|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çok uzun süreyle teröre mâruz kalmak hiç değilse bir gerçeği öğrenmemize yaradı: Eylemlerin esas hedefi bombalar yüzünden hayatlarını kaybedenler değil genelde; atılan her kurşun hepimizin yüreğine isabet etsin, fırlatılan her bomba herbirimizi paramparça etsin diye atılıyor... Amacı doğru teşhis edilemeyen terör hedefine daha kolay ulaşır... Son zamanlarda yeniden baş gösteren terörden telâşa kapılmak yerine bildiklerimizden hareketle doğru teşhiste bulunmamız gerekiyor: Bombayı koyan, kurşunu sıkan kimin eli olursa olsun, o ele bakarak amaca ulaşmamız yanlıştır. Bugünün dünyasında, teröre sapanlar, kendi kirli amaçlarına hizmet ettirmek için 'araç' bulmakta hiç zorlanmıyorlar. Sağ gösterip sol vurulan, solu işaret etmek üzere sağ parmağın kullanıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Türkiye için olağanüstü hayati birkaç aya girildi. Çevremizde kitabına uygun gitmeyen bir savaş var; bütün dünyayı aldatarak savaşı çıkartmış olanların gözü başka ülkelere çevrilmiş bulunuyor. Sonuç alabilmeleri için savaşın daha geniş coğrafyalara yaygınlaşması gerekiyor. Huzurlu bir Türkiye'yi o kirli hesapların içine çekmek imkânsız. 'Uluslararası terör' ile 'teröre karşı uluslararası mücadele' arasında ülkemiz bakımından bir hedef birliği var: Her ikisi de Türkiye'nin savaşın tarafı haline dönüşmesinden yana... Irak'ta Türk şirketlerinin tâciz edilmesinin, şoförlerinin rehin alınmasının ve kuzeye doğru yolalan petrol boru hatlarının tahribinin bir anlamı bulunuyor. Daha önemli bir gelişme Avrupa Birliği (AB) yolunda son dönemece girilmesidir. 6 Ekimde çıkacak 'ilerleme raporu' Türkiye'nin AB üyeliğini tavsiye edecek; bütün göstergeler buna işaret ediyor. Yıl sonunda toplanacak AB Zirvesi'nin 'hayır' cevabı vermesi neredeyse imkânsız. Türkiye'nin AB üyesi olmasını istemeyenler ile Türkiye'yi AB içerisinde görmeye tahammül edemeyenler için vakit iyice daraldı. Sonuç alabilmeleri için ellerinden geleni yapabilecekleri şunun şurasında sadece birkaç ay var. Teröre her bulaşanın savaş veya AB gibi çok kapsamlı bir ereği olması şart değil; çok daha basit bir sebeple terör şirketine üyelik kaydını yaptıranlarla karşılaşılabiliniyor. Türkiye'nin ekonomik açıdan zora girmesi, turizm gelirlerinin olumsuz etkilenmesi, rahat ve huzurunun kaçması gibi sınırlı kötülükleri yeterli sayan kem gözlüler de var mutlaka. Ya da, içeride işlerin hep iyi gitmesinin kendilerinin güçsüzleşmesini getireceği inancıyla böyle günler için beslediklerini ava çıkartanlar da olabilir. Türkiye burası. Sözün özü şu: Terörü kimin yaptığından çok ne için yaptığı önemlidir. Hatta, bugünün karmaşık ortamında, eylemler üzerinde bırakılan kartvizitten kuşku duymak için binbir sebep olduğunu bilmeliyiz. Amaç, hedef, terörün ne için yapıldığı... Önemli olan bu noktada kafa karışıklığından uzak durmaktır. Türkiye'yi hedef alan terörün amacı ülkeyi istikrarsızlaştırarak yolundan saptırmaktır. Bunu sağlamak için arzulanan da, kitlelerin gelecek umutlarını yok etmek, siyasîlerin itibarını zedeleyerek insanları daha kestirme çözümleri dinlemeye hazır hale getirmektir. Teşhis için yola koyulduğunda, İstanbul'da patlayan terörle eş zamanlı meydana gelen diğer gelişmeler de hesap-dışı bırakılmamalı... Geçmişte teşhis hatasına dayalı yanlış yöntemler benimsendiği için Türkiye gereksiz yere sarsıldı, zaman kaybedildi; bu defa aynı hataya düşülmemeli. Bugünün iktidarı kulağına fısıldananlara itibar etmeden önce epey düşünmeli. Verdikleri her tepkinin nereye varacağını öngörebilmelidir siyasîler, gözlerini hep bir-iki hamle sonrasına dikerek... Ne kadar zor değil mi? Gulyabanilerin köşeleri tuttuğu günümüz ortamında, Türkiye gibi bir ülke olmak da, böyle bir ülkede sorumluluk taşımak da elbette kolay değil. Bu hükümet de, 'feraset' ile keskinleşmiş siyasî sorumluluğa sahip olduğu varsayımıyla iktidara taşınmadı mı? Terörle sonuç alacaklarını umanların heveslerini kursaklarında bırakmasını beklemek en doğal hakkımız.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |