AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
G Ü N D E M
Yeni Türk Ceza Kanunu paranoyadan kurtardı

Hukuk fakültelerinde araştırma, tez ve inceleme konusu olan yeni Türk Ceza Kanunu'nun insanları, söyleyeceği sözün ya da yazacağı yazının suç olup olmayacağı paranoyasından bir derece de olsa kurtardığı belirtildi.

AB sürecinde TCK'da yapılan ve 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girecek olan değişiklik, Hukuk Fakülteleri'nde araştırma, tez, inceleme ve tartışma konusu oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Türkan Yalçın Sancar, yeni TCK ile yeni değişiklikle insanların söyleyeceği sözün ya da yazacağı yazının suç olup olmayacağı paranoyasından bir ölçüde kurtulduğunu belirtti.

Sancar, yeni TCK ile ilgili yaptığı bir incelemede, 312 ve 159. maddelerini tahlil ederken, "Her iki maddede de somut olayın ya da hükmün yorumlanması yargının tutumuna göre biçim almaktadır. Gerçekten de bir beyanın ne zaman kin ve düşmanlığa tahrik, ne zaman sert bir eleştiri veya karşı çıkış ya da bir hakkın savunulması olduğu noktasında, yargının yorumu büyük önem taşımaktadır" dedi.

TCK 159. maddenin bugüne kadar uygulaması konusunda yaşanan temel sorunun "eleştiri" ile "tahrik" ve "tezyif" kastını ayırt etmekteki güçlük ya da isteksizlik olduğunu hatırlatan Sancar, düşünceyi açıklama özgürlüğünün bir uzantısı olan eleştiri hakkının kullanıldığı bir durumda, zaten "tahrik ve tezyif"in söz konusu olamayacağını vurguladı. Sancar, 159. madde ile ilgili düzenleme konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu maddenin, eleştiri hakkının kullanıldığı pekçok durumda devreye sokularak düşünceyi açıklama özgürlüğünün önünde bir engel olarak kullanıldığı vurgulanmakta ve bir uyarı yapılmaktadır. Bu durumun uygulamada nasıl algılanacağı zamanla anlaşılacaktır. Bir norma asıl anlamını veren yargı organı, yine bazı hassasiyetleri ön plana çıkararak, eleştiri hakkının kullanımı kapsamında sayılması gereken birçok düşünce açıklamasını ve eleştiriyi suç sayabilir. Hatta daha katı bir uygulamanın ortaya çıkmasını da sonuçlayabilir. Eleştirinin her zaman yumuşak ve munis bir tarzda dile getirilmesini beklemek de, düşünce özgürlüğünün tarihsel anlamı ve asli işleviyle bağdaşmaz."

Yargı, pratiği gösterecek

Sancar, TCK'nın gerek 159, gerekse 312. maddesinde yapılan düzenlemelerden nasıl bir sonuç alınacağının, yargı pratiğinde anlaşılacağını bildirdi. 312. maddenin önceki şekliyle hem soyut hem de somut tehlikenin cezalandırıldığını hatırlatan Sancar, "Yeni şekli sadece somut-objektif tehlikeyi cezalandırmaktadır. Bu husus salt teorik düzenleme değil, pratik açıdan da çok önemlidir" dedi. Sancar, somut tehlike yaratmaya uygun eylemin özellikle siyasal suçlarda, kişi özgürlüğünü sınırlayıcı, haksız cezalandırmalara yol açtığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"312. maddenin 2. fıkrasında yer alan, sadece soyut tehlikenin varlığını yeterli sayan hükmün kaldırılması ve somut tehlikenin aranması isabetli olmuştur. Ancak 312. maddenin yeni halinin düşünce özgürlüğüne bir rahatlık ve genişleme sağlayıp sağlamayacağını yine yargı pratiği belirleyecektir. Yargının 'özgürlükleri daraltıcı yorum' yapma gibi bir tutuma girmesi halinde, normla uygulama arasındaki uçurum daha da açılabilecektir. Bunun tersi bir tutumla ve daha dinamik bir yorumla yargı, maddede sözü edilen tahlikenin 'açık ve yakın' olmasını da arayarak, tehlikeyi somutlaştırabilir ve düşünce özgürlüğünün kullanımında önemli bir adım da atabilir."

  • EVİN GÖKTAŞ/ ANKARA



  • 11 Ekim 2004
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED