AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Cumhuriyet gazetesi sadece 'ayıp' etmiyor, 'istismar' da ediyor!

Geçen gün sol görüşlü bir arkadaşım, bir vesileyle Cumhuriyet gazetesinin "Bilim-Teknik" ekinde, benim çok önceleri kaleme aldığım bir çeviri eleştirisine cevaben bir yazı yayımlandığını söyledi. Ardından da mütercimin üslub itibariyle nezaketi elden bırakmamış olduğunu bilhassa belirtti. "Kimmiş?" diye sordum. Ancak aradan uzun bir zaman geçmiş olduğu için arkadaşım kitabın da, mütercimin de adını hatırlayamadı. Merak bu ya, araştırdım ve çok geçmeden yazının yayımlandığı nüshaya iki gün önce ulaşabildim.

Arkadaşımın da söylediği gibi hakikaten sayın mütercimin yazısı hem dürüstçe, hem de efendice kaleme alınmıştı. Daha sonra bilgi verecek olmakla birlikte hemen söylemeliyim ki ben eleştirilerimde hâlâ ısrar ediyorum ve doğrusu, meselenin bu tarafını pek o kadar da önemsemiyorum. Önemsediğim ve doğrusu pek bir anlam veremediğim husus ise şu: Mütercim Ruşen Sezer'in, cevabî yazısından beni haberdar etmeye bile gerek görmeksizin Yeni Şafak gazetesine gönderdiği bu yazının yayımlanmayışından şikayet etmesi. Anlaşılan o ki sayın Sezer, yazısını bu yolla Yeni Şafak'ta yayımlatamayınca Cumhuriyet gazetesine başvurmuş ve onlar da fırsattan istifadeyle "Şu yobazlara (!) bir nisbet yapalım!" filan deyip sayın Sezer'in yazısını aleyhimde istismar etmekten çekinmemişler.

Bu köşeyi takip edenler bilirler ki ben bugüne değin çevirilerini eleştirdiğim kimselerden gelen hiçbir cevabı yayımlamamazlık etmedim. Sayın Sezer de yazdıkları cevabî yazıyı zahmet edip e-mail adresime gönderselerdi, hiç değilse lütfedip beni haberdar etmiş olsalardı, hiç kuşkusuz bu cevabı hem de memnuniyetle okurlarımla paylaşır ve en azından meseleye daha da açıklık kazandırmak bakımından bu cevabı bir 'imkân' olarak telâkki ederdim.

Bakınız, Cumhuriyet yetkilileri sayın Sezer'in yazısını okurlarına nasıl bir üslubla duyuruyorlar ve "Fırsat, bu fırsattır" deyip neler söylüyorlar?

- Dücane Cündioğlu isimli bir şahıs, Yeni Şafak'ın 18 Ocak 2004 tarihli sayısında Ruşen Sezer'in çevirisini yaptığı Roy Mottahedeh'nin "Peygamber'in Hırkası" kitap ve çevirisi hakkında bir eleştiri yazısı yayımladı.

Ruşen Sezer, birtakım haksız ve yanlış şeylerin söylendiği gerekçesiyle yazıya yanıt hakkını kullandı. Amacı, Cündioğlu'nun yazısını okuyanların kitap ve yazarı hakkında edinmeleri olası yanlış izlenimlere yanıt vermekti. Ancak Yeni Şafak bu yazıyı bırakın yayımlamayı, bir yanıt bile vermedi..

Cumhuriyet Bilim-Teknik olarak, dergimizin ele aldığı konular arasında olmamasına rağmen, bir istisna yapıyor ve Ruşen Sezer'in bu yanıt hakkına dergimizde yer veriyoruz.

Anlaşılan "dinci kesim" henüz tartışma, yanıt hakkı gibi düşünsel dünyanın temel ahlâkî uygulamalarına pek yanaşamamış... Ama, önlerinde insanlığın varlığıyla sınırlı da olsa epey bir zaman ve yol var daha, "Tanrıdan umut kesilmez!" (Cumhuriyet, Bilim-Teknik, 4 Eylül 2004 Cumartesi)

Bu üslubu sadece incitici değil, aynı zamanda hem çirkin, hem de seviyesiz buluyorum. Sorumluları ise bu meselede sadece ayıp etmiyorlar, üstelik bu meseleyi istismar da ediyorlar.

Şu dinciler-minciler edebiyatından dincilik-karşıtı (!) numaralar çekenler gibi dincilik numaraları çekenlerin de ekmek yediğini bilmez değilsem de bu tür sataşma gösterilerinin, kendi mahallelerinin gençleri üzerindeki otoritelerini korumakta çıkarı olan kimselerin işine yaradığının farkındayım.

Aldananlar aldatanları aldatıldıkları için sevmezler. Hangi kesimden olursa olsun 'aldatıcı' taifesini -eğer belirtmem gerekirse- ben de sevmem; üstelik aldanmaya devam ettiğim için değil, onları memleket evlâdını aldatmaya hâlâ doyamadıkları için sevmem.

Hz. Ömer "Biz bizi Allah için aldatmaya çalışanlara bile isteye aldanmaktan çekinmeyiz" demiş. Ben de bu tavsiyeye uyacağım ve "Tanrıdan umut kesilmez!" sözü, ne kadar alaycı, ne kadar yapmacık, ne kadar iğreti bir biçimde ağzına ilişmiş olsa bile, yine de bu sözü kullanan (!) Cumhuriyet gazetesi çalışanının temennisine bile isteye katılmaktan çekinmeyeceğim. Ancak "tartışma, yanıt hakkı gibi düşünsel dünyanın temel ahlâkî uygulamaları" türünden ifadelerin benim bile kanamayacağım kadar sahicilikten yoksun oluşu karşısında mazeret beyan etmekten de kendimi alamayacağım.

Sayın Sezer'in cevabını Cumhuriyet'in istismarına rağmen ayrıca değerlendirmek, sanırım daha sağlıklı bir yol olacak; zira "Dücane Cündioğlu isimli bir şahıs" (!) aldatıcıları ilgilendirmeden nasıl bilgilendirebilir ki?! O halde bırakalım, cahil kalsınlar!

Not: Uzun bir aradan sonra bugün saat: 14.00'de Taksim Atatürk Kitaplığı'nda "Dilbilim ve Mantık Konuşmaları" vesilesiyle dostlarla buluşuyoruz. Düşünmek için duracağız; durduğumuzda ise yenileceğiz. Burası muhakkak! Başka ne yapalım, yeniliyoruz diye düşünmekten mi vazgeçeceğiz?


9 Ekim 2004
Cumartesi
 
DÜCANE CÜNDİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED