|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
'Akreditasyonsuz yayın organları' arasına "Hoşgeldin" demeye hazırlandığım bir televizyon var: BBC... Hayır, sebep Tony Blair'le girdiği tartışma değil. İngiliz hükümeti de elinden gelse BBC'yi 'akreditasyonsuz' kılar; ama "Hiçbir devlet görevlisi BBC muhabirleri ve yapımcılarına yardım edemez, görüşemez, çalışanlarına basın kartı vermeyiz, vize taleplerini reddederiz" kararını alan ülke İsrail... İngilizlerin itibarlı yayın kurumu BBC İsrail'de akreditasyonsuz hale geldi... Ben size, "Şu sırada bir yerlerde uygulanan, daha sonra başka yerlerde uygulanacak pek çok 'farklı' düzenleme ilk kez Türkiye'de denendi, deneniyor" diyorum da bana inanmayanlarınız çıkıyor... Alın size son örnek: Türkiye'de 28 Şubat'la birlikte yürürlüğe giren 'akreditasyon' uygulaması İsrail tarafından benimsenip 'evrensel' hale getirildi. Yakında başka ülkelere de yaygınlaşırsa şaşırmayın... Evet, kabul ediyorum, tıpkı 28 Şubat'a karşı çıkanlar gibi BBC de 'suçlu'. Nasıl suçlu olmasın, yıllardır herkesin üç maymunları oynadığı halde 'bilmesi gereken herkesin bildiği bir sırrı' fâş ediverdi. Hem de dünyanın dikkati Irak üzerinde yoğunlaşmışken... BBC, geçen hafta, "İsrail'in gizli silâhı" başlıklı bir program yayınlayıverdi. Programın daha girişinde dev grafikler eşliğinde sorulan şu sorulara bakın hele: Ortadoğu'daki hangi ülkede varlığı gizlenen nükleer silâh bulunuyor? Ortadoğu'daki hangi ülkenin ilân edilmemiş biyolojik ve kimyasal imkânları var? Ortadoğu'daki hangi ülke denetlenmiyor? Hangi ülke elinde nükleer silâh bulunduğunu açıklayan vatandaşını 18 yıl hapis cezasına çarptırdı? Bugünün ortamında soruların hepsine "Irak" cevabı verilmesi beklenir değil mi? Oysa, Olenka Frankiel'in belgeselini izleyenler, "Ortadoğu'nun en tehlikeli ülkesi İsrail" noktasına geliyorlar... Programa çıkan bir İsrail vatandaşının, "Ülkemin 'bütün dünya bize karşı' iddiasının tam tersi söz konusu; Ortadoğu'da nükleer yarışı bizim başlattığımıza hiç kuşku yok" dediği duyuluyor. Arap asıllı İsrail milletvekili İssam Makhoul, "Amerikalılar kitle imha silâhlarını, nükleer silâhları neden Irak'ta arıyorlar?" diye sorduktan sonra izleyicileri uyarıyor: "Onlar Dimona'da, Eilabun dağında, Haifa Körfezi'nde, Sakneen bölgesindeki Yolfhata'da..." Programın hazırlanış sebebi İsrail'in Dimona çölüne kurduğu nükleer tesis... BBC'den, tesisin Fransa yardımıyla 1950'li yıllarda kurulduğunu öğreniyoruz. İsrail çok uzun yıllar tesisin varlığını saklayabildi. Hatta bir defasında Kennedy döneminde sıkıştırılınca, "Denetçilerinizi gönderin, kendi gözleriyle varolmadığını görsünler" diye meydan bile okudu İsrail. Gelen denetçiler Dimona'daki tesisin ilk katından aşağıya inemediler; inemediler, çünkü İsrailliler asansörler dahil aşağı katlara bütün giriş-çıkışları duvarla kapatmışlardı... Ülkedeki nükleer tesislerin varlığı Mordechai Vanunu adlı Fas göçmeni bir İsrailli'nin kendisini feda etmesiyle dünyanın bilgisi dahiline girdi. Felsefe eğitimi almış Vanunu Dimona'da çalışıyordu ve nükleer silâhların varlığından rahatsızdı. 1996'da İngiltere'ye gidip Sunday Times gazetesinden Peter Hounam'a, "Konuşmaya hazırım" dedi. Alınan bütün tedbirlere rağmen Mossad ajanları Vanunu'nun konuştuğunu öğrendiler ve ifşaatı daha gazeteye yansımadan kendisini kaçırmayı başardılar... Mossad, Vanunu'yu kaçırmak için Amerikalı bir kadını yem olarak kullandı. Genç adam, güzel kadının dâveti üzerine gittiği Roma'da derdest edilip bir kafes içerisinde İsrail'e götürüldü. 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı gizlice yargılanan Vanunu; erken salıverme müracaatları, aradan 16 yıl geçmiş olmasına rağmen, olumlu karşılanmıyor. BBC, "İsrail'in gizli silâhı" belgeselinde, İsrail adaletinin, Vanunu'yu, cezası bitse bile hapisten çıkarmaya niyetli olmadığını açıklıyor... Adam, küçücük bir hücrede, başka tutuklularla teması engellenerek günlerini geçiriyormuş... "Bu ne biçim program, tamamen tek yanlı" mı dediniz? Muhabir Olenka Frenkiel, Vanunu'nun yakalanması emrini vermiş eski başbakan Şimon Peres'le konuşmuş. Muhabirin, "İsrail'in gizli nükleer programının babası" diye andığı Peres bir ara Nobel barış ödülü de almıştı. Vanunu'dan "Ülkesine ihanet eden casus" diye söz eden Peres'e, muhabir, "Kaçırma emrini siz mi verdiniz?" diye sorunca, şu ters cevabı alıyor: "Hamfendi, sürecin her ânından söz etmek istemiyorum..." Vanunu olayını ortaya çıkartan İngiliz gazeteci Hounam programda şu bilgiyi veriyor: "Vanunu, İsrail'in elinde 100 ilâ 200 arasında atom bombası olduğunu, nötron bombası ile termonükleer silâh geliştirmeye çabaladığını söyledi. O gün bugündür kimse sesini çıkarmıyor." Bir İsrailli, "Bir anlığına, ülkesinin elinde nükleer silâh bulunduğunu açıklayan Vanunu'nun İsrailli değil de bir Koreli, İranlı veya Pakistanlı olduğunu düşünelim; Nobel barış ödülü ona verilir, ikinci Sakharov yapılırdı" diyor... Geçen cumartesi yayınladığı programda İsrail başbakanı Ariel Şaron'un Sabra ve Şatilla katliamlarıyla irtibatını bile andı BBC... Eh, böyle yapınca da İsrail'de 'akreditasyonsuz' kalmayı hak etti... Yayın kuruluşu değil de, sanki fil mübarek...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |