AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Neyi tutsan elinde kalıyor

Yasal açıdan hiçbir sorumluluğu bulunmayan ‘genel yayın yönetmeni’ sıfatını taşırken bir haber yüzünden cezaya çarptırıldığımı, haberde imzası bulunan muhabirle yazı işleri müdürünün ise beraat ettiklerini biliyor muydunuz? Garip, ama gerçek olan o olay ‘MİT’ yüzünden yaşandı...

Hayır, konu hiçbir yönüyle Milli İstihbarat Teşkilâtı ile ilgili değildi. İzmir’de bir yolsuzluğun üzerine gidiyorduk ve habere konu olan kişi gazeteyi mahkemeye verdi. Basın Yasası’na göre, gazetede çıkan haberlerde yayın yönetmeninin hukukî bir sorumluluğu yoktur; dâvâ muhabirler ve yazı işleri müdürü aleyhine açılır. Avukatım, “Sorumsuzluk bildirimiyle hakkınızdaki dâvâ ilk celsede düşer” demişti; tam tersi oldu: Genellikle aylar (bazen yıllar) süren dâvâ ilk celsede benim mahkumiyetimle sonuçlandı.

Duruşmada bulunmadığım için muhabirimizden dinledim olanları: “Hâkim, beni ‘suçlu’ bulduğunu söyler söylemez, ‘Hayır, o değil hâkim bey’ diyerek itiraz etti ve sizin isminizi verdi dâvâcı; bir baktık, ben beraat ettim, size paraya çevrilen üç ay hapis cezası takdir edildi...” Sonradan öğrendim; dâvâcı konumundaki muhasebeci, duruşmadan önce hâkimi makamında ziyaret edip kendisinin ‘ismi lâzım olmayan bir yerle irtibatlı’ olduğunu bildirmiş...

Yargıtay başkanı Eraslan Özkaya’yla ilgili haberleri okurken, 20 yıl kadar önce yaşadığım bu olay geldi aklıma. 40 yıllık yargıçlığı boyunca Eraslan Bey kimbilir kaç ‘MİT mensubu olayı’ yaşamıştır.

Olayın dal budak sarmasının sebeplerinden biri eski MİT mensubu Yavuz Ataç’ın Milliyet gazetesine konuşması oldu. Alaattin Çakıcı ilk yakalandığında üzerinde ‘kırmızı pasaport’ çıkmıştı da, “Acaba nereden buldu?” sorusuna cevap aranırken Yavuz Ataç’ın ismi geçmişti... Aynı günlerde, Çakıcı’nın ‘Yavuz Abi’sini teşkilâta müsteşar yaptırmak için çalıştığını da öğrenmiştik.

Bakın ne demiş Yavuz Ataç, “Devlet yol mu gösterir?” sorusunu soran Belma Akçura’ya: “Yabancı bir ülkenin istihbarat görevlisi, ‘Siz bu 'eleman' dediğimiz kişileri kullanırken üzerinize fazla yük alıyorsunuz; biz parayı verir, gerisine karışmayız’ demişti. Bizde adam sahte belgeyle yurtdışına çıkacak. Polis kontrolünden geçerken bir sakatlık çıkma ihtimaline karşı bizim ilgililerimiz giderler elinden tutarak götürürler.” İyi mi? Bu anlatıma göre, yurtdışına kaçmak isteyen kişinin bütün yapması gereken, ‘elinden tutacak’, ama gerçekten fizikî olarak elinden tutup pasaport polisine kaş göz işareti yaparak çıkmasını sağlayacak bir ‘MİT mensubu’ bulmak...

Yargıtay’da yaşanan benimkinden çok daha büyük bir olay... Eraslan Özkaya’nın başını ağrıtan, MİT’in operasyonlardan sorumlu başkan yardımcısını makamına kabul edip görüşmek... Buluşmayı sağlayan kişinin Eraslan Bey’in yazlığının müteahhiti oluşu konuyu ‘akçalı’ bir boyuta taşıyor; yoksa MİT’in önemli bir koltuğunda oturan Kaşif Kozinoğlu ile buluşmasını, buluşmanın amacı gerçekleşse bile, kimse duymazdı. Eraslan Bey, 40 yıl boyunca başından geçen ‘MİT müdahalesi’ olaylarını hatırlayıp aslında sonuç almayan son birlikteliğin gazetelere manşet oluşuna hayret ediyor besbelli...

Kaşif Kozinoğlu Yargıtay başkanından ne istemiş? Eraslan Özkaya talebi şöyle özetliyor: “Efendim bu adamda (Alaattin Çakıcı) çok mühim bilgiler var. Fransız makamlarına intikal ettirmedi. Bu adamın karanlık tarafı var ama milliyetçi bir adam. Biz bu adama ulaşmak üzereyiz, ama bir dâvâsı var, erken bitmesi halinde yurtdışına kaçabilir.” Gayet basit bir talep: “Çakıcı’nın Yargıtay’da süren dâvâsını sürüncemede bırakın...” Peki, Yargıtay başkanının tepkisi ne olmuş? “Kendisine, ‘Madem öyle, şimdiye kadar niye ulaşamadınız?’ diye sordum.”

Kısacası, “Ben böyle bir teklifi duymamış olayım” demiyor Yargıtay başkanı; bütün söylediği, “Daha önceleri neredeydiniz?” itirazı... Sakın garipsediğimi sanmayınız; “Anlıyorsunuz ya, ben orayla irtibatlıyım” diyenin hukukî olmayan bir karar aldırabildiğini yaşayaşarak öğrenmiş biri, karşısına gelen ‘önemli MİT mensubu’nun talebine Yargıtay başkanının farklı bir cevap vereceğini herhalde düşünmez. Ben de düşünmedim zaten...

Garip olan MİT’in tavrı. Çakıcı’nın son yakalanışında üzerinden çıkan pasaportun sahibi Faik Meral’in eski bir mensubu olduğunu açıklarken, MİT, “Gerekirse kendi adamımızı da adalete teslim ederiz” mesajını vermişti. Meral’in gözaltı süresi çok sürmese de önemliydi o tavır. Oysa, halen görevli bir mensubu Çakıcı’yla irtibatını sürdürmekteymiş; onun nâmına Yargıtay başkanına ricacı gidecek kadar...

Alaattin Çakıcı MİT için önemli biri, ama neden önemli? Bütün bu gelişmeler konusunda görüşünü merakla beklediğim Mehmet Eymür birkaç gün önce sitesinde şu bilgiyi vermişti: “MİT'e yakın bazı kaynaklarca etrafına ‘Cumhurbaşkanı görevde kaldığı sürece kendisinin de kalacağını ve kimsenin kendisini bu makamdan alamayacağını’ söylediği belirtilen ve yoğun olarak siyasî dengeleri değiştirmek için bazı çalışmalar yaptırttığı iddia edilen Müsteşarın, hangi nedenlerle Çakıcı temasını başlattığı ve o tarihlerde yurt dışına çıkması yasak olan Çakıcı'ya yurtiçinde ne gibi taşeronluk görevleri verdiği büyük bir merak konusu.”

Merak ettiğimiz başka şeyler de var.

« Geri Dön


14 Ağustos 2004
Cumartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED