|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Cumartesi gecesi bir televizyon kanalında haberlerin arasından yükselen bir genç kızın çığlığı içimi yaktı. Başörtüsü yüzünden yaşadıklarını anlatan genç kızın hıçkırıkları adeta bir ateş düşürdü içime. İsyan ettim... Lanet okudum, özgürlük, demokrasi numaralarıyla bütün bir insanlığı kandıran "demokrasi haydutları"na... Nasıl bir dünyayı ve nasıl bir medeniyeti tartışıyoruz Allahaşkına. Bir yanda, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları masalları. Diğer yanda ise, daha 15 yaşında ve hayatının baharında olan gencecik bir kıza "demokrasi hokkabazları" tarafından uygulanan insanlık dışı muamele... İnsanlığın yüzyıllardır büyük bedeller ödeyerek sahip olduğu "demokrasi" bu olamaz. Çünkü demokrasi zulmetmez, hele hele insanlığın uzun mücadeleler sonucu elde ettiği "özgürlük" ve "insan hakları" gibi kazanımlarını, Avrupa'daki "azgın ırkçılık" dalgasına hiç mi hiç feda etmez. Daha doğrusu etmemelidir. Ama maalesef gelişmeler hiç de öyle değil, Avrupa'nın genlerindeki "Haçlı ruhu", hem demokrasiyi hem de insanlığın umutlarını zehirliyor. Evet, Strasbourg'taki Lois Pasteur Ortaokulu'nda eğitim gören başörtülü Türk kızı Cennet Doğanay'a reva görülenler tam bir insan hakları vahşeti. Başörtüsü ile okula alınmayan Cennet, önce bere, bandana takıyor ama arkadaşlarının olduğu sınıfa alınmıyor. Günlerce, bir "tecrit odası"nda tek başına tuluyor ve hakaret ediliyor. "Tecrit odası"nın dışına çıktığında ise, "Haçlı demokrasi"sinin küçük holiganları Cennet'le alay edip, dalga geçiyorlar. Ve sonunda Cennet, çareyi saçlarını kazıtmakta buluyor. Bu genç kızın yaşadığı acıyı düşünebiliyor musunuz? Üstelik bütün bunlar, Avrupa demokrasisinin karar merkezlerinden birisi olan Strasbourg'ta yaşanıyor. Gördüğünüz gibi, Avrupa sanıldığı gibi hiç de öyle "demokrasi cenneti" filan değil. "Kopenhag Kriterleri"ne rağmen, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi genç kızları "tecrit odaları"na kapatıyor, onları aşağılıyor ve hakaret ediyor. Ortaçağ'da Fransızların ve Avrupalıların ataları da aynen böyle yapıyordu. Hay ben sizin 'Kopenhag Kriterleri'nizin... Meğer bu kriterler sadece "Haçlı çocukları" içinmiş... Eğer büyük bir aksilik olmazsa, aralıkta Türkiye müzakere tarihi alacak ve Türkiye için gerçekten zor günler başlayacak. Açıkçası, "Müslüman Türkiye"nin AB'ye tam üyelik yolunda derin zihniyet engelleri var. Bugün açıklanması beklenen "İlerleme Raporu"nun satır aralarından da anlaşılacağı gibi, Avrupa 'nın, Türkiye'nin "kırmızı çizgileri"ni fena halde hırpalayacak talepleri var. Mesela "Pozitif ayrımcılık." AB, Sünni Müslümanlar hariç, Hristiyan Protestanlar ve Yehova Şahitleri gibi bütün dini gruplara 'pozitif ayrımcılık' istiyor. Çok tabii ki, AB'den 'tam üyelik' isteyen Türkiye'nin AB kriterlerine de uyması gerekiyor. Burada bir sorun yok. İyi güzel de, Avrupa'nın göbeğinde, Strasbourg'da yaşanan "demokrasi vahşeti"ni ne yapacağız? Bu 'Kopenhag Kriterleri' Fransız ırkçıları için de geçerli değil mi? Şimdi biz, AB'den Strasbourg'taki Müslüman kızlar için "pozitif ayrımcılık" isteyemeyecek miyiz? Galiba, bu Avrupalılarla işimiz bundan sonra çok ama çok zor...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |