AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Merkez Bankası'nın gerçek yüzü

Merkez Bankası'nın son yayınladığı raporda yer alan bazı açıklamaları sürpriz olarak değerlendirenleri anlamakta güçlük çekiyorum.

Hatırlayacaksınız, Merkez Bankası son raporunda, gelişmelere göre faiz oranlarını düşürebileceği gibi artırabileceğini de belirtmiş, öngörülen risklerin gerçekleşmesi halinde faiz oranlarını yükseltebileceğini açıkça ifade etmişti. Öngörülen riskler arasında cari açık ve borç stoku rakamlarının büyüklüğü de yer almaktadır.

Merkez Bankası, 2001 yılında kendi Kanunu'nda yapılan ve özerk ve bağımsız bir yapıya kavuşmasını sağlayan değişiklikten sonra, agresif ve egoist politikalar uygulamaya başladı. Özellikle Ak Parti Hükümetleri döneminde, uyguladığı para ve kur politikasının yan etkileri ekonomideki kırılganlığın artmasına ve bazı makro göstergelerin tehlikeli boyutlara ulaşmasına neden olmuştur.

Sadece enflasyonla mücadeleyi hedef alan ve diğer büyüklüklerin gelişimini ihmal eden bir anlayışla hareket eden Merkez Bankası, para ve kur politikasını bu öncelik üzerine oturtmuştur.

Bu politikanın iki önemli özellik taşıdığı bugün daha net anlaşılmıştır.

Birincisi, uygulanan para ve kur politikası sonucunda, cari açık ve iç borç stokunda önemli artışlar meydana gelmiş ve reel faiz istenilen seviyeye düşürülememiştir.

İkincisi, enflasyon oranındaki düşüşün başarısı Merkez Bankası'nın başarısı olarak gösterilmeye çalışılmıştır.

Bir başka ifade ile problem olarak ortaya çıkan makro göstergeler olan cari açık ve borç stokunun büyümesinin sorumluluğu Hükümet'e yüklenmekte, enflasyondaki düşüşün getirisi ise Merkez Bankası tarafından sahiplenilmektedir.

Ve son raporunda Merkez Bankası örtülü bir şekilde, cari açık ve borç stokunun ulaştığı seviye nedeniyle Hükümet'i eleştirmektedir.

Eğer yarın, enflasyon oranını olumsuz yönde etkileyecek bir gelişme olursa Merkez Bankası, suçun tamamını Hükümet'e yükleyecek, kendisi aradan sıyrılacaktır. Gerekçe olarak da cari açıktaki ve borç stokundaki büyümeyi gösterecektir.

Gerçek sorumlu Merkez Bankası

Hiç kuşku yoktur ki, hem cari açıktaki patlama ve hem de iç borç stokundaki artışın sorumlusu Merkez Bankası'nın uyguladığı para ve kur politikasıdır.

Ülkeye sıcak para girişi nedeniyle döviz kurunda yaşanan düşüşler Merkez Bankası tarafından engellenmemiş, TL'nin aşırı değerlenmesine müsaade edilmiştir. Döviz kurundaki düşüş ithalatı teşvik etmiş ve cari açık rakamlarını tarihi yüksek seviyesine ulaştırmıştır.

Diğer taraftan, döviz piyasasına yetersiz müdahaleleri sırasında piyasaya verdiği parayı, enflasyon hedefiyle uyumlu parasal büyüklük hedefini yakalamak için piyasadan borçlanarak geriye çekmiş ve faiz oranlarının yüksek oluşmasına sebebiyet vermiştir. Yüksek faiz oranları da iç borç stokunun artmasını tetiklemiştir.

Merkez Bankası döviz kurunu, enflasyon oranının düşüşünü sağlamak için düşük tutmuştur. Döviz kurundaki düşüş, ithal mallarının TL karşılığını düşürmüş ve enflasyondaki düşüşün motoru olmuştur.

Merkez Bankası'nın gerçek yüzü budur. Bu yüz tarafımızca defalarca ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ne yazık ki bu uyarılara kulak tıkanmış ve Merkez Bankası'nın ekonomideki tahribatı sadece seyredilmiş ve hatta birileri Merkez Bankası'nın avukatlığına dahi soyunmuştur.

Faiz oranları yükselecek

Beklentilerin aksine, Merkez Bankası önümüzdeki dönemlerde faiz oranlarını yükseltecektir. Bunu iki nedenle yapacaktır. Birincisi, tüketimi frenlemek ve ikincisi, paranın dövize yönelmesini engellemek için.

Özellikle enflasyon hedefi için tehlike arz ettiğini düşündüğü tüketim harcamalarının kısılmasını sağlamak amacıyla faiz oranları Merkez Bankası tarafından yükseltilecektir. Diğer taraftan, cari açık rakamlarında hedeflerin üzerine çıkılması nedeniyle dövize dönmek isteyen sıcak paranın caydırılması ve cari açığın finansmanı amacıyla daha çok sıcak paranın ülkeye girişi için daha yüksek faiz verilecektir.

Ancak, faiz oranlarının yükseltilmesi bir sonuçtur. Uygulanan para ve kur politikasının kaçınılmaz sonucudur. Yüksek faiz oranlarından ya da faiz oranlarının yükseltilmesinden rahatsızlık duyanların öncelikle, Merkez Bankası'nın hatalı para ve kur politikalarına itiraz etmesi gerekir. Bu itirazın bugün yapılması da çok geç kalınmış ve anlamı olmayan içi boş bir teşebbüstür.

Merkez Bankası'nın para ve kur politikasını irdelemeden, bu politikanın bir ürünü olan yüksek faizi tartışmanın odağına yerleştirmek, ekonomi bilgisinin sığlığına işaret eder.


26 Ağustos 2004
Perşembe
 
NURETTİN CANİKLİ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED