisyonu kurulmuş bulunuyor. Bu komisyonda ne karar alınacağı önemli değil. Neler konuşulduğu önemlidir.

Haber aldığımıza göre, Amerikan tarafı aldığı bazı istihbaratı Türk tarafına aktaracak ve Türk tarafı da bu iddiaları cevaplandıracaktır. Amerikan tarafının iddialarının neler olduğu aşağı yukarı belli olmuştur.

Amerikalılar, Kerkük'te Kürt kökenli valisine suikast düzenleneceğini haber almışlardır. Bu suikastın yapılmasına Türk irtibat timi yardımcı olacaktır.

İkinci bir iddia, Türk irtibat kuvvetleri nezdinde, büyük çapta patlayıcı madde vardır. Bu maddeler, sabotajlarda kullanılacaktır. Başka bir iddia da, Türk irtibat timi, Kerkük Türklerini silahlandırmaya, onları mukavemet için eğitmektedir.

Amerikalılar bu konuda bilgelere ulaşmak için bu baskını yapmışlardır. Korgeneraller düzeyinde kurulan bir komisyon yukarıdaki iddiaların gerçeklik derecesini araştıracaktır. Komisyon bu maksatla kurulmuş ve bunu araştırıyorsa, kısaca diyebiliriz ki, araştırmanın sonunda bir şey çıkmayacaktır.

Bir an için farz edelim ki, Amerikalılar'ın bu iddiaları bir senaryodan ibarettir. Bu iddiaların yalan olduğunun ispatı bize neyi kazandıracaktır? Aksini düşünelim: Amerikalıların iddialarının tamamı doğru çıkmış olsun. Bu durumda da komisyon, yapılan uygulamanın doğruluğuna karar verebilecek midir?

Öyle sanıyoruz ki, adı geçen komisyon, yanlış bir gündemle işe başlamıştır. Bu komisyonun gündemindeki birinci maddesinin, Amerikan askerlerinin, ne için bu baskını yaptığı değil, baskını nasıl yaptığıdır.

İddialar doğru bile olsa, bir dost ülkenin, bir istihbaratın doğru olup olmadığını anlamak için bu yollara başvurmasını haklı kılacak bir gerekçe var mıdır? Hangi kitapta, hangi kuralda askerlerinin elleri bağlanıp başlarına çuval geçirelerek alıkonulması vardır. Harp hukukunun kurallarını belirleyen Cenevre Anlaşmasında bile düşman esirlerine bu davranışa müsaade etmez.

Biz masaya otururken konuya bu maddeden başlamalıydık. Bunu gündemin ilk maddesine koymadığımız taktirde, alınacak sonuç Türk kamuoyunu tatmin etmeyecektir. Sayın DYP. Genel Başkanı Mehmet Ağar konuyu çok güzel özetlemiştir. Çuval oradaki askerlerimizin değil, hepimizin başına geçirilmiştir.

Kuzey Iraktaki olaya bu bakış açısıyla yaklaşmazsak, içimizde asırlar boyu onarılmayacak bir yara kaynayıp duracaktır. Bu olay bir kan davasına dönüşecektir. Uluslar arası kan davalarının ise, hangi mekanda, kimin şuur altından çıkıp, kime karşı kullanılacağını kimse kestiremez.

Bugün Türkiye'nin beklediği bir sualin cevabıdır. Amerikalıların bütün duyumları doğru olsa bile, neden askerlerimizin başına çuval geçirilmiştir? Bu soruyu sorup, bizi tatminedecek bir hal çaresi bulunmazsa, Türk halkı, kendi başına soruşturma komisyonu tarafından ikinci bir çuval geçirilmiş gibi hissedecektir.

Amerika, üzüm yemek yerine, bağcıyı dövmek yolunu seçmiştir. Bilinmelidir ki, Türk Milleti bu suali sorabilecek derecede güçlüdür.


14 Temmuz 2003
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED