AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Asıl soru şu: Sezer AB'ye hazır mı?

Beni şaşırtan, "ilerleme raporu tartışmaları" çerçevesinde, kimi uygulamalarıyla Cumhurbaşkanımız'ın da "engel unsurlardan biri" olarak zikredilmesi.

Özet olarak şunu söylüyor adamlar:

Tamam, gerekli reformları gerekli zamanda yapıp "geçer not" aldınız ama, tam üyeliğinizin önünde hâlâ görünür-görünmez engeller var; yargı gibi, bürokrasi gibi, Cumhurbaşkanı gibi...

Daha da özeti şu:

Bu Cumhurbaşkanı'yla AB üyeliği zor.

Tabii bunu açıkça söylemiyorla da, imayla geçiştirme yolunu seçiyorlar.

Çok değil, bundan 15 ay önce filan, bu satırların yazarı da sormuştu: "Türkiye hazır... Acaba Sezer AB'ye hazır mı?" diye...

Hatırlayacaksınız, Cumhurbaşkanımız o sırada, peşpeşe Meclis'ten çıkan uyum paketlerinden altıncısını veto etmiş, Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesini karşılayacak yeni bir yasa yapması için de parlamentoya ricada bulunmuştu. TMY'nin 8. maddesi, Sezer'e göre, "devletin varlığı, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğü yönünde önemli sakıncalar yaratıyor"du.

Gerçekte böyle midir?

Hukukçu olmadığım için bir değerlendirmede bulunamayacağım.

Benim kafamı kurcalayan, asıl, Sezer'in "engel unsur"lardan biri olarak görülmesi.

Bir haksızlığı gidermek için söylüyorum:

Cumhurbaşkanımız AB'ye karşı değil. Hatta, AB'nin Türkiye için "çağdaşlaşma hedefi" olduğunu belirten beyanları bile var. Ecevit'in Başbakan olduğu dönemde, birliğin şart koştuğu kısmî yasa değişikliklerinde nasıl acul davrandığı hâlâ taptaze hafızalardadır. Aynı aculluğu, "Derviş Yasaları" konusunda da sergilemiş; dahası, rakik bir uyum adamı olduğunu göstermişti.

Sonra ne olduysa oldu (mutlaka bir şeyler oldu, bir şeyler değişti), Sezer Türkiye için hayati önemi haiz Kopenhag'daki zirveye katılmayacağını açıkladı. Kimilerine göre, bu, "Mütemadiyen Türkiye'yi oyalayan, Türkiye'yle ilişkilerinde adil davranmayan" AB'ye yönelik açık bir protestoydu.

Fakat bütün bunlar geçmişte kaldı ve üyelik konusunda, hoşumaza gitse de, gitmese de, ciddî adımlar atıldı. 5. uyum paketi, 6. uyum paketi, "ilerleme raporu" derken, AB hedefinin o kadar da "uzak bir ihtimal" olmadığı görüldü. Büyük gürültüler koparması beklenen 7. uyum paketi bile kazasız belasız Meclis'ten geçti.

Müzakere tarihi alınırsa, Türkiye bir dizi yükümlülükle yeniden sınanacak.

İktidar bu yükümlülükleri yerine getirmeye istekli görünüyor.

Muhalefet de öyle.

Parlamentoda da ciddi bir ittifak var.

Kamuoyu zaten hazır.

Fakat asıl soru şu: Sezer hazır mı?

Çünkü Türkiye, Sezer gönülsüz davransa da, Avrupa uluslar ailesi içinde yer alma isteği gösteren ve bunu "resmî hedef" olarak benimsemiş (hatta zaman zaman dayatmış) tek ülke...

Kaldı ki, Avrupa, çeyrek yüzyıl önceki Avrupa değil.

Çeyrek yüzyıl önce "ortak büyüme"yi hedef almıştı ve tek genişleme dinamiği "ekonomik çıkar"dı.

Bugün sadece "ortak büyüme"yi değil, "siyasal güç" olmayı hedefliyor.

Ya AB'yi filan boşverip mevcudu (statükoyu) mahafaza edeceğiz, ya da birliğin şeraitini benimseyip geleceğin kokuşmuş refah ülkelerinden biri haline geleceğiz.

Siz seçin...

Daha doğrusu, Cumhurbaşkanımız seçsin.


11 Ekim 2004
Pazartesi
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED