AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Sigortasız çalıştırma

İsmimin açıklanmasını istemiyorum. Sorunumu şöyle anlatayım: Ben 1999 senesinden beri bir firmada çalışıyorum. Bu firma, benim sigortamı girdi - çıktılarla bilgim dahilinde yatırıyor. Yalnız son zamanlarda kriz dolayısıyla yatmıyor. Ama ben çalışmak zorunda olduğum için ses çıkaramıyorum. Endişe ediyorum ki anlaşamadığımda beni işten çıkarırlarsa, tazminatlarımı bütün çalışma süreme uygun olarak alabilir miyim? Bu konuda bilgi verirseniz sevinirim.

Okuyucumuzun sorunu, bazı çalışma dönemlerinin sigortasız yani kayıtsız olarak gerçekleşmesidir. Bu durumda öncelikle sorulacak soru: Sigortasız çalıştırılan bir işçi, ne yapmalı? Tabii ki durumuna göre, SSK'ya başvurmalı ya da dava açmalıdır:

a) İşçi, hala sigortasız olarak işyerinde çalışıyorsa, işinden bu nedenle hemen ayrılmamalı. Bulunduğu ildeki SSK Sigorta Müdürlüğü'ne bir dilekçe ile sigortasız olarak çalıştığı işyerinin adını, adresini varsa telefonlarını bildirmeli, kendi isim ve adresini de bu dilekçeye mutlaka yazmalıdır. Denetim elemanları, görevleri gereği işçinin ismini gizli tutmak zorundadır. İşçi, dilekçesine kendi isim ve adresini yazmaktan çekinirse, kendisinin durumu hakkında denetim ve bildirim imkanı kalmayacaktır. İsim ve adres, hakkında yapılan işlemi ve yapması gerekenleri bildirmek için gereklidir.

b) İşçi, sigortasız çalıştırıldığını eğer işten ayrıldıktan sonra öğrenmişse, aşağıdaki iki işlemi yapmalıdır:

1-SSK Sigorta Müdürlüğü'ne durumunu belirtir bir dilekçe vermektir. Ancak işçi işyerinden ayrılmış olduğundan, SSK Denetim Elemanlarının yapabilecekleri sınırlı olup işverenin defter, kayıt ve belgelerini incelemekten ibarettir. İşverenin sigortasız çalıştırdığı işçi ile ilgili olarak defter, kayıt ve belgelerde bilgi bulunmayacağından yapacak bir işlem olmayacaktır. Ama eğer defter, kayıt ve belgelerde işçinin ismini de içeren ücret ödenmesi varsa, SSK işçinin sigortasını sağlayacaktır. Bu arada o işyerinde başka sigortasız çalışanlar varsa, bu denetim sonucunda sözkonusu işçiler de sosyal güvencelerine kavuşacaklardır.

2-İkinci yol, hizmet tespit davası açmaktır. İşçi, işyerinden ayrılmış olduğu için SSK Denetim Elemanları sonuca gidemezse bu kere ikamet edilen yer çevresindeki iş mahkemesinde dava açılması gereği ortaya çıkmaktadır. Bu dava, en geç işten ayrılma yılını takip eden beş takvim yılı içinde açması gerekir. Örneğin işçi, 12.02.1998 tarihinde işten ayrılmışsa, 31.12.2003 sonuna kadar dava açabilir. Yargıtay kararlarıyla beş yıllık zamanaşımı konusunda bazı istisnalar da oluşmuştur. Şöyle ki: işe giriş bildirgesinin zamanında verilmiş ama SSK'ya gün ve kazanç bildirilmemiş olması, işyerinde SSK Denetim Elemanlarınca denetim yapılmış ve denetim anında davacının da tutanağa kaydedilmiş olması, işyerinin kamu işyeri olması vb. Açılacak davaya delil olarak, şahitler gösterebileceği gibi, işçinin çalışırken imzaladığı işyeriyle ilgili muhasebe veya benzer birimlerdeki kayıt ve belgeler (teslim - tesellüm makbuzu, irsaliye fişi vb.) mahkemeye sunulabilir. Hizmet tespit davalarının özelliği gereğince, bu davalarda ispat külfeti, işverene ait olduğu gibi; bu davaya bakan hakim, diğer davalardan farklı olarak olayın her yönünü kendiliğinden araştıracak ve doğruyu bulmaya çalışacaktır.

Okuyucumun yukarıdaki beyanından, iş sözleşmesi haksız olarak feshedildiğinde, yukarıda belirtilen usullere hiç başvurmadan, hizmet süresi doğrultusunda, ihbar ve kıdem tazminatlarını alabilirse memnun olacağını anlıyorum. İşveren, bu durumda kayıtdışılık nedeniyle uğrayacağı cezai müeyyidelerden korunmak ve iş güvencesi hükümlerinden kurtulmak için, belki tazminatları eksiksiz ödeyebilecektir. Eğer işveren, okuyucumuzun tazminatlarını ödemezse, yukarıda belirtilen yollara başvurulması gerekebilecektir.

Rafet SAATÇİ : Benim gibi mağdur insanımız size yazıyor. Yeni çıkacak SSK - Bağ-kur yasalarında kademeli emekliliğin 1. kademesi hakkında bir düzeltme olacak mı? Bekliyoruz, bizlere yardımcı olun. Bu yasa, birçok vatandaşı mağdur etti. Annemle babam ayrıldığı için, 4 yaş küçük olarak yeni annemin üzerine yazılmışım. Yaşımın küçük yazılmasından dolayı mağdurum. 01.01.1977 yılından beri 9000 gün sigorta primi ödedim. 25 yılım ve prim gün sayım dolmuş durumda. Ama küçük yazılmam nedeniyle yaş durumundan emekli olamıyorum.

Okuyucumuza öncelikle yaşının küçük yazılması nedeniyle sonradan mahkemece yapılacak yaş tashihinin sosyal güvenlik yönünden hiçbir değerinin bulunmadığını söyleyelim. Doğum tarihini bildirmediği için hakkında bazı yorumlar yapılamamıştır. Zaten kendisi, yaştan dolayı emekli olamadığını belirttiğinden, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasıínın 4759 sayılı Yasa ile değişik Geçici 81. maddesi hükümlerince öngörülen emekliliğe kademeli geçiş hükümlerinden olumsuz etkilendiği anlaşılmaktadır. Bu konuda Prof. Dr. Ali Rıza OKUR tarafından geçen yıl içerisinde güzel bir makale yazılmış ve ìİşverenî dergisinde yayınlanmıştır. TBMMínde halen sosyal güvenlik hakkı ve kurumlarıyla ilgili mevzuat üzerinde çalışmalar sürdürüldüğüne göre, ÇSGB ile Milletvekillerinin okuyucumuzun sözünü ettiği kademedeki sigortalıların sorunlarının çözülmesi yönündeki hüküm de Geçici 81. maddeye eklenmelidir.


14 Temmuz 2003
Pazartesi
 
TAHSİN SINAV


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED