AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

S P O R
Anadolu'ya kulak ver

Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş Türk Futbolu'nun en çok konuşulan takımları. Her maçtan sonra teknik adamları yerden yere vurulsa da, yerlerine başka isimler önerilse de, bu böyle.. Taraftarı, olumlu ya da olumsuz herşeyi bilmek istiyor. Eyvallah.. Ama işin içine bir de sporla asla bağdaşmayan büyüler girdi. Yani, işin cılkını çıkardılar. Bu memlekette bir Trabzon, bir Denizli gerçeği de var...

Duymazdan geliyorlar... Görmezden geliyorlar... Ya da kulak misafiri olup, gözucu ile bakıyorlar. İlk üç haftayı 9 puanla kapayan iki takımdan biri Trabzonspor, diğeri Denizlispor. Bu gerçeğe sırtını dönenler, ne yazık ki, futbola hıyanet içinde. Şimdi soruyorum, Fatih Tekke'nin, Gökdeniz'in golleri mi, yoksa Necati'nin, Hooijdonk veya Tuncay'ın attığı goller mi güzeldi?.. Denizlili Ömer Rıza'nın, gollerini hatırlıyor musunuz?.. Yani, bu çocuklar bireysel dengelerde de ağır basıyorlar. Haksızlık dizboyu..

Kaldı ki, biz prensip olarak takım oyunlarını ön planda tutuyoruz. Önceki yazılarımızda da hep savunduğumuz futbolun temel ilkeleri oldu. Takımlarında bütünlüğü sağlayan teknik adamları, hakettikleri şekilde övdük, teşvik ettik. Yeri ve zamanına göre bu Daum da oldu, Hagi de.. Bugün hakkını vermek istediğimiz iki teknik adamdan bir Ziya Doğan, diğeri Giray Bulak'tır. İkisinin de elinde bulunan imkanlar, İstanbul büyüklerinin onda biri bile değil. Ama ilk 3 hafta sonunda kazandıkları 9'ar puanla zirveyi paylaşıyorlar. İki teknik adamı da kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

Galatasaray şanslı

Ali Sami Yen'de kazanmasını bilen Galatasaray deplasmanda bocalıyor. Henüz bir istikrar yakalamış değiller. O yüzden de Hagi gereğinden fazla eleştiriliyor. Rumen Hoca da bu eleştirilere cevap vermek zorunda kalıyor. Ancak kimse onun ne söylediğine bakmıyor. Alınan tek olumlu cevap, takımın maç kazanması. Gerisi kimseyi pek ilgilendirmiyor. Bu, diğer takımlarda da böyle ama, Galatasaray'da daha ön planda. Çünkü eleştirenlerin hiç affı yok. Hagi hiç konuşmasa kendisi için daha hayırlı olur. Çünkü son basın toplantısında "Galatasaray'ın iyi futbol oynaması için 8-10 ay beklemeniz lazım" dedi. İyi de 8,5 ayda zaten lig bitiyor!...

Fenerbahçe oynamadan

Taraftarını tatmin eden sadece atılan şık goller ve sonuç. Fenerbahçe iyi oynamadan kazanıyor. Zaten iki haftayı kazanamadan geçse, yer yerinden oynar. Türlü türlü operasyonlar yapılır. Ne Daum kalır ortada, ne de Aziz Yıldırım. Fenerbahçe'nin yapısı bu. Şimdilik vaziyeti idare ediyorlar. Biraz Alex oluşturuyor gündemi, biraz Tuncay, biraz da Van Hooijdonk. Bir de Rüştü'nün kiralanması haberleri ile haftayı hedef olmadan kapatırlar. Kayserispor maçını nerede oynayacaklarını da henüz belirleyemediler. Atatürk Olimpiyat Stadı ağır basıyor. Çünkü Kayseri içerde oynamaya pek sıcak bakmıyor. Zaten bu futbol ile nerede oynarlarsa oynasınlar izleyemeyenler birşey kaybetmiş sayılmaz.

Trabzonspor Avrupa'da

Bordo-mavili ekip Süper Lig'in yanısıra, Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde de emin adımlarla ilerliyor. Ortaya koyduğu futbol ile de umut veriyor. Golcüleri Avrupa vitrininde de aynı başarıya ulaşırsa kısa zamanda müşterileri de ünlü Avrupa takımları olur. Ancak, Ziya hoca'nın geçen gün gazetelerden birine verdiği demeç, hayli ilgimi çekti. Hoca, "Bizim için, Trabzonspor erken form tuttu. İlerde dökülmeye başlarlar. Oysa biz ulaşmak istediğimiz form grafiğinin daha ilk basamaklarındayız. Siz asıl Trabzonspor'u 5-6 hafta sonra görün..." demiş. Gerçekten böyle ise, Trabzonspor, Şampiyonlar Ligi'nin tozunu atar. Hayal kurmak çok güzel. Ama hedeflere ulaşmak her şeyden daha güzel. Böyle düşünen, düşündüğünü de yapan bir teknik adamın her zaman arkasında durulur. Trabzon yönetimi bu konuda çok şanslı. Ziya Doğan'a sahip çıkmak, O'na güvenmek, hem Trabzonlular'ın hem de spor medyasının görevi olmalıdır. Bunun tek taraflı olduğunu da düşünmüyorum. Ziya hoca da bu güveni sarsmayacak biçimde yoluna devam etmelidir. Çünkü bizim, Fatih Terim gibi, Giray Bulak gibi, Ziya Doğan gibi, Aykut Kocaman gibi, Ersun Yanal gibi 5-10 hocamız daha olsa, Daum'larla, Del Basque'lerle Hagi'lerle ne işimiz olur.

Beşiktaş'a 1 galibiyet yeter

Çok üstüne gidildiğini düşünüyorum... Transfer döneminde her futbolcuyu göklere çıkaran spor medyası, bugün karalamaya başladı. Bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum. Çok transfer yaptılar. Bunun doğal sonucu, uyum süresi uzadı. Oysa Beşiktaşlı'nın bu puan kayıplarını sineye çekmesi gerekiyor. Birey olarak değerlendirirsek, her takımın sahip olmak istediği oyuncular. Örneğin bir İbrahim Akın'ı her teknik adam imrenerek istiyor. O kilolu haline rağmen Sergen her takımın hayalini süslüyor. İbrahim Toraman için bütün büyük kulüpler bütçelerini zorlamadı mı? Özetle Beşiktaş'ın alacağı bir galibiyetle rayına oturacağına inanıyorum. Ayrıca Del Basque de Beşiktaş'a karizmayı çizdirmeye gelmedi.

  • Haftanın Yorumu - Salih Sezer



  • 24 Ağustos 2004
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED