|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
İnsanlar gibi, toplumların da derinliği, bütün boyutlarıyla hayatı yaşanır kılma yolunda üstesinden gelinen güçlüklerden kaynaklanır. Mezhep öncüsü Ebu Hanife'den İbn Haldun'a, Bediüzzaman'dan Necip Fazıl'a bütün düşünce ve eylem dünyasının büyüklerinin acılarla dolu, çileli bir hayatı vardır. Onların hayatı, hangi günlerinin aydınlık, hangilerinin karanlık olacağı kestirilemeyen sürekli bir eylemdir. Bu yüzden, her birinin hapishanede geçen günleri eş ve dostlarıyla olan günlerinden daha fazla olmuştur. Onların hepsi hayatı iman için bilir. Bunun için, onların hayatında düşünce ve eylem birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Onlar, canları pahasına da olsa, düşündüklerini söyler, söylediklerini de uygulamakta tereddüt etmez. Onların etkisi ilkeli olmalarından gelir, çift değil, tek ölçüleri, tek standartları vardır. Hayatlarının her aşamasında inançları eylemlerini, eylemleri de inançlarını yansıtır. Onlar inançsız düşünce, düşüncesiz de eylem olmayacağını bilir. Bu yıl, sanat için olduğu kadar düşünce ve eylemi de iman için bilenlerden Necip Fazıl Kısakürek'in doğumunun yüzüncü yıldönümüdür. Değişik kurum ve kuruluşlar onu anma programları düzenliyor. Bu bağlamda Burç FM, seven ve tanıyanların gözünden Necip Fazıl'ı anlatan aylarca sürecek "İrfan Meclisi" isimli bir radyo programı dizisi planladı. Hafta başında programın yapımcısı Bünyamin Şen ile, önümüzdeki günlerde yayınlanmak üzere üç bölümlük kayıt yaptık. Necip Fazıl'ın adı ile "Çile" şiiri özdeştir. Onu anlatan yerli yabancı yayınlarda vurgulandığı gibi, onun üniversite yıllarından daha çok hapishane yılları vardır. Her düşünce ve eylem öncüsü gibi, onun yolu da hapishaneden geçmiştir. Cumhuriyet döneminde hapishane Bediüzzaman'ın deyişiyle, bir çile doldurma yeri değil, Yusuf Peygamber'in hayatında olduğu gibi, bir eğitim ocağına, bir medreseye, bir üniversiteye dönüşmüştür. Necip Fazıl, ruhuna yerleştirilen "saatli bomba" ile elinden inandığı dünyanın nasıl alındığını, "Kızıl kıyamet"in dehşet verici kopuşunu, dünyanın "Bir bardak su" gibi çalkanışını, gökyüzünün devrilişini ve kendisine "Yepyeni bir dünya"nın hediye edilişini Çile şiirinde çok çarpıcı bir biçimde anlatır. İç dünyasında patlayan bombanın yol açtığı deprem onun bildiği dünyayı paramparça ederken, herşeyin hak ettiği yere oturduğu gerçek dünyayı da inşa etmiştir. "Biricik meselem, sonsuza varmak" diyen Necip Fazıl, bulduğu yeni dünyayı Çile'de: "Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik; / Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur. / İçiçe mimari, içiçe benlik; / Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!" diyerek anlatır. O artık aradığını bulmuştur. O'nu bulan herşeye sahiptir. Yakaladığı zenginliği de aynı şiirinde "Öteler öteler, gayemin malı; / Mesafe ekinim, zaman madenim. / Gökte samanyolu benim olmalı; / Dipsizlik gölünde, inciler benim" dizeleriyle tasvir eder. Çile Necip Fazıl'ın bütün eserlerinin eşsiz bir özeti ve özüdür. O "Kaldırımlar"ın değil de, "Çile"nin şairi olarak anılmak ister. O "Avrupa'nın arayıp, çok kanlı mücadelere rağmen, bulamadığının İslam'da olduğuna" bütün gönlüyle inanır. İslam'da "Çile" ölümsüzlüğü yakalama eylemidir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |