AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
IMF ve faiz dışı fazla

IMF'in Dünya Bankası ile ortaklaşa düzenlediği yıllık guvernörler kurulu toplantısı geçen hafta Washington'da yapıldı. Toplantının gündeminde başta petrol fiyatlarındaki hareketlilik ve genel iktisadi büyüme olmak üzere küresel ekonomideki başlıca gelişmeler ele alındı. Gelişmekte olan ülkeler ve bu ülkelere yönelik başlatılmış olan Milenyum Kalkınma Hedefleri de toplantının gündemine oturdu. Basına yansıyan kimi ifadelerden anlaşıldığı üzere, IMF'in yönetimi ve bu teşkilatta ülkelerin temsili ile ilgili endişeler de toplantıya damgasını vurmuş.

Türkiye'den henüz ayrılmış olan IMF heyeti ve geçen hafta yapılan söz konusu toplantı sebebiyle IMF, ekonomi sayfalarının gündeminden henüz düşmüş değil. Bu vesileyle IMF ile ilgili bir mülahazamızı bu sütuna taşımak için fazla geç kalmış sayılmayız.

IMF ile 2005'ten itibaren yeni bir program yeniden söz konusu olduğunda kimi sivil toplum kuruluşları, IMF'in % 6,5 olarak ısrarla direttiği faiz dışı bütçe fazlası oranının yeni programda yeniden düzenlenmesini istemişlerdi. Muhtemelen hükümet kanadı da bu talebi IMF heyeti ile görüşmelerde gündeme getirmiş, ancak yine muhtemelen gevşetilmesi yönünde müspet bir sinyal alamamıştı. Hükümetin son iki yıldır bütçe ve kamu finansmanında gösterdiği performans, faiz oranlarındaki gerileme ve hızlı büyüme ile birleşince, kamu borç yükünün GSMH'ya oranı oldukça gerilemiş oldu.

Böyle bir ortamda, bütçenin yapısının biraz normalleşmesi gerekir. Her şeyden önce büyüme sebebiyle bütçe gelirleri artmış. İktidara yapısal değişim sloganıyla çıkmış bir partinin, bugüne kadar ihmal edilmiş olan kimi kamu yatırımlarını başlatmak ve başta sosyal güvenlik sistemi olmak üzere yeniden yapılandırma programına hız vermek için bu ek gelirleri kullanmak istemesi gayet tabii. Ancak IMF bu konuda bir indirim vermek istemediğinin sinyallerini veriyor sanki.

IMF heyetinin son gelişinde, MÜSİAD heyete alternatif bir teklifte bulunmuştu. MÜSİAD, sabit bir faiz dışı fazla oranı yerine büyüme, kurlar ve faiz oranlarındaki konjonktürel gelişmeleri de dikkate alan bir kriterin oturtulmasının daha uygun olacağını öne sürmüştü. IMF heyetinin bu teklife temkinli yaklaştığını biliyorum. Bunun başlıca sebebi, sabit bir kuralı takip etmenin kolaylığı dışında, Türkiye ekonomisini izleyen kamuoyuna daha net bir sinyal verme ihtiyacı olsa gerekir. Zira bu talebi iktisadi gerekçelerle reddetmek oldukça anlamsız.

Faiz dışı fazla oranı, bütçe açığının finansmanı denkleminden elde edilen ve kamu borcunun GSMH'ya oranının hangi yönde seyredeceğini belirlemek için öne sürülen bir kriter. Bununla birlikte kamu borcunun GSMH'ya oranının seyrini, sadece FDF belirlemiyor. Öncelikle büyüme ve reel faiz oranlarının ne yönde geliştikleri oldukça önemli. Keza borç yapısının mahiyetine göre geçmiş faiz oranları, kurlar ve hatta enflasyon bile söz konusu oranı etkileyebiliyor. 2003 ve 2004 yıllarında gerileyen reel faiz oranları, hızlı büyüme ve düşük seyreden kurlar, kamu borç stokunun milli hasılaya oranının düşmesinde etkili oldular.

İşin ilginç tarafı, IMF Staff Papers arasında çıkan, Başçı, Ekinci ve Yülek'in yaptığı ve IMF sitesinden erişilebilecek bir çalışma, kamu borcunun milli hasılaya oranı ile doğrudan orantılı, esnek ve değişken bir FDF oranının dış şoklar karşısında, borcun sürdürülebilirliği ve orta vadede FDF hedeflemesi hususlarında sabit bir FDF hedeflemesinden daha başarılı olacağını ortaya koyuyor.

Fazla yoruma gerek yok. IMF-Dünya Bankası zirvesinin nihayetinde yapılan basın toplantısında fonun başkanı Rodrigo de Rato'nun da itiraf ettiği gibi, bütün kararlar iktisadi gerekçelerle alınmıyor.


6 Ekim 2004
Çarşamba
 
MELİKŞAH UTKU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED