|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Türkiye garip bir ülke: Olursa, Avrupa Birliği (AB) üyeliği bile başka ülkelerden çok farklı bir biçimde gerçekleşmiş olacak. Newsweek dergisinin "Türkiye'yi AB kapısına getiren muhafazakâr" sıfatıyla andığı Başbakan Tayyip Erdoğan bu sıfatı fazlasıyla hak ediyor; ancak başarının yüreğini ve aklını rahatlatmaya yettiği söylenemez... Türkiye'nin AB üyeliğinden uzaklaşması için çılgınca işlere kalkışmayı tavsiye edenler cephesi ise, yürekleri yarılsa, akılları dile gelip konuşsa, "AB'ye evet" diye bağıracak insanlardan oluşuyor. Evet, yaman bir çelişki bu: Ülkemizdeki AB yanlıları aslında AB konusunda ciddi kuşkular duyuyorlar; AB ile ilgili kuşkuları birbiri ardına sıralayanların önemli bir bölümü ise her bakımdan AB'ci... Türkiye'yi, AB'ye, temelde "AB'den kuşku duyan insanlar" sürüklüyor... Bugün raporunu açıklayacak AB Komisyonu, bunun, ilerisi için olağanüstü önem taşıyan anlamını umarım değerlendirebilecek durumdadır. Bazıları, Ak Parti ve Tayyip Erdoğan'ın AB konusundaki olumlu tavrını yalnızca 'siyasî çıkar' gerekçesiyle açıklama eğilimindeler. Ülkeyi AB'ye sokmayı başaran bir siyasî kadronun kısa vâdede bundan çıkar sağlayacağına hiç kuşku yok; ancak unutulmaması gereken bir başka gerçek var: Uzun müzakere süreci gözlerini uzağa dikmiş bir kadroyu caydırabilecek çetinlikte geçecek... Ak Parti ve Başbakan Erdoğan, şu noktada, "Buraya kadarmış" dese elbette bir çalkantı yaşanır; ancak çalkantı, AB'nin bugünkü kalın kafalılığını müzakere sürecinde de sürdürmesi durumunda karşılaşılabilecek kriz ortamlarından daha büyük olmaz... Hayır, Ak Parti'nin Türkiye'yi AB üyesi haline getirmek istemesi siyasî çıkar hesabıyla açıklanamaz. Acaba nasıl açıklanabilir? AB üyeliği, Türkiye için, 200 yıllık bir yolculuğun son durağı olması bakımından önemli. Zamana ayak uyduramadığı için çökmüş bir imparatorluğun mirasçısı olan Türkiye, 'çağdaş değerler' uğruna epey zahmete ve fedakârlığa katlandı. Yalnızca hukuk sistemiyle oynanmadı, sosyal hayatta zorlanan yeni şartlarla da yetinilmedi, dünya tarihinde az rastlanan bir köklü dönüştürme projesi olarak takvim, kıyafet ve alfabemiz bile değiştirildi. Türkiye'nin herhangi bir AB üyesi ülkeden ciddi tek farkı insanlarının dini bugün... Türkiye'ye "Evet" dediği taktirde, AB, sanıldığı ve gösterilmeye çalışıldığı kadar büyük bir özveride bulunmuş olmayacak, yalnızca, halkı 'Hıristiyan olmayan' bir ülkeyi içine alabileceğini gösteren bir jest yapmış olacak. AB açısından, Türkiye'nin üyeliği, 'Hıristiyan Kulübü' olma iddialarını tekzip anlamı taşıyacak... Farklı diniyle AB içerisinde yer almak Türkiye için daha farklı bir anlama sahip. Bu, yalnızca 'çağdaşlığı' kafasına takmış bir ülkenin bunda başarı sağladığının tescili anlamını taşımayacak; o da önemli elbette, ancak daha derin anlam, Batı ile Batılı-olmayan toplumlar, ya da Hıristiyanlık ile İslâm arasında zorlanan çatışmaya karşı çıkılmasıdır. Türkiye'ye 'eşit' muamele yapmayı içine sindirebilen AB, 'uygarlıklar çatışması' diye özetlenebilecek kısmen uygulamaya konmuş çarpık projeyi elinin tersiyle ittiğini de ilân etmiş olacak... Türkiye, daha doğrusu Ak Parti yönetimi, AB üyeliğini, açıkça belirtmese de işte daha çok bu sebepten arzuluyor gibi. Türkiye'nin dünyaya karşı bir uygarlık görevi bulunduğu inancıyla ilintili bir arzu bu. Türkiye'nin dindar muhafazakârları, ülkeleri ve kendileri açısından riskli ve tehlikelerle dolu bir süreci, dünyanın karşı karşıya bulunduğu muazzam riskleri içinde taşıyan çok daha büyük bir tehlikeyi bertaraf edebilme ihtimali uğruna üstlenmeye hazırlanıyorlar. Brüksel'de bugün ilân edilecek 'ilerleme raporu' herhalde soğuk satırlar içerecek ve her sözcüğü kastı açısından tepe tepe yorumlanacak; yıl sonuna doğru yapılacak AB Zirvesi sırasında Türkiye'yi aralarına dâvet etmesi beklenen üye ülkelerin devlet başkanları da, hasta ekonomisini, kalabalık nüfusunu, sorunlu ülkelerle sınırlarını, tam demokratikleşme yolunda attığı tereddütlü adımları göz önünde tutarak kararlarını verecekler... Oysa, Türkiye, daha çok, o raporda ve zirve kararında yer almayacak başka bir mülâhazayla onlarla buluşmaya hazırlanıyor... Bu 'yaman çelişki'nin derin anlamını keşke onlar da idrak edebilseler...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |