AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Ariyet fikir

Kimse sahip olduğundan fazlasını veremez. Kimse sahip olmadığı şey üzerinde tasarruf edemez. Ariyet alınmış mal üzerinde ariyet alan ancak o şeyin tahsis olunduğu maksat dahilinde bir kullanma hakkına sahip olur. O şey üzerinde istediği gibi tasarruf edebilme hakkına sahip değildir. O şeyi atamaz, satamaz; o şey üzerinde canı istiyor veya öyle icap ediyor diye kafasına göre değişiklik yapamaz.

Fikirlerin ve ideolojilerin de (şayet aslen insanın kendi mülkü değilse, yani o fikri, o ideolojiyi insan kendi ihtiyaçlarının ve şartlarının ürünü olarak elde etmemişse) ariyet şey gibi muamele gördüğünü kendi tecrübelerimize dayanarak ileri sürebiliriz.

Bu mülâhazayı ülkelere teşmil etmekte sakınca olduğunu sanmıyorum. Bir ülke, kendi yönetim biçimine o ülkenin ihtiyaç duyduğu şartların hasılası olarak açıkladığı fikriyatın ürünü olarak ulaşmışsa onun üzerinde rahatça tasarruf yapabilmektedir. Fransa, bu gün, bilmiyorum kaçınca cumhuriyetini yaşıyor. İngilizler, ulaştıkları anayasasız demokrasilerini yürütmekte zorlanmıyor ve anayasasız bir demokrasiye sahip olmaktan gocunmuyor, ve aşağılık duygusuna kapılmıyor. Bu yönetim biçimleri, o ülkelerin öz malıdır ve bu yönetim biçimlerinin temelinde, o ülkelerin oluşturduğu muazzam bir düşünsel birikim yer almaktadır. Üstelik bu yönetim biçimlerinin o ülkelere yakıştığını da tereddütsüz ileri sürebilmekteyiz.

Fakat aynı yönetim biçimini o ülkelere özenerek onlardan kopya etmek isteyen (veya bir başka söyleyişle o yönetim biçimlerini ariyet olarak almak isteyen) ülkeler aynı başarıyı gösterememişlerdir. Tam tersine, yalnızca eski yönetim biçimlerini kaybetmekle kalmamışlar, yenisine ulaşmakta da acze düşmüşlerdir. Çünkü fikriyatın aslî sahipleri, kendi fikirleri üzerinde şartların gerektirdiği duruma göre yeniden ve yeniden tasarruf etme imkânını kendi ellerinde bulundururken, kopya çekenler tıpkı ariyet malı kullananların kısıntısını ve sıkıntısını yaşamak mecburiyetiyle karşı karşıya kalırlar. O fikriyat üzerinde gerekli değişikliği yapmaya çekinirler. Çünkü insanların, ülkenin ve devletin o fikriyata hizmet etmesi için var olduğunu düşünürler; yoksa fikriyatın insanların hayatını kolaylaştırmak üzere geliştirilmiş olabileceği ihtimaline yer vermezler.

Türkiye'nin gerek içerde, gerek dışarıda yaşadığı sorunların önemli bir kısmının bu ariyet alınmış fikriyattan doğduğunu görebilmek için içerde ve dışarıda değişen hallere ve şartlara rağmen, onun kendine rehber ettiği fikriyatın kaskatı kaldığını tespit etmek yeterlidir. Laikliğin, cumhuriyetin, devletin bölünmez bütünlüğünün.. elden gideceği saplantısı, bu ülkenin iç politika hayatında da, dış politikasında da onun manevra kabiliyetini, hareket alanını kısıtladığını gördük, görüyoruz. İnsanlar, rahat, korkusuz ortamlarda cesurca düşünmekten ve cesur projeler üretmekten mahrum bırakılıyor ve engelleniyor. Şartların gereğinden ziyade, kendi fikri sabitlerimize göre hareket etme alışkanlığının getirdiği sıkıntı ve kısıntı sadece ayağımızda değil, kafamızda da bukağı oluşturuyor.


3 Ekim 2004
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED