AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

K Ü L T Ü R

Resimlerimi satmak
bana acı veriyor

Bir sergi bile açamadan on yıldır aralıksız olarak binin üzerinde resim yapan ve tamamını satmak zorunda kalan Recep Kaplan, "Resmin hayatımı kazanmanın yolu olmasını istemezdim" diyor.

1963 Elazığ doğumlu olan Recep Kaplan resim yapmaya lise yıllarında başlar. Ancak maddi imkansızlıklardan ötürü ailesinin sıcak bakmadığı eğitimi için öyle ısrar eder ki, bu ısrar onu 1983 yılında İstanbul'a sürükler. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü'ne kaydolur ancak, çalışmak zorundadır. Bir süre tabela ve reklam işleri yapan Kaplan, bir yandan günü kurtaracak işlerin peşini kovalarken, öbür yandan okulunu tamamlar. Kaplan, şimdi 10 yıldan beri evinde yaptığı tabloları satarak hayatını kazanıyor.

Resim, hayat serüvenininiz neresinde?

Valla tam olarak içinde, her yerinde. Sosyal hayatım çok zayıftır benim. Günlerce evden dışarı çıkmadığım olmuştur. Belki bir ilham gelir, yeni bir kompozisyon çıkarabilirimin derdindeyim hep. Seramik okudum ancak maliyeti yüksek bir sanat olmasından ötürü resme yönelmeyi tercih ettim. Ve bu kararı verdiğim on yıldan bu yana hepsini de satmak zorunda kaldığım 1000'in üzerinde yağlıboya çalışması yaptım.

Resmin üzerinde değişiklikler yapıyorsunuz, tıpkı hayat gibi. İnsanların orjinalliği giderek yitirdiği dünyamızda, eserlerin orjinalliğini yitirmesi, ressam için bir handikap oluşturmuyor mu?

Elbette bir handikap. Örneğin şu karşıdaki tabloda değişiklik yapmak gereği üzüyor beni. Bu, tıpkı resimlerimi tanımadığım insanlara satmak gibi birşey. Adeta bir parçamızı koparıp ortaya çıkardığımız o eseri, artık belki de bir daha hiç göremeyeceğim. Bu ne kadar acıysa, aynı şekilde ortaya çıkardığım bir eser üzerinde oynama yapmakta aynı. Çünkü bir daha o eski çalışma geriye gelmeyecek. Ama bütünlük ve uyum gibi unsurlar, eserin üzerinde çalışma yapmayı zorunlu kılıyor.

Resim sizin için neyi ifade ediyor? Hayatınızı kazanmanın bir yolu, bir amaç, bir hayal; ya da ne?

Resmin, hayatımı kazanmanın yolu olmasını istemezdim. Bu bir sanatçıya acı verir. Bazen çelişkiye düştüğümüz oluyor. Sanattan taviz vermek istemiyoruz çoğu kez. Ancak bir yandan da ortaya bir an önce birşeyler çıkarıp satmak zorundasınız. Resim, tabi yalnızca hayatımı kazanmanın yolu değil. Kendimi ifade etme serüvenimin bir yolu bu. Ben en fazla Ayvazovski ile Hoca Ali Rıza'yı örnek alırım. Romantizmi, boğazı, sokak aralarındaki evleri, Anadolu'yu seviyorum. Ortaya çıkardığım eserler de bu yönde çalışmalar.

 
-PAZARTESİ NOTLARI- TENKİDİN TENKİDİ!..
Asi ve asil ses: Mercedes Sosa bugün Açıkhava'da
Latin Amerikanın sesi olarak tanınan Mercedes Sosa, 10. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nde konser veriyor. Asil bir kişiliğe sahip olan sanatçı halkına yakın bir ruh taşıyor. Söz yazarlığı ve şarkıcılığın yanısıra sıkı bir protest, insan hakları savunucusu olan Sosa, defalarca Joan Baez, Sting ve Pavarotti gibi sanatçılarla aynı sahneyi paylaştı. Arjantin'de protest kimliği ile "Halkın sesi" (La Voz de la Gente) adıyla tanınan, 35 yıldır verdiği sayısız konser ve çıkarttığı albüm ile dünyanın dört bir yanında sevilen Mercedes Sosa, bu akşam saat: 21.00'de Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde İstanbullulara unutamayacakları bir konser verecek. Sosa'ya gitar-geri vokalde Nicolas Brizuela, piyano-tuşlu çalgılarda Popi Spatocco, davul-vurmalı çalgılarda Ruben Lobo ve bas-geri vokalde Carlos Genoni eşlik edecek. Konserin biletleri AKM, Açıkhava ve Biletix'ten alınabilecek. Bilgi tel: 0 216 454 15 55w
14 Temmuz 2003
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED