|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Milli güvenlik kavramı, Türk kamu hukuku literatürüne 1961 Anayasası'yla girmişti. Ancak, kavrama asıl rötuş, 1982 Anayasası'yla yapıldı. Kavram "toplumun huzur ve güvenliğinin sağlanması" gibi son derece geniş ve muğlak bir kapsam kazandı. İlginç ve anlamlı olan, "toplumun huzur ve güvenliğinin sağlanması" ifadesinin olağanüstü dönemlerde toplumsal taleplerin bastırılması, muhalif görüşlerin zapt-u rapt altına alınmasıyla eş anlam taşımasıydı. 12 Eylülcüler bu ifadeyi darbe gerekçesinde kullanmışlar, hatta darbenin şiarı haline getirmişlerdi. Daha sonra bu ifade yasal alana sızmış, Anayasa'nın temel hak ve özgürlükler rejimini hemen her yönüyle denetimi altına almıştı. Tabii MGK'nın görev alanı içine girerek, bu alanı tanzim etmişti. Toplumun huzur ve güvenliğini sağlamanın kriterleri nelerdir türünden soruları yanıtlayacak hukuki anahtarlar aramak nafile bir çaba olur. Kriterler ideolojiktir. Referansları ise Anayasa'nın girişinde yer alan Atatürk milliyetçiliği, milli sevinç, milli keder, milli kültür gibi hukukdışı ve muğlak kavramlardır. 7. Uyum Paketi, milli güvenlik kavramına doğrudan el atmasa da, onun en önemli meyvası olan MGK ile ilgili bir dizi düzenleme içerecek. Bu bile şu aşamada son derece önemli ve sevindirici bir gelişmedir. Ne var ki, Türk siyasal sistemi bir ileri adım atarken iki geri adım atmakla tanınır. Nitekim Adalet Bakanlığı'nın TBMM'ye sevkettiği, üstelik bir önceki hükümet döneminde hazırlanmış olan Türk Ceza Kanunu Tasarısı 359. maddesiyle sisteme yeni kavram hediye etmeye hazırlanıyor. Madde "milli yararlara karşı hareket" başlağı taşıyor. "Temel milli yararlara karşı eylemlerde bulunmak maksadıyla doğrudan doğruya veya dolaylı olarak menfaat sağlayan kişilere üç yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir" diyor, özetle. Burada menfaat sağlamak ibaresine takılıp kalmamak gerek. Önemli olan "milli yarar kavramı"nın kendisi. Maddenin son fırkası temel milli yararı "bağımsızlık, toprak bütünlüğü, millî güvenlik, cumhuriyetin Anayasa'da belirtilen temel nitelikleri, diplomasi ve savunma araçları, Türkiye'de ve yabancı ülkelerde yaşayan vatandaşların esenliği, milletin içinde bulunduğu doğal çevre, ekonomik ve bilimsel olanaklarının temel unsurları ve kültürel varlığı" olarak tanımlamış. Maddenin gerekçesi ise bu tanımı örneklendirmiş. Bu örnekler maddenin asli zihniyetini ve amacını ortaya koyan, evlere şenlik bir nitelikte… Şöyle: "Türk askerinin Kıbrıs'tan çekilmesi veya bu konuda Türkiye aleyhine bir çözüm yolunun kabulü için veya sırf Türkiye'ye zarar vermek maksadıyla, tarihsel gerçeklere aykırı olarak, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Ermeniler'in soykırımına uğradıklarının basın ve yayın yoluyla propagandasının yapılması…" Devlet tekelinde bulunan belirli konularda, daha doğrusu asli konularda siyasi görüş ve tartışmaları men eden bir nitelik taşıyan bu mantık, menfaat sağlamanın ötesinde, bir kriter olarak her tür kullanımına açık bir şekilde Türk mevzuatına yerleştirilmektedir. Denebilir ki, Adalet Bakanlığı tasarıya bir önceki dönemde özellikte askerin teklifiyle konan bu maddeyi gözden kaçırmış olabilir. Ama kaçırmamış… Biraz hafifletmeye çalışmış.. Eski tasarıdaki, "Milli yarar tabiri milli birlik ve bütünlük ile ilgilidir. Bu nevi fiiller çok değişik şekiller alabilir; ülkenin hasımlarından ve henüz kendilerini ilan etmemiş düşmanlarına yarar sağlamak amacıyla yapılabilir…" şeklindeki son derece keyfi tanımı kaldırarak onun yerine yukarıda verdiğimiz özü itibariyle yine muğlak kalan tanımı koymuş. Ne var ki, Ermeni meselesinde tarihi gerçeklerin ne olduğu, Kıbrıs politikasının nasıl olması lazım geldiği gibi ancak, hukuk devleti yerine devlet hukukun hakim olduğu diyarlarda, otoriter düzenlerde olabilecek bir durumu korumuş. Lafı eveleyip gevelemeye gerek yok: 359. madde, resmi devlet politikalarının dışında beyan edilecek her fikrin, bu politikalara getirilecek her eleştirinin, milli yarar kavramı çerçevesinde yaptırıma tâbi olma kapısını aralamaktadır. Unutmadan… Erdoğan hükümetinin Kıbrıs politikası daha şimdiden bu maddede verilen örneklerle ters düşmekte, bir suç haline gelmektedir. Menfaat kısımını da birileri, bir bahane, bir delil üretiverir artık… Her şeye rağmen bu maddenin ve gerekçesinin Adalet Komisyonu'nda düzeltileceğini umuyoruz…
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |