AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Kritik gün

Strasbourg- Türkiye açısından kritik gün geldi çattı. Bugün Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye ile ilgili raporunu açıklayacak.

Rapor üç metinden oluşuyor.

1. 2004 İlerleme Raporu
2. Etki Raporu
3. Strateji Kağıdı

İlerleme ve Etki raporlarının bazı bölümleri basına yansıdı. Türkiye'nin uyum sürecinde attığı adımlar, olumlu gelişmeler ve eksiklikler ayrıntılı olarak vurgulanıyor. Bu kısmı teknik bir analiz gibi görmek gerekir.

Strateji metni ise asıl tavsiyenin yer alacağı somut önerilerin getirileceği bölüm.

Kesin gözüyle bakılan Strateji Kağıdı'nda "müzakereler başlayabilir" ibaresinin yer alacağı. Zamanlamaya yönelik bir ibare konup konmayacağı öğle saatlerinde yapılacak komisyon toplantısında kararlaştırılacak.

"Gecikmeden" ya da "falanca ayda" gibi bir ibarenin bulunması şaşırtıcı olmaz, doğrusu ivedilik vurgusu yapılması bizi mutlu eder.

Net şekilde ifade edilmesi beklenen mesajlardan biri de tam üyeliğin 10 yıla kadar gerçekleşmesinin zor olacağı. Çünkü 2007 ve 2013 bütçelerinde böyle bir katılım öngörülmemiş durumda. Elbette bütçede bunun öngörülmemesi kesinlikle olmayacağı anlamına gelmiyor, ancak böyle bir ifadenin olması bir kanaat oluşturacaktır.

Müzakerelerin sonucunun üyelikle sonuçlanıp sonuçlanmayacağına dair tartışmaların metinde yer alması beklenmemeli.

Bugüne kadar müzakerelere başlayıp, üye olamayan bir ülke yok. Ama her müzakerenin mutlak sonuca ulaşacağı gibi kesin bir hüküm de yok.

Müzakerelerin sonu ve süresi tamamen performans ve süreçteki tavırlarla ilişkili. Türkiye ortaya koyacağı performansla süreci kısaltabilir, tabiî bu arada Türkiye karşıtı kesimlerin performansları da önemli. AB ile Türkiye arasında yeni gerilimlerin ortaya çıkması riski hiç yok değildir, ancak müzakere sürecine başlayan bir ülkeyi dışlamak ya da işi buraya kadar getirmişken 40 yıllık bir çabayı heba etmek de mümkün değil.

Bu ilişki sadece AB ile Türkiye arasındaki ilişkinin mahiyetiyle değil, dünyanın gidişatı ve uluslararası siyasal dengelerin durumuyla da ilgilidir. Gelişmeler Türkiye'nin üyeliğini kaçınılmaz bir hale getirebilir ya da dış faktörler bu sürecin olumsuz etkilenmesine sebep olabilir. ABD-Türkiye yakınlığı kadar, AB ile ABD arasındaki ilişkilerin seyri de belirleyici olacaktır.

Bugün açıklanacak raporda süreci yakından takip edecek bir "izleme" mekanizması kurulması ve gerekirse müzakerelerin "askıya alınması" gibi ifadelerin olabileceği de vurgulanıyor. Türkiye bununla ilgili net ve somut olumsuz bir ifadenin geçmesini kabul etmiyor. Aslında reddedilen Türkiye'ye yönelik özel bir mekanizma ve tavır geliştirilmesi. Bu yüzden AB komisyonu böyle bir uygulamaya Hırvatistan'ı da katacaktır. Hatta müzakereleri sürdüren Bulgaristan ve Romanya'nın da aynı muameleye tâbi tutulması hakkaniyetin bir gereği olur.

Bu demektir ki, her ne kadar mevcut şartlar müzakereler için uygun olsa da bu ülkelerde yaşanabilecek herhangi bir kriz, radikal (olumsuz) değişiklik ve AB'ye karşı tavır, herşeyin yeniden değerlendirilmesine sebep olacaktır. Böylece müzakerelerin istikrar içinde sürmesi ve AB karşıtı kesimlerin çıkışlarının önünün kesilmesi isteniyor.

Açıklanacak raporu bir bütün olarak yorumlamak ve iyimser yaklaşımla kritize etmek gerekiyor. Ayrıntılarda boğulmak yerine, asıl hedefe şartlanmak en iyisi.

AB Komisyonu bir kısım eleştirileri iç kamuoyunu dengelemek ve objektiviteyi sağlamak amacıyla getirecektir.

AB ülkeleri içinde Türkiye'ye karşı çıkan ya da inisiyatif mücadelesi sebebiyle bu katılımı hazmetmekte zorlanacak olan kesimlerin büyütebileceği eleştirilere dikkat kesilmek yerine, eksiklikleri serinkanlı şekilde giderip ana hedefe yürümek daha akılcı bir yol olur.


6 Ekim 2004
Çarşamba
 
YALÇIN AKDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED