AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
P O L İ T İ K A
'Yatırım avantajı verin doğuyu kalkındıralım'

ASO Başkanı Çağlayan, ticari imkanlar sağlandığı takdirde "doğduğunuz yere yatırım yapın" çağrısına uyacaklarını bildirdi. Çağlayan, Muşlu olduğunu hatırlatarak, "Duygusallık yetmez, hayatın gerçekleri var" dedi.

  • SONGÜL SELVİ / ANKARA
    Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan, Başbakan Erdoğan'ın, "işadamları doğduklari ile yatırım yapsın" çağrısına sıcak baktıklarını, ancak memleketlerine olan duygusal bağlarının, "ticari imkanlarla" da güçlendirilmesi halinde yatırım için koşa koşa memleketlerine gideceklerini bildirdi.

    Yeni Şafak'a konuşan Çağlayan, doğum yerinin Muş olduğunu hatırlatarak, doğu ve güneydoğu Anadolu'nun geri kalmışlığının arkasında, bölgenin devlet tarafından da "sürgün yeri" olarak görülmesinin yattığını vurguladı. Çağlayan, "Geçmiş dönemlerde bazı siyasetçiler, doğu ve güneydoğuyu sürgün bölgesi yapmışlardır. Memuru cezalandırmak için 'seni doğuya sürüyorum' denmiştir. Doğu yerine 'başka bir yere sürüyorum' deseydi. O zaman başka yer sürgün yeri olacaktı. Sürgün yeri mantığı ile bakılan yerler bugün ancak bu noktaya gelmiştir. Ama bunun maliyetini tüm Türkiye ödüyor" dedi.

    Muş'a işadamlarını götürdüm

    "Doğduğunuz yere yatırım yapın" çağrısına ilk uyanlardan biri olduğunu da hatırlatan Çağlayan, Muş'a 6 işadamını götürdüğünü, ancak işadamlarının gerekli alt yapı olmadığı için yatırım yapmaya yanaşmadığını anlattı. Çağlayan, şöyle konuştu: "Dünyaca ünlü bir firma, 'Muş'ta mısır üretin, alayım' dedi. Türkiye mısır ithal ediyor. Şu anda en verimli ova Muş'ta ama ekilebilir alan yok. Niye yok? Su rezervleri istenen şekilde olmuyor. Kışın kar, yağmur bütün toprakları alıyor götürüyor. Bir başka arkadaş da 'eğer ayçiçek yetiştirilirse ben gelip yağ fabrikası kurarım' diyor. Bir başkası 'konfeksiyon tesisi kuracağım' diyor. Konfeksiyon niye önemli? Çünkü emek yoğun bir sektör. '250 kişi ile işe başlıyacağım' diyor. 250 kişi ile çalışan iki senede bin kişiye rahat çıkar. Ahmet Çalık kardeşimizle görüştük. 'Destekler misiniz?' dedik. 'Destekleriz' dedi. Konfeksiyon fabrikasını kurup bu ay açılışını yapmayı düşünüyorduk. Hesaplamaları yaptık ki, gelir gideri karşılamıyor. Niye karşılamıyor. 436 milyon asgari ücretten dolayı karşılamıyor. Adam kendisini batıracak yatırımı niye yapsın? Yani gidip Muş ovası sulanamıyorsa, ne yapacaksınız? Teneke ile sulayamazsınız. Hayvancılık için Muş'a gidin, otlatacak yer, yem bulamıyorsunuz."

    Duygusal bağımız var ama...

    "Her vatandaşın kendi doğduğu ile karşı duygusallığı var. Benim orada ecdadım var. Ama duygusallık yetmez, çünkü hayatın gerçekleri var; ticaretin gerçekleri var. O gerçekler sağlanırsa, yatırım gider" diye devam eden Çağlayan, "Bu haldeyken kimse gidemez. Ama gerekli olanaklar sağlanırsa ben de giderim, başkası da gider. Bölgemize yatırım için kendi işimden 100 kat daha fazla mesai harcıyorum. Ama gerekli alt yapıyı sağlamazsak, olmaz. Orada öyle bir yatırım ortamı sağlıyalım ki, kaktüs yerine mimozalar yetişsin" dedi.

    Bölgeye göre asgari ücret

    Zafer Çağlayan, Türkiye'yi gelişmişlik düzeyine göre üçe ayırıp, yatırım avantajlarını belirlemiş ve rapor halinde Başbakan'a ilgili bakanlara ve IMF'ye de sunmuş. En az gelişmiş 19 ilde 250 milyon lira asgari ücret öngören Çağlayan, şimdi bu illerde "250 milyon lira asgari ücretle çalışır mısınız" diye bir anket yapmayı planlıyor.

    Çağlayan, Türkiye'de Sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında en alttaki 19 ilde asgari ücretin net 250 YTL olmasını, asgari ücretten alınan vergi ve sigorta primlerinin de yüzde 1'e düşürülmesini öneriyor. Gelişmişlik sıralamasında daha üstte bulunan ikinci ve üçüncü bölgelerde ise asgari ücretin aynen kalması, ancak vergi ve sigorta primlerinin düşürülmesini de öneriyor.

    Muş'tan ASO Başkanlığı'na

    Zafer Çağlayan, 1957 Muş doğumlu. Amcası Şefik Çağlayan, 11. dönemde Demokrat Parti'den ikinci kez milletvekili seçilince, yeni doğan bebeğe "Zafer" adı konulmuş. İş hayatına, sokakta simit satmakla başlamış, atölyede kaynakçılık yapmış. 1960 ihtilali sonrası yaşanan ekonomik ve siyasi bunalım, DP'li olan ailesini de etkileyince Ankara'ya göç etmişler. 1980'de şimdiki adıyla Gazi Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünü kazanan Çağlayan, bunu anlatırken, "hiç özel kurs almadığını" da özellikle vurguluyor. Öğrenciliği boyunca da çalışmaya devam eden Çağlayan, o yıllarda moda olan uzun deri pardesülerden alabilmek için üç gün kaynakçıda çalıştığını anlatırken de, "kaynaktan yanan gözlerine annesinin limon sıktığını" eklemeden edemiyor. 1987'deki oda seçiminde Alüminyum Sanayii Meslek Komitesi üyeliğiyle girdiği ASO'da 1995'te "başkan" seçilen Çağlayan, halen 3 kardeşi ile Sincan Organize Sanayi Bölgesin'de kurdukları fabrikanın Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı da yürütüyor. Çağlayan, aynı zamanda TOBB'un da Başkan Yardımcısı.

    Doğulu olmak dezavantaj değil

    Muşlu Zafer Çağlayan, Türkiye'de "doğulu" olmanın bir dezavantaj olmadığını özellikle vurguluyor. Kendisini de örnek gösteren Çağlayan, "İnsanların nüfus cüzdanına göre farklı davranılmamıştır. Bu devlet hiç bir kimseye Doğulu olduğu için Sanayi Odası Başkanı olamazsın dememiştir. Hiçbir kimseye Başbakan olamazsın da dememiştir. Bugün Türkiye'nin bir çok ilinde doğulu işadamları daha fazladır" diyor.



  • 23 Ağustos 2005
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED