|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Pamukova'daki tren kazasından bir hafta önce, o trene binmiştim. Nasıl bir yolculuk olduğunu en başından anlatayım. Geçen ay bugünlerde Afşin'de düzenlenen Ashab-ı Kehf Şiir Şöleni'ndeydik. Şölen kadar dönüş yolculuğumuz da çok keyifliydi. Kahramanmaraş seferleri kaldırıldığından, uçak biletini Kayseri üzerinden gidiş-dönüş almıştım. Ankara'dan otomobille gelen arkadaşlar birlikte dönmeyi teklif ettiler. Birisinin ehliyeti yok, birisi uykusuz, diğerinin ehliyeti var ama eli direksiyona değmemiş. "Sen bizi Ankara'ya götür, seni oradan hızlı trenle gönderelim. Aynı saatte İstanbul'da olursun." "Uçak bileti ne olacak?" Mehmet Aycı "Hallederiz" dedi, telefonla THY'ye ulaşıp bileti iptal ettirdi ve trenden yer ayırttı. M. Ragıp Karcı, Hicabi Kırlangıç ve Mehmet Aycı'yla beraber yola çıktık. Gece boyu türküler ve şiirlerle Ankara'ya ulaştık. Yarım saat sonra hızlandırılmış trendeki yerime oturmuştum. Bütün gece araba kullandığım için İstanbul'a yaklaşırken gözlerimi açmıştım. Dedikleri gibi uçakla da gelseydim, aynı saatte ulaşacaktım. Bir hafta sonra kaza oldu. Aradan iki hafta geçmeden, Yalova'ya gitmek için Yenikapı'dan feribota bindim. Tam vaktinde sağ salim karşı kıyıya ulaştık. Feribotun "hızlandırılmış" değil de "hızlı" oluşuna şükretmek zorunda hissettim kendimi. Feribotlarda ve deniz otobüslerinde yolcular için "imdat freni" bulunmayışı da önemli bir avantaj sayılırdı. Sayılmalıydı. Saydım gitti. Zira aradan birkaç gün geçmişti ki bir deniz otobüsü bilinmeyen bir cisme çarptığı için denizde panik yaşandı. Tedbir olarak can yelekleri giydirilen yolcular başka bir araca aktarıldı.
Gazetede arkadaşlarla bu kazalar üzerine sohbet ederken, gazeteci yazar Bekir Hazar önemli bir uyarıda bulundu. "Şu sıra sakın uçağa binme. Ne olur ne olmaz, bir hafta sonra uçak düşer, senden bilinir." Afşin Belediyesi şölene katılanların yol masraflarını karşılamıştı. Dönüş yolculuğu planlanandan farklı olduğu için elde kalan farkı bir fakire ulaştırdım. Allah kabul etsin ve hepimizi kazadan beladan korusun. On gün sonra Elbistan'da bir şiir şöleni düzenleniyor. Sağolsun arkadaşlar oraya da davet ettiler ama ne yazık ki katılamıyorum. Kısmetse bir dahaki sefere. Yalnız, kafama takılan önemli bir husus var... Laleli ve Sultanahmet civarındaki otellere hiç uğramamışken, bu bombalar niye patladı, hiç anlamadım. Demek ki Bekir Hazar'ın uyarısı da benim endişem de bir kuruntudan ibaret.
VEKİL ZİYARETİ
Geçen sene vatandaşın birisi, Meclis'e gitmiş. İlinin milletvekilini ziyaret edecek. Milletvekili danışmanlarına vekiliyle görüşmek istediğini bildirmiş. Danışmanlar milletvekilinin Ankara'da değil, Peru'da olduğunu söylemişler. Adam biraz duraksadıktan sonra sormuş: - Beklesem mi?
GEBE Cumhuriyet'in birinci sayfasında kocaman bir haber: "Alman solu gebe".
YENİ HEDEF
ABD'nin şiirsel isimli Güvenlik Danışmanı Kondaliza Rays, İran'ın nükleer silah üretmesine izin veremeyeceklerini söylüyor. Anlaşıldı. Amerika yeni hedefine göz kırpmaya başladı. Fakat bir zamanlama hatası var gibi... Önceki gün yapılan Irak'ta kimyasal silah bulunmadığına ilişkin açıklama, bu durumda erken yapılmış bir açıklama sayılmaz mı? Hiç değilse İran saldırısı başladıktan sonra Irak'taki istihbaratın yanlışlığı duyurulsaydı. LANGIRT YASAĞI
Düzenlenen bir turnuva dolayısıyla, langırtın 36 yıldır yasak olduğu ortaya çıkmış. Her ülkede böylesine garip yasaklar bulunur. Ya bu yasak kalkmalı, yahut langırtlar. Başka yolu yok. O kadar langırt masasını kaldırmak epey zahmetli olacağına göre, yasak üzerinde yoğunlaşmalı. Şayet o da zorsa, langırtın adını değiştirir, "ulangırt" yaparsın, mesele hallolur.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |